SİBEL BAY
Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılar, her geçen gün hastaların ilaca ulaşması açısından problemlere yol açabiliyor…
Eczacılar ise hem hastalara gerekli ilacı ulaştırma hem de eczane dışında satışı gerçekleştirilen ürünlerin verdiği zararlara ilişkin sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor…
Günümüzde sosyal medyanın da etkisi ile tıbbi ürünlerin satışı farklı mecralar üzerinden gerçekleştirilebiliyor. Bu durum reklam ve maddi kazanç kaygısı ile hastaları zor duruma sokarken, eczacıların görev ve sorumlulukları açısından olumsuz etkilere neden olabiliyor.
Bugün ise yaklaşık 13 yıldır aynı bölgede eczacılık mesleğini yürüten Ferhat Aytaç ile eczacıların görev ve sorumlulukları, ülkemizde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle ilaç temini açısından yaşanan sıkıntıları ve eczane dışında satışı gerçekleştirilen tıbbi ürünlerin ortaya çıkardığı sorunlar hakkında merak edilenleri sorduk.
Sibel BAY (S.B.): Merhaba, okurlarımızın sizi tanıması için kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Ferhat AYTAÇ (F.A.): İsmim Ferhat Aytaç. 1985 yılında Ankara’da doğdum. Eğitimimi 2008 yılında Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde tamamladım. 2010 yılında kendi eczanemi açtım. O yıldan itibaren aynı yerde eczacılık hizmeti veriyorum. 2019 yılından beri Ankara Eczacılık Odası Haysiyet Kurulu Üyesi olarak Ankara Eczacılar Odası’nda da görev almaktayım.
(S.B.): Eczacıların görev ve sorumlulukları nelerdir?
(F.A.): Eczacıların görev ve sorumlulukları kapsamında çok geniş bir yelpazeden bahsetmek mümkündür. Birinci basamak olarak sağlık tesisi konumundayız. Yani, hastalara ilaç hizmetinin yanı sıra hastaların sağlıkla ilgili her türlü problemlerine yönelik danışmanlık hizmeti sunuyoruz. Yalnızca hastalara raftan gerekli ilaçların temin edilmesini sağlamıyor, aynı zamanda hastaların hastalıkları ile ilgili süreçlerin takibi, onlara verilebilecek danışmanlık hizmeti de gerçekleştiriyoruz. Aile hekimleri nasıl birinci basamak sağlık hizmeti veriyorsa biz de aynı şekilde birinci basamak sağlık hizmeti veriyoruz.
(S.B.): Yaşanan fiyat artışları ile birlikte ülkemizde ilaç konusunda kur farklı dolayısıyla mali açıdan problemler yaşanıyor. Sizin bu konu üzerine düşünceleriniz nelerdir?
(F.A.): Uzun zamandan beri ilaçta kur uygulaması mevcut ve bu uygulama, güncel kurdan çok daha alt seviyelerde olunmasına yol açıyor. Dolayısıyla güncel kurun bu şekilde uygulanması ilacın hem üretimini hem de ihracatını etkiliyor. Üreticiler etken madde giderlerini karşılayamayacak duruma geldiler ve bu durum da ilacın üretimini büyük bir zarara uğrattı. Biz ilaçta şu an tamamen dışa bağımlıyız. Ülkemizde ilaç üreten çok fabrikamız olsa da fabrikalar da etken maddeleri yurt dışından temin ettikleri için kur farkından ortaya çıkan sorun üretimi de büyük oranda etkiliyor. Özellikle son dönemlerde yaşadığımız ekonomik problemler birlikte var olan ilaca ulaşım sorunu şu an daha da belirgin hale geldi. Açıkçası eczacıların temel problemi ilacın fiyatının yükselmesinden öte, kur dengesizliğinden dolayı ilacın bulunamamasından kaynaklanıyor. Bizim isteğimiz ilacın ulaşılabilir olmasıdır. Son dönemlerde antibiyotiklerde çok büyük bir problem yaşıyoruz. Bunun bir sebebi de küresel ölçekte etken maddelere artan talebin artması ve firmaların bu durumu karşılayamaması da bu probleme yol açıyor. Aynı zamanda gerçek kur ile Sağlık Bakanlığı tarafından kabul edilen kur oranının birbiriyle örtüşmemesi, hastalıkların tedavisinde kullanılacak yeni molekülleri üreten firmaların, bu yeni molekülleri Türkiye’ye sunmaktan imtina etmelerine neden oluyor. Bu durum ise temelde hastaların eski tip moleküllerle tedavi edilmeye çalışılmasına ve yeni bulunan moleküllerle tedavi edilme imkânından faydalanamamasına sebebiyet vererek hasta sağlığı açısından da risk yaratıyor.
(S.B.): İlaç olduğu halde tıbbi cihaz ruhsatına sahip olması nedeni ile eczane dışından temin edilebilen ürünlerin sizin alanınızda yarattığı olumsuz durumlar var mı?
(F.A.): Bu tür tıbbi ürünlerin eczaneden temin edilmesi sağlık açısından büyük bir önem arz ediyor çünkü dışarıdan temin edilen ürünlerin sahte olup olmadığı ile ilgili büyük bir problem söz konusudur. Genellikle insanlar dışarıdan alacakları ürünleri daha uygun fiyata temin etmeye yöneliyorlar, bu da sahte ürünlerin çoğalmasına neden oluyor. Dolayısıyla bu durum, insanların sahte ürünlerle tedavi arayışı içerisinde olmaları ve beraberinde oluşacak olumsuz sonuçların doğmasına yol açıyor. Hastaların sağlıklarını ilgilendiren her türlü ürün grubunun mutlaka eczane danışmanlığında ve eczaneden alınması gerekmektedir. Özellikle son dönemlerde sıklıkla kullanılan gıda takviyeleri herhangi bir danışmanlık altında alınmadığı takdirde bu tür ürünler, hastaların mevcut rahatsızlıklarını daha da ileriye taşıyacak durumuna gelmelerine neden olabiliyor.
(S.B.): Son zamanlarda internet ve sosyal medyanın da etkisi ile ilaç kategorisinde değerlendirilmesi gereken gıda takviyesi, tıbbi bitkisel ürün ve vitaminlerin farklı kanallar aracılığı ile halka satışının yapılması büyük bir tehdit oluşturuyor. Bu konuya ilişkin yorumlarınız nelerdir?
(F.A.): Özellikle son zamanlarda sosyal medya üzerinden farklı isimler ile farklı türden hastalık gruplarına iyi geleceği vaat edilen ürünlerin satışı sağlanıyor. Örneğin, bu sosyal medya platformlarından birisi aracılığıyla eklem rahatsızlıklara iyi geleceği vaadi ile bamya tohumu satışı sunuyor. Tüketici açısından bakıldığında oldukça masum görünen bamya tohumunun belli bir miktardan fazla kullanılması geriye dönüşü olmayan böbrek yetmezliğine yol açabiliyor. Hastalar eczane danışmanlığı almadan bu tür gıda takviyelerine yöneldiği zaman, bu ürünlerin etkisi hastalığı olumsuz anlamda etkileyerek telafisi güç problemlere neden olabiliyor. Biz eczacılar ise bize gelen hastalara danışmanlık hizmetini doğru ve etkileşimli bir biçimde sunarak, daha önce kullanmış oldukları ilaçları ve herhangi bir alerjik reaksiyonla karşı karşıya kalıp kalmadıklarını sorgulayarak onlara gerekli ilaçların teminini sağlıyoruz. Sonuç olarak eczane dışında tıbbi ürün satışını gerçekleştiren mecralar, insanların rahatsızlıklarını sömürerek paraya çevirme arayışındalar. Bununla birlikte bizim amacımız ise hastaya doğru hizmeti sağlayarak, hastaya doğru ürünü kaliteli bir biçimde vermeyi sağlamaktır.
(S.B.): Sonbahar ve kış mevsiminin gelmesi ile birlikte soğuk algınlığı ve grip artışı yükseliş gösteriyor. Bununla birlikte insanlar çoğu zaman sağlık merkezlerine başvurmadan eczanelere gelerek birtakım ilaçlar talep ediyor veya evlerinde muhafaza ettikleri ve kullanım durumları hakkında bilgi sahibi olmadıkları ilaçları kullanıyorlar. Sizce bu durum ne gibi sağlık problemlerine yol açar? Bu durumun önüne geçebilmek adına neler yapılabilir?
(F.A.): İnsanlar soğuk algınlığına yakalandıklarında hemen enfeksiyon geçirdiklerini zannediyorlar. Gribin belirtisi ile üst solunum yolu enfeksiyonunun belirtileri birbirine çok yakın. Herhangi bir sağlık merkezine gitmeden yapılan tedavi yöntemleri ise insanları bilinçsiz antibiyotik kullanımına yönlendiriyor. Gereksiz antibiyotik kullanımı ise böbreklere, karaciğere büyük zarar veriyor. Ayrıca bilinçsiz antibiyotik kullanımı antibiyotiğe karşı vücudun direnç kazanmasına sebep olduğu için hastalıklara karşı iyileşmeler geçilebiliyor. Dolayısıyla en ufak bir rahatsızlıkta bilinçsizce antibiyotik kullanmaması gerekiyor.
(S.B.): Katkılarınız için teşekkür ederim.
(F.A.): Rica ederim. Umarım okuyucular için faydalı olur.