Hepimiz, çocukluğumuzda konuşmayı öğrendiğimiz bir dilin etkisiyle büyürüz. Bu dil, dinimiz ya da ırkımız ne olursa olsun, bize en yakın ve aşina olduğumuz iletişim aracıdır. Peki, hayatımız boyunca sürekli kullandığımız ve "ana dil" olarak adlandırdığımız bu dil, ilerleyen yıllarda unutulabilir mi?
Günümüzde pek çok insan, özellikle İngilizce öğrenme çabasında. Bununla birlikte, farklı diller öğrenmek isteyen birçok kişi yurt dışına yerleşme kararı alıyor ve bazen bu ülkelerde kalıcı olarak yaşamayı seçiyor. Eğer yaşadığınız yerde hiç Türk bulunmuyorsa ve bulunduğunuz ülkenin dilini sürekli kullanarak, televizyonları bu dilde izleyip arkadaş çevrenizi de bu dilde konuşan kişilerle oluşturuyorsanız, ne yazık ki ana dilinizi unutma ihtimaliniz var.
Ana dilinizin konuşulmadığı bir ülkede yaşamak, başka bir dili yoğun olarak kullanmak ve bu dilde sosyalleşmek, ana dilinizin unutulmasına yol açabilir. Bu durum çocuklarda daha sık gözlemlense de, yetişkinler de etkilenebilir. Üstelik uzun süre boyunca konuşulmayan ana dil, travmatik olaylar veya olumsuz yaşantılar sonucunda bilinçli olarak da bastırılabilir.
Göçmenlerde sıkça karşılaşılan bu durum, bazen yarı hatırlama ve yarı unutma hali olarak ortaya çıkabilir. Bu noktada, kişinin ana dilini ne kadar hatırladığı, doğuştan gelen yeteneklerine de bağlıdır. Ayrıca, bu durum yeni bir dilin doğmasına da katkıda bulunabilir. Ülkemizde de özellikle ofislerde kullanılan "Check etmeyi unutma" gibi ifadeler, bu duruma iyi bir örnektir.
Sonuç olarak, uzun yıllar boyunca ana dilinizi aktif bir şekilde kullanmadığınız takdirde, unutma olasılığınız oldukça yüksektir. Bu durum, kişinin yetenek ve algı düzeyine bağlı olarak değişse de, zamanla ana dilin zihinden silinmesi mümkündür.
