Güncel araştırmalar, tüketicilerin kendi monte ettikleri ürünlere karşı duydukları sevgiyi ve değeri ölçen bir etkiyi ortaya koyuyor. Harvard Business School tarafından yürütülen bir çalışma, İkea'nın adını taşıyan bu etkiyi inceleyerek, insanların kendi emekleriyle oluşturdukları ürünleri genellikle aşırı değerli bulduklarını ortaya koyuyor.
Araştırmacılar, bir dizi deney üzerinden yürüttükleri çalışmada, standart bir mobilya parçasını inşa etmek gibi standartlaşmış bir işin bile insanları, genellikle düşük kalitede olan ama kendi yaptıklarına yönelik aşırı değer vermeye yönlendirdiğini tespit ettiler.
İkea Etkisi, sadece tüketicilerin ürünleri daha çok sevmesine neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda şirketlerin müşterilere ürünleri üzerinde daha fazla kontrol ve kişiselleştirme imkânı sunma eğilimini de artırıyor. İkea'nın modüler tasarımları ve özelleştirilebilir ürünleri, tüketicilere kendi tarzlarını yaratma ve yaşam alanlarını kişiselleştirme şansı tanıyarak bu etkiyi pekiştiriyor.
Araştırmacılar, bu eğilimin sadece tüketici davranışlarını etkilemekle kalmayıp aynı zamanda şirketlerin ürünleri veya fikirleri dışarıdan geldiğinde düşük bir değer biçme eğilimine de yol açabileceğine dikkat çekiyorlar. Kendi emeğiyle oluşturulan bir şeyin, daha fazla emek harcanan bir ürünü otomatik olarak daha değerli kılma eğilimi, iş dünyasında çeşitli sonuçlara neden olabilir.
İkea Etkisi'nin sadece mobilya perakendeciliğiyle sınırlı kalmayabileceği, bu fenomenin şirketlerin pazarlama stratejilerini ve tüketici tercihlerini etkileyebileceği öne sürülüyor. Ancak, bu etkiyi anlamak, sadece tüketicilerin alışveriş davranışlarını değil, aynı zamanda şirketlerin ürünleri ve hizmetleri nasıl konumlandırdıklarını anlamak için önemli bir adım olabilir.
