Mason sembolleri, 18. yüzyılda gizli cemiyetin kuruluşundan bu yana birçok komplo teorisinin konusu olmuştur. Masonlar, tarih boyunca pek çok ülkede zulme uğramış, bunlar arasında Francisco Franco'nun İspanya'sı ve Benito Mussolini'nin İtalya'sı gibi otoriter rejimler bulunmaktadır. Masonluğa yönelik bu güvensizlik, yüzyıllar boyunca dışarıdakilerin anlamlandırmaya çalıştığı sembollerin kullanımından kaynaklanmaktadır.
John Dickie, "The Craft: How The Freemasons Made the Modern World" adlı eserinde, "Dışarıdan bakanlar için kafa karıştırıcı olan şey, Masonların kendilerinden önceki tarihî sembolleri alıp, Masonluk hakkında gerçek bir şey iletmek için bunları benimsemeleridir" diyerek bu durumu açıklamaktadır. Semboller arasında piramitler, Süleyman Tapınağı ve çeşitli kültürlerde ölüm ve ölümlülük ile ilişkilendirilen resimler bulunmaktadır.
Masonların Yükselişi ve Düşüşü
Masonluğa duyulan kuşku, toplumda yarattığı paranoya ve gizlilik kurallarının neden olduğu bir güvensizlik ile derinleşmiştir. Dickie, "Masonluk hakkındaki paranoya ve gizlilik kurallarının yarattığı kuşkular nedeniyle, insanlar bu sembolleri gördüler ve Masonların gizli mesajlar gönderdiğine inanmaya başladılar" ifadesini kullanarak bu durumu özetler. Britanya İmparatorluğu'nun genişlemesi, Masonluğun dünya çapında yayılmasına ve bununla birlikte küresel bir komplo korkusunun oluşmasına neden olmuştur.
Masonluğun kökenleri Orta Çağ'a kadar uzanmakta olup, 16. yüzyıldan itibaren daha sistematik bir hale gelmiştir. Masonlar, mimari ve inşaat ustalığına dayalı bilgileri paylaşma ve sosyal normları sorgulama amacı güden bir topluluk oluşturmuşlardır. Bu süreçte, çeşitli semboller ve ritüeller geliştirerek, kendi kimliklerini ve topluluklarının değerlerini vurgulamışlardır.
Dolar Banknotunda Masonik Semboller
ABD doları banknotunun arkasında yer alan piramit ve "Tanrı'nın Gözü" sembolü, Masonlar ile ilişkilendirilmiştir. Ancak Dickie, "Kurucu Babalar, Tanrı'nın Yeni Cumhuriyet'i gözetlediğini göstermek için Büyük Mühre İlahi Göz'ü eklediler" diyerek bu sembolizmin tarihî bağlamını ortaya koymaktadır. Gerçekte, bu semboller Masonlar tarafından kullanılmadan önceki dönemlere aittir.
ABD'nin kurucuları, Anayasa'nın ruhunu yansıtan semboller ararken, birçok eski kültürden etkilenmişlerdir. Piramit, kalıcılığı ve dayanıklılığı simgelerken, "Tanrı'nın Gözü" ise Tanrı'nın sürekli gözetimini ve rehberliğini temsil etmektedir. Ancak bu semboller, zamanla Masonluğun bir parçası haline gelmiş ve yanlış anlaşılmalara yol açmıştır.
Vatikan'daki Masonik Semboller
Bazı teoriler, Aziz Petrus Meydanı'ndaki dikilitaşın Masonik sembolizm taşıdığını öne sürmektedir. Ancak, Arthur Goldwag, bunun gerçekliğinin olmadığını belirtmektedir. "Masonlar ve Vatikan'ın ortak düşman olduğuna inanmak temel komplo teorisidir" diyen Goldwag, Masonluğun dinî bir yapı olmadığını ve her Masonun bir Tanrı'ya inanması gerektiğini vurgulamaktadır. Katolik Kilisesi, 1738 yılında Masonlara yönelik bir Papalık Yasağı çıkarmıştır; bu yasak, Masonluk ile Katolik Kilisesi arasında süregelen gerilimi göstermektedir.
Masonluğun doğasında yer alan evrensellik, birçok inanç sistemine saygı gösterme gerekliliği ile birleşmektedir. Bu durum, Masonlar ile Katolik Kilisesi arasındaki çatışmanın temel nedenlerinden biridir. Kilisenin Masonluk üzerindeki bu olumsuz tutumu, tarihsel olarak birçok katılımcıyı uzaklaştırmış, ancak Masonluk yine de varlığını sürdürmüştür.