Simo Häyhä, 17 Aralık 1905'te Finlandiya’nın küçük bir köyü olan Rautjärvi’de dünyaya geldi. Çiftçi bir ailenin çocuğu olan Häyhä, sakin bir yaşam sürerken avcılık ve atıcılık konusunda ustalaştı. 1939 yılında Sovyetler Birliği’nin Finlandiya’ya saldırısıyla başlayan Kış Savaşı, Häyhä’nın kaderini değiştirdi. Daha önce yalnızca bir yıl zorunlu askerlik eğitimi almış olmasına rağmen, savaşa katılma kararıyla tarihin en etkili keskin nişancılarından biri haline geldi.
Strateji ve Çevreye Uyumun Gücü
Simo Häyhä'nın başarılarının temelinde, çevresine mükemmel uyum sağlama yeteneği ve savaş stratejisi yatıyordu. Häyhä, Finlandiya'nın yoğun karla kaplı ormanlarında bir savaşçı gibi hareket etti. Geleneksel keskin nişancı dürbünü yerine standart tüfeğin metal nişangahını tercih etti. Bunun iki temel nedeni vardı:
Dürbün parlamasını önlemek: Bu sayede düşmanların yerini tespit etmesi zorlaştı.
Soğuk hava koşulları: Dürbünün camı soğukta buğulanabilir, bu da görüşü kısıtlayabilirdi.
Häyhä'nın kullandığı Mosin-Nagant M28/30 tüfeği, basit ama dayanıklı bir yapıya sahipti. Onu diğer askerlerden ayıran en önemli özelliklerinden biri, uzun süre hareketsiz kalarak hedeflerini sabırla beklemesiydi. Eksi 40 dereceye varan dondurucu soğukta, kendi nefesinin buharlaşmasını önlemek için ağzına kar alarak pozisyonunu gizlemeyi başardı. Bu, Häyhä’nın çevresel faktörlere olan duyarlılığını ve taktiksel zekâsını açıkça ortaya koyuyordu.
Bir Askerden Fazlası: Psikolojik Etki ve Sovyetlerin Korkusu
Häyhä’nın başarıları yalnızca fiziksel yetenekleriyle sınırlı değildi. Sovyet askerleri arasında "Beyaz Ölüm" lakabıyla anılmaya başlaması, psikolojik bir baskı unsuru haline geldi. Onun tarafından öldürülen her asker, diğerlerini daha da tedirgin etti.
Bu tehdit karşısında Sovyetler, Häyhä’yı etkisiz hale getirmek için önce keskin nişancı grupları, ardından özel birlikler gönderdi. Ancak bu çabalar sonuçsuz kaldı. Hatta, Häyhä’nın etkisiz hale getirildiği sanılarak yapılan top bombardımanları bile başarısızlıkla sonuçlandı.
Savaş boyunca Häyhä, resmi kayıtlara göre tüfeğiyle 542, makineli tüfeğiyle ise 150’den fazla Sovyet askerini öldürdü. Toplamda 700’den fazla askerle, tarihin en ölümcül keskin nişancısı unvanını kazandı.
Simo Häyhä, Mart 1940'ta Sovyet askerlerinin karşı saldırılarından birinde ağır yaralandı. Bir mermi yüzünü hedef aldı ve çenesini parçalayarak ciddi bir hasar bıraktı. Ancak bu yaralanmaya rağmen hayatta kaldı ve savaşın son günlerinde bilincini yeniden kazandı.
Häyhä, savaşın ardından sessiz bir yaşam sürerek avcılık ve çiftçilikle ilgilendi. Uzun yıllar boyunca halkı tarafından kahraman olarak anıldı. 1 Nisan 2002’de, 96 yaşında hayatını kaybetti.