Bu hafta, ABD’de açıklanacak olan Kişisel Tüketim Harcamaları (PCE) Fiyat Endeksi ile Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantı tutanakları yatırımcılar tarafından dikkatle izlenecek. Trump’ın politikaları ve jeopolitik risklerin küresel ekonomik dengeler üzerindeki etkisi, piyasaların yönünü belirleyen temel faktörler arasında yer alıyor.

Dünya ekonomisi, enflasyon ve resesyon baskıları altında sıkışırken, ABD Başkanı Trump’ın ekonomi politikalarına ilişkin endişeler artmaya devam ediyor. Özellikle tarifeler aracılığıyla ABD’nin büyük ticaret ortaklarıyla yaşanabilecek gerginlikler, küresel ticaretin geleceğine dair belirsizlikleri artırıyor. Bunun yanında, jeopolitik risklerin de varlığını sürdürmesi, piyasaların hareketliliğini etkileyen bir diğer faktör olarak öne çıkıyor.

Trump’ın ticaret politikaları, ABD’deki enflasyonist baskıları artırabileceği gibi, ABD Merkez Bankası (Fed) için de zorluklar yaratıyor. Fed, uzun süredir enflasyonla mücadele noktasında önemli mesafeler kaydetmişken, Trump’ın ekonomik hamleleri bu başarıyı riske atabilir. Fed’in politika alanının daralması, bankanın gelecekteki faiz kararlarını daha da zorlaştırabilir. Bu durum, yatırımcıların gelecekteki Fed politikalarına dair beklentilerini şekillendiriyor.

ABD’de açıklanacak olan Kişisel Tüketim Harcamaları (PCE) Fiyat Endeksi, Fed’in gelecekteki adımları hakkında önemli sinyaller verebilir. Para piyasalarında yapılan fiyatlamalar, Fed’in bu yıl iki faiz indirimi yapacağına işaret ediyor. Öte yandan, Trump’ın Amerikalı şirketlere uygulanan dijital hizmet vergilerine karşı tarifeler uygulama kararları da piyasaları etkileyen bir diğer gelişme olarak dikkat çekiyor.

Trump, geçtiğimiz hafta Beyaz Saray’da yaptığı açıklamalarda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in görüşmeleri gerektiğini belirterek, ateşkes çağrısı yaptı. Trump, "Bir ateşkes görmek ve anlaşmanın yapılmasını istiyorum. Bence anlaşmayı yapmak için bir şansımız var" dedi. Jeopolitik belirsizliklerin devam etmesi, piyasaların istikrara kavuşmasına engel teşkil eden unsurlar arasında yer alıyor.

Öte yandan, Fed’in geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği toplantısında faiz oranlarını sabit tutma kararı almış ve politika faizini yüzde 4,25-4,50 aralığında tutmuştu. Fed’in yayınladığı toplantı tutanakları, enflasyon konusunda daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerektiğine işaret etti. Tutanaklarda, Fed yetkililerinin çoğunluğunun, istihdam ve fiyat istikrarı hedeflerine ulaşılmasına yönelik risklerin dengede olduğunu düşündüğü ancak bazı üyelerin enflasyon hedefi konusunda daha fazla risk değerlendirmesi yaptığı vurgulandı.

Fed yetkililerinin, ticaret ve göç politikalarındaki olası değişikliklerin, jeopolitik gelişmelerin tedarik zincirlerini bozma potansiyelinin ve güçlü hane halkı harcamalarının enflasyon üzerindeki etkilerinin de dikkatle izlendiği belirtiliyor. Analistler, Fed’in bu belirsizlikler ışığında temkinli bir yaklaşım benimsediğini kaydediyor. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Trump yönetiminin "dezenflasyonist" bir yaklaşım izleyeceğini ifade ederek, enerji maliyetlerinin düşürüleceğini ve vergi indirimlerinin kalıcı hale getirileceğini belirtti. Bessent, tarifeler nedeniyle yapılan fiyat ayarlamalarının ise geçici olduğunu savundu.

Fed yetkilileri arasında, kısa vadeli enflasyon beklentilerinin arttığını belirtenler de bulunuyor. Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee, enflasyonun 2022’deki zirve seviyesinden düşürülmesinde önemli bir ilerleme kaydedildiğini, ancak Trump yönetiminin politikalarının ekonomiye etkilerinin belirsizliğini koruduğunu vurguladı. Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic ise bu yıl içinde iki çeyrek puanlık faiz indirimi beklediğini, ancak bu konuda hala büyük bir belirsizlik bulunduğunu ifade etti.

Makroekonomik veriler, ABD ekonomisinde karışık bir tablo çiziyor. Şubat ayında imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), piyasa beklentilerinin üzerinde 51,6 seviyesine yükselirken, hizmet sektörü PMI 49,7’ye gerileyerek son 25 ayın en düşük seviyesini gördü. Tüketici güven endeksi de şubatta 64,7 seviyesine gerileyerek, beklenenin altında kaldı. Diğer taraftan, ikinci el konut satışları da ocak ayında yüzde 4,9 azalarak piyasa beklentilerinin altında kaldı.

Altın fiyatları, geçtiğimiz hafta rekor seviyelere ulaşarak haftalık yüzde 1,76 yükselişle 2.936 dolara çıktı. Petrol fiyatları ise yüzde 0,67 düşerek 73,9 dolara geriledi. ABD borsalarında ise, küresel gelişmelerin etkisiyle haftalık bazda negatif bir seyir izlendi. S&P 500 endeksi yüzde 1,66, Nasdaq endeksi yüzde 2,26, Dow Jones endeksi ise yüzde 2,51 değer kaybetti.

ABD'nin Ticari Ham Petrol Stokları Arttı ABD'nin Ticari Ham Petrol Stokları Arttı

Avrupa'da Piyasalar İtalya Hariç Negatif Seyretti

Avrupa borsalarında ise, İtalya hariç, genel olarak negatif bir seyir izlendi. Avrupa Birliği'nin ABD ile olası bir ticaret savaşına girmesi durumunda kaybedeceği çok şey olacağına dair uyarılar yapılırken, Rusya-Ukrayna savaşı konusunda iyimserlikler arttı. Bu iyimserlik, Rusya Devlet Başkanı Putin ile ABD Başkanı Trump arasında gerçekleşmesi beklenen yüz yüze görüşme ile pekişti.

Geçen hafta, Avrupa Birliği’nin ABD’ye uyguladığı otomobil tarifelerini düşürmesi dikkat çekti. Trump, bu adım sayesinde önemli miktarda tasarruf ettiklerini belirtti. Bununla birlikte, Avrupa'da yeni yaptırımların uygulanmasına yönelik anlaşmalar da dikkatle izlendi. Avrupa Birliği, Rusya’dan alüminyum ithalatını yasaklama ve Rus gölge filosunu hedef alan yeni yaptırımları hayata geçirdi.

Avro Bölgesi’nde ocakta 50,2 seviyesinde olan bileşik Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), şubat ayında bu seviyeyi korudu. İmalat sanayi PMI ise 47,3’e yükseldi ve son 9 ayın en yüksek seviyesini gördü. Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,29, Almanya’da DAX 40 endeksi yüzde 0,96 ve İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,80 değer kaybederken, İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 1,75 değer kazandı.

Kaynak: AA