Ahmet Mert DOKUZOĞLU’nun 16 Eylül 2023 tarihli yazısı: Milli Takımın Dünü Bugünü ve Yarınları
2002 Dünya Kupası üçüncülüğü ve 2008 Avrupa Şampiyonasında ki üçüncülüğümüz ile yakaladığımız tarihi başarılar Milli takımı tüm vatandaşların birinci takımı haline getirmişti. Ama öyle sözde birinci takım değil, özde birinci takım.
Başarılar geride kaldı,15 yıldır herhangi bir derecemiz bırakalım dereceyi turnuvalarda gruptan dahi çıkamıyoruz, Dünya kupasına zaten katılamıyoruz. Euro 2016’da çok umutlu olarak gittiğimiz ama birçok skandal ile karşı karşıya gelen milli takımımız grupta sadece Çekya’yı mağlup ederek 3 puanla üçüncü bitirmişti grubunu. Pandemi nedeniyle 1 yıl ertelenen Euro 2020 serüveninde ise daha da umutluyduk, üstüne güncel piyasa değerleri 20 milyon euro’nun üzerinde Avrupa liglerinde ve ligimizde top koşturan futbolculara sahiptik üstelik altın jenerasyon olarak nitelendiriliyordu ve mottomuzda ‘Bizim Çocuklar’ dı. Gruplarda açılış maçında İtalya’ya 3-0, Galler’e 2-0 mağlup olduk ve iki maç sonunda turnuva geneli en kötü takımdık. Son maçta İsviçre’ye de 3-1 mağlup olduk, turnuvadaki tek golümüzü İrfan Can kaydetti, bu gol bizi tarihin en kötü turnuva performansına sahip ülkelerden birisi olma durumunu engelledi.
Altın jenerasyon, Avrupa kupasında yaşanan hezimetten sonra Dünya Kupası elemelerinde başarılı bir performans sergilese de play-off maçında Burak’ın penaltı kaçırdığı o unutulmayacak maçta Portekiz’e 3-1 boyun eğdi ve yine Dünya Kupasını televizyon ekranlarından izlemeye mahkum olduk. Ardından Uluslar Ligi C Ligi’nde Lüksemburg, Faroe Adaları ve Litvanya’nın olduğu gruptan 13 puanla lider çıktı ve B Ligi’ne yükseldi ama burada da 2-1 sona eren Faroe Adaları maçı futbol tarihimizdeki en kötü yenilgilerden birisi olarak kayıtlara geçti. Stefan Kuntz ve ekibinin eleştirildiği, kadro mühendisliğinin iyi yapılmadığı, futbolcuların asıl mevkisinden uzaklaştırılıp devşirme mevkilerde oynatıldığı bu süreçlerde Euro 2024 elemelerinde Ermenistan galibiyetiyle başlayan süreçte her turnuvada istisnasız yolumuzun kesiştiği Hırvatistan’a mağlup olduk. Letonya ve Galler galibiyetleriyle raht bir nefes alırken geride kalan haftada Ermenistan ile sahamızda 1-1 berabere kaldık. Özel maçta ise son yılların en organize ve turnuva gediklisi Japonya’ya 4-2 mağlup olduk.
Herkes eleştirdi bende kısa bir eleştiri yapmak istiyorum. 2016’dan günümüze hiç kimse artık Milli takımı takip etmiyor, çoğu zaman maçının olduğu bile hatırlanmıyor. Kulüp takımları tutmak milli takımın önüne geçti, kadro yapılanmasında da herkes kendi takımından oyuncuların seçilmesini bekliyor. Milli takımda yerleşik 7-8 futbolcu kemik ilk 11’de olmalı. Geri kalan isimler form grafiğine göre seçilmeli. Stefan Kuntz, formayı adaletli dağıtamıyor ne yerleşik milli takım kadromuz var ne de form grafiğine göre seçim adaletli yapılıyor. Sol bek ve santrafor tercihleri hatalı, hazırlık maçları önemsenmiyor. Halbuki özel maçlarda sıralamayı etkiliyor ve biz şu an 41’inci sıradayız. Her rakibi fazla küçümsüyor kendi yerimizi bilmiyoruz. Futbolun içinden gelenler yönetmeli TFF’yi artık. Sistemimiz yok, başarılı örnekler var önümüzde. Alt yaş kategorilerinden beri hep aynı sistemle oynayan Hollanda Milli takımı gibi ya da 15 yıllık yapılanma ile her okula spor salonu ve halı saha kuran İzlanda gibi.
Nüfus var, gencimiz çok, imkan ve parada olduğunu düşünüyorum. İstek ve sistem yok. 80 milyonu aşan ülkemizde mili takımı herhangi profesyonel bir kulüpte görev almamış, ülkemizi daha tanıyamamış Stefan Kuntz yönetmemeli. Voleybolda 2003’de başlayan sistemli ilerleyiş örnek alınmalı. Spor liseleri sıklaştırılmalı, gurbetçi futbolculara yönelmeden ilk önce kendi havuzumuz değerlendirilmeli. Gelenin gidenin artık önemi yok ama kısa vadede Euro 2024’e katılmalıyız. Kurulacak iyi bir yapıyla olası bir Euro 2032 ev sahipliğimizde turnuvanın en büyük favorilerinden olabiliriz. O güç, kuvvet ve potansiyel her zaman bizde var.