İnsanlık tarihi kadar eski olan stres, zorlu durumlarda vücudumuzu korumak için devreye giren bir savunma mekanizmasıdır. Kısa süreli stres, performansı artırarak vücuda ekstra enerji sağlar. Ancak, uzun süreli stresin kalp hastalıkları, kanser ve yaşlanma gibi birçok sağlık sorunuyla bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Tüm hastalıkların üçte ikisinin stres kaynaklı olduğu tahmin edilmektedir. 

Kimerizm: Kendi İkizinizle Yaşıyor Olabilirsiniz! Kimerizm: Kendi İkizinizle Yaşıyor Olabilirsiniz!

Stres anında vücutta üç ana sistem aktif hale gelir. İlk olarak, istemli kasları kontrol eden sinirler devreye girer. Örneğin, üzerimize doğru koşan bir köpeği gördüğümüzde, beynimiz bacak kaslarımıza kaçma emri verir. İkinci olarak, istemsiz kasları, organları ve salgı bezlerini yöneten "otonom sinir sistemi" devreye girer. Bu sistem, "sempatik" ve "parasempatik" olmak üzere iki alt bölüme ayrılır. Sempatik sistem, tehlike anında vücudu alarm moduna geçirirken, parasempatik sistem vücudu sakinleştirmeye ve normal fonksiyonlarını sürdürmeye yardımcı olur. 

Üçüncü olarak, "nöroendokrin sistem" veya hormonal sistem devreye girer. Bu sistem, stres anında adrenalin ve steroid hormonlarının salgılanmasını sağlar. Adrenalin, kalp ve solunum sistemlerini stresle başa çıkmak için hazırlar, steroidler ise kaslara enerji sağlar. Korktuğumuzda ya da sinirlendiğimizde yüzümüzün kızarması ve kan şekerimizin yükselmesi bu hormonlar sayesinde gerçekleşir. 

Stresi yönetmek, yalnızca ruh sağlığını korumak için değil, aynı zamanda fiziksel sağlığı sürdürmek için de önemlidir. Stresli durum sona erdiğinde, vücut normal fonksiyonlarına döner. Ancak sürekli stres altındaysanız, bu durum sağlığınıza zarar verebilir. Kısa vadede fazla stres; yorgunluk, uyku sorunları, sinirlilik ve hafıza problemlerine yol açabilir. Zamanla, bağışıklık sisteminiz zayıflar ve hastalıklara karşı savunmasız hale gelebilirsiniz. Hatta kronik stres, bağışıklık sisteminizi AİDS kadar zayıflatabilir. Baş ağrıları, migren, sırt ağrısı, kalp çarpıntısı, astım, yüksek tansiyon, irritabl bağırsak sendromu, mide ekşimesi ve hazımsızlık gibi sorunlar da stresin diğer belirtileri arasında yer alır. Ayrıca, ameliyat sonrası stres, yaraların iyileşmesini olumsuz etkileyebilir ve hastanın sağlığını tehlikeye sokabilir. Beynin hafızayla ilgili bölgeleri ile kronik stres arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Stresin yol açtığı hormonal değişiklikler, nöronların ölümüne neden olabilir. Yaşamında bir veya daha fazla kez büyük depresyon yaşayan bireylerin beyin damarlarında daralma ve sertleşme riski daha yüksektir. 

Muhabir: Betül Demir