Ersan AKBAŞ'ın 17 Haziran 2023 tarihli yazısı: Adil Yargılama mı Çoğunluğun Kararı mı?
Bazı filmler vardır ki insanın yüzüne kamçı gibi iner.
İnsanlık duygusunu darmadağın eder.
Tokat gibi çarpan o filmler insana ayna tutar.
Aynada kendi korkunç halini gören insan da o bazı filmlerden nefret eder.
İzlemek istemez, adını anmaz, yokmuş gibi davranır, yıllar sonra da film unutulur gider.
İnsanlığa ayna tuttuğu için unutturulan filmlerden biridir: "Ox-Bow Olayı"
Bir kalabalığın adaleti sağlama bahanesiyle yaptığı yargısız infazı yani linçi anlatır.
ABD’nin Nevada eyaletinde 1885 yılındayız, kasabanın sevilen çiftçilerinden biri öldürülmüştür ve sığırları da çalınmıştır.
Kasabanın halkı buna sessiz kalamaz. Öfkeleri olayın aslını, içeriğini öğrenmeye fırsat verdirmez.
Bir cinayet işlenmiştir, cinayeti işleyenler de fazla uzaklaşmış olamazlar.
Derhal harekete geçerlerse faillerin yakalamaları an meselesidir.
Hararetli bir konuşma, öfkeli kasabalının tetiğini çekmeye yeter de artar bile…
Acımasız insan avının ürkütücü hikayesi başlamıştır.
Atlarına atlayan onlarca öfkeli insan, kurt sürüsü gibi avının peşine düşer.
Kısa sürede de kötü talihin piyangosu 3 kişiye çıkar.
Hemen linç hukuku devreye girer. Öfkenin esiri altındaki grup, adalet adına hareket ettiklerini öne sürerek 3 kişinin biletini kesmek ister.
Çünkü, kanunlar yavaş işleyebilir, hatta kanunlar dikkatsiz de işleyebilir. Böylece failler serbest kalabilir.
O halde işleri hızlandırmak için harekete geçilmeli, adaleti kendileri vermelidir.
3 kişinin suçu kabul etmemesi onlar için yeterli değildir.
Kısa bir sorgu sualden sonra da hüküm verilir:
3 kişi suçludur ve asılacaktır.
Sadece 7 kişi karşı çıkar, mahkeme kurmadan yasadışı yargılama yapan linç çetesinin adaletine…
Bunlardan biridir, Gil Carter… Filmde Henry Fonda’nın hayat verdiği karakterdir.
Bir insanın karakteri baskı altındayken ortaya çıkar. Önemli olan baskı altındayken doğru kararları alabilmektir.
Filmde finale doğru Carter karakterinin nasıl evrildiğini göreceksiniz. Final ise sizi bambaşka bir boyuta götürecek.
Kurt sürüsünün avını parçalayıp parçalamamasından çok finalin yüze vurulan kamçı gibi acıttığını hissedeceksiniz.
Gil Carter’ın bir sahnede okuduğu mektupsa filmin boyutunu açıklamaya yeter de artar bile :
“İnsan kendi eliyle kanunları uygulamaya kalkıp dünyadaki herkesi incitmeden başkalarını asamaz. Çünkü o zaman sadece bir kanunu değil bütün kanunları çiğnemiş olacaktır.
Kanun bir kitapta yazanlar ya da onu uygulamak için tutulan yargıç, avukat ve şeriflerden daha fazlasıdır.
Kanun, insanlığın vicdanının ta kendisidir. İnsanların bir vicdanı olmazsa uygarlık diye bir şeyden de söz edilemez”
The Ox-Bow Incident / ‘Ox-Bow Olayı’ bir western/kovboy filmi olsa da izlenildiğinde görülüyor ki kovboy filminin çok ötesinde ve üzerinde bir film…
Aklı başında bir grubun öfkenin yarattığı baskıyla nasıl olup da tutarsız akıl yürütmeler yığınına dönüştüğünü görmek istiyorsanız bu filmi mutlaka izlemelisiniz.