Ersan AKBAŞ'ın 23 Kasım 2024 tarihli yazısı: Gladyatör II Destan mı? Destansı mı?

Yönetmen Ridley Scott, sinemada efsane olmuş Gladyatör’ün ikincisini çekeceğini duyurduğunda sinemaseverler çok heyecanlanmıştı.

Ancak herkesin aklına ilk şu soru geldi: Russell Crowe ne olacaktı?

Çünkü Oscarlı oyuncunun ikinci filmde yer alması imkansızdı.

Crowe olmadan Gladyatör olur muydu?

Ridley Scott’a göre olurdu.

Yönetmen, filmine ve senaryosuna güvendiğini her fırsatta dile getirdi.

Çekimler bittiğinde ikinci filmin, efsane olmuş Gladyatör’den daha iyi olduğunu söylemeye bile başladı.

Bu açıklamalar, ilk filmde Roma İmparatorluğu Kuzey Orduları Generali Maximus’u canlandıran ve bu rolüyle Oscar kazanan Russel Crowe’u ister istemez üzüyordu.

Efsane olduğu filmden, bir efsane daha mı doğuyordu?

Açık açık ikinci filmden rahatsız olduğunu söyledi. Bunu da “Kesinlikle bir parça hüzün ve kıskançlık var” sözleriyle duyurdu.

Sonunda beklenen an geldi. Gladyator II, antik Roma’yı yeniden sinemalara getirdi.

En sonda yazacağımı en başta yazayım: Russell Crowe hiç hüzünlenmesin ve de kıskanmasın.

İyi ki hiçbir şekilde bu filmin kıyısından köşesinden geçmemiş. Geçseydi kendi kariyerine büyük bir haksızlık etmiş olurdu. Verilmiş sadakası varmış.

Çünkü orijinal Gladyatör’ün destansı hali, ne yazık ki ikinci filme hiç uğramamış.

Orta şekerli bir kahve tadında o kadar… İlk filmin destanını bekleyenler için ise acı kahve tadında…

87 yaşındaki yönetmen, bir şekilde senaryoyu kılıfına uydurmuş uydurmasına da (bana göre burada da büyük gedik var) filmde yeni hiçbir şey yok.

Yeni olan tek şey, aksiyon sahnelerinin daha ihtişamlı ve daha görsel olması…

Oyunculardan Paul Mescal’e üzüldüm, emeğine yazık olmuş. Russell Crowe’un karizmasına bir türlü ulaşamıyor. Öyle ki filmde çok iyi olmasına rağmen Crowe’un zihinlerdeki kalıbını dolduramıyor.

Pedro Pascal ise tam tersi başarılı ve göz dolduruyor.

Denzel Washington’a gelince orta şekerlinin kahvesi olmuş. Yardımcı roldeyken filmi, oyunculuğunun gücüyle alıp götürmüş. Yardımcı rolde bu sene Oscar’ın en büyük favorisi…

İlk filmin yıldızlarından Connie Nielsen, senaryo gereği devam filminin kilit oyuncusu olmuş ama ‘keşke o da bu filme hiç bulaşmasaydı,’ dedirtiyor.

Sonuç olarak uzun yıllar sonra Gladyatör’ün devamını çeken efsane yönetmen Ridley Scott, biz sinemaseverleri heyecanlandırdı. Güzel, izlenilir bir film ile karşımıza çıktı.

Yozlaşmış antik Roma’yı, tiranların elinden bir kez daha alıp hayalindeki halk yönetimi senatoya vermeye çalıştı.

İyi kötü senaryosunu da ilk filme bağlayarak sağlam oluşturdu. Türün hayranları için keyifli bir film. Gişesi de iyi gidiyor. Ama hepsi o kadar…

Karşınızda destansı bir film yok. Russell Crowe karizması hiç yok.

Joaquin Phoenix'in orijinal Gladyatörü çekici kılan 'Commodus' karakterini de ara ki bulasın. Çakmaları yanına bile yaklaşamıyor.

Tüm bunları bilerek giderseniz, film sinemada tadından yenmez.

Hatta yaklaşık 150 dakika boyunca Romalılarla birlikte iktidar ve entrika mücadelelerine girersiniz.

Aksi takdirde 2 buçuk saat bitmek bilmez. Zırt pırt telefonunuza bakarak sinemadaki diğer izleyicilere rahatsızlık verirsiniz.

Son olarak sinema bilet fiyatlarından bahsetmeden geçemeyeceğim. Kasım 2024’te Ankara’da hafta sonunda sinemada film izlemenin kişi başı bedeli 235 TL’ye ulaşmış durumda…

Eskiden hafta sonunda üst üste iki filme gittiğim günleri hatırlıyorum da ne kadar zenginmişim… Asgari ücretlinin elinden sinema da alınıyor. Geçmişler olsun.