Aktivist Deniz Eskin, sokakta yaşayan hayvanlarla ilgili sosyal medyadaki propaganda ve kutuplaşmalara ve barınakların durumuna dair açıklamalarda bulunarak, hayvanların bir özne olduğunun anlaşılması gerektiğine dikkat çekti.

Türkiye’de hayvan hakları 5199 sayılı kanunla düzenleniyor. Bu kanuna göre tüm hayvanlar eşit ve kanun hükümleri çerçevesinde yaşam hakkına sahip. Diğer ülkelerdeki kanunlarda bulunan “Hissedebilen varlıklar” ibaresi ne yazık ki bizdeki kanunda bulunmuyor. Dikkat çeken en önemli eksiklerden biri de hayvan hakları ihlallerinde hapis cezasının olmayışı. Ceza bedelleri her yıl belirlenerek Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ilan ediliyor.

5199 Sayılı Yasa kapsamında literatürde barınak diye bir tabir bulunmuyor. Geçici hayvan bakım evi ifadesi geçiyor. Burada geçici hayvan bakım evlerinde sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanlar alınıyor. Onlar iyileştiriliyor, kısırlaştırılıyor, aşılanıyor ve alındıkları yere geri bırakılıyor. Yani aslında yasal olarak hayvanların sonsuza dek barınakta kalması gibi bir durum söz konusu değil. Yine aynı kanunda yerel yönetimlerin ise ev ve süs hayvanları ile sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması ile ilgili işlemleri yapmakla ve eğitimleri düzenlemekle yükümlü olduğu belirtiliyor. Kanunda denetime tabii işletme ve kişilerin yıllık denetim programına alınarak izlenmesi ve denetime tabii tutulması da mümkün.

10 Yıldır Mücadele Ediyor

Konuya ilişkin konuşan aktivist Deniz Eskin, yaklaşık olarak 10 yıldır hayvanlarla ilgilendiğini söyledi. Deniz, üniversite okumak için Ankara’ya geldiğinde etrafında çok fazla kediye baktığını ve o dönem harçlıklarıyla kedileri kısırlaştırmaya başladığını belirtti. Deniz, “Hayvanlara baktığım dönemde yaralı bir kedi bulmuştuk. İsmi Nazım’dı. Nazım’ın maalesef bir patisi ampute edilmek zorunda kaldı. Bir ay sonra da onu kaybettik. Bu durum beni o dönem inanılmaz sarsmıştı ve kendime gelememiştim. Ondan sonra ertesi günü hemen bir derneğe yazdım ve onlarla hayvanları beslemeye gitmeye başladım. Hemen hemen her hafta sonumu barınaklarda, hayvanseverlerle geçiriyordum” dedi.

Barınaklara Yönelik Yanlış Algı

Toplumda barınaklara yönelik çok yanlış bir algının olduğunu belirten Deniz, barınakların asıl adının ‘Geçici Rehabilitasyon Merkezleri’ olduğunu aktardı. Geçici Rehabilitasyon Merkezlerinin anlamının çok açık olduğuna değinen Deniz, hayvanların ömür boyu orada yaşayamayacağına dikkat çekti. Deniz, “Geçici Rehabilitasyon Merkezlerinin kısırlaştırma, tedavi gibi amaçlarla işlemeli. Hayatını artık sokakta idame ettiremeyecek yaşlılıkta veya engellilikteki hayvanlar için olmalı. Ancak Türkiye’de bu anlayış yok denecek kadar az” diye konuştu.

Asıl İşlev Tedavi ve Kısırlaştırma

Hayvan aktivistlerine yönelik de yanlış bir algının olduğuna dikkat çeken Deniz, Geçici Rehabilitasyon Merkezlerinin kurulması gerektiğini, hayvan aktivistlerinin bu duruma karşı çıkmadığını ifade etti. Deniz, “4 bin kapasiteli, 5 bin kapasiteli diye övdükleri barınakların durumu maalesef ortada. Bizim anlatamadığımız şey hayvanların orada kalıcı olmaması gerektiği” dedi. Geçici Rehabilitasyon Merkezlerinin nasıl olması gerektiğine dair açıklamalarda bulunan Deniz, “Geniş olmalı, temiz olmalı, 7/24 veteriner hekim, asistan ve tekniker bulundurulmalı. Ancak asıl işlevi tamamen tedavi ve kısırlaştırma olmalı. Zaten 5199 sayılı yasanın 6 maddesi de bunu söylüyor. Belediyeler öncelikle ilçesi sınırları içerisindeki hayvanları kısırlaştırmalı, takibini yapmalı, aldığı bölgeye bırakmalı. Kısaca yasa; gönüllü eş güdümü ile gönüllüsüne de haber vererek al, kısırlaştır, rehabilite et, küpele, kuduz aşısını yaptır ve aldığın bölgeye sal. Yıllık aşı takviminin takibini de sen yap diyor. Bunu yapmadıkları için yıllardır Türkiye’de sokak hayvanlarının problemlerinden bahsediyoruz” diye konuştu.

Toplumda Yüzyıllardır Beraber Yaşıyoruz

Hayvanlara yönelik nefret politikasının yürütüldüğünü belirten Deniz, “Toplumda sanki yüzyıllardır köpeklerle yaşamıyormuşuz, ilk defa köpek görüyormuşuz gibi bir algı yaratıldı. Sosyal medyanın gücü durdurulmalı, bizler de teyitli haber paylaşmalıyız, sorunun kaynağına inmeliyiz. Sokakta köpek olmaz diyorlar ama zaten kısırlaştırma düzgün yapılsa, kontrollü sahiplendirme yapılsa 10-15 yıl içerisinde sokakta köpek kalmayacaktı” sözlerini kullandı.

Günde 10.000 Adım Attığınızda Vücudunuzda Neler Olur? Günde 10.000 Adım Attığınızda Vücudunuzda Neler Olur?

Duyurmak ve Konuşmak Önemli

Deniz, belediyelere çok fazla görev düştüğünün altını çizdi. 5199 sayılı yasaya göre gönüllü eş güdümlü, ciddi, sağlıklı ve iyi bir kısırlaştırma seferberliği gerektiğini vurgulayan Deniz, “Barınakların en azından mesai saatleri içinde herkese açık olması, hesap verebilir ve şeffaf olması gerekiyor. Yine barınaklarda kamera olmalı, gönüllülerle birlikte çalışılmalı” diye konuştu. Halkın da bu konuya duyarsız kalmaması gerektiğine inanan Deniz son olarak, “Herkesin çevresinde bu işlerle ilgilenen bir derneğe üye olması, mahallede varsa gönüllülere destek olması gerekli. İlla maddi ya da fiziksel bir destekten bahsetmiyorum. Duyurması, konuşması, sokak hayvanlarının durumlarını anlatması çok önemli. Evde, komşuda, her yerde. Çocuklardan başlayarak bu eğitimlerin herkese verilmesine inanıyorum” şeklinde konuştu.

Muhabir: Furkan Erkan