R. Bülend KIRMACI'nın 7 Ocak 2025 tarihli yazısı: Kültürel Kalkınma Kavramı

En çok 'kafa yormak' gereken konulardan biridir;

Kültürel kalkınma...

Asla bir toplum mühendisliğine çağrı yapmıyorum;

Tam tersine bu toprakların tarihini göz ardı etmeden;

Bütün kurumları ve kurumsal bileşenleri ile demokratik tarzda Kültürel kalkınmayı çok önemsiyorum.

Bizim Cumhuriyetimiz de fikriyatta ırkçı, mezhepçi, ayrımcı değil, Kültürel milliyetçiliğe dayanır.

Halkevleri, köy okuma odaları, Köy Enstitüleri de yapıcı, bütünleştirici kurumlardı...

Zengin-fakir; köylü-kentli; Batılı-Doğulu ayırmadan, bu bütünleştirici ilkesel duruş;

Gerçekten ekonomik, sosyal, siyasal yanayları ile Kültürel boyutu da içeren bütüncül kalkınma anlayışını yürürlüğe koyabilmiştir.

Dünya dönüyor...

Çağ değişiyor...

İnsanlık ilerliyor...

Bu analitik çizgidir; kalkınmayı Kültürel boyutuyla taçlandırmak ise, refahın kalıcılığı ve bilimin yol göstericiliği açısından, aritmetik bir gerçek, bir mecburiyettir.

Bugün parasal, askeri, endüstriyel potansiyelin yanı sıra devletler, "yumuşak güçleri" açısından da dereceye tabii tutuluyorlar:

Kaç tane dünya çapında edebi eser ürettin, kaç tane besten dillerde yankılandı, kaç sinema filmi ile ödüller aldı; ülkenin sanatçıları ve aydınları?

Dahası, uluslararası sempozyum, panel, bianel, sergi organizasyonunda yerin nedir?

Üniversitelerin yeterince özerk mi, bilimsel referansların hangi düzeyde?

İşte bu kriterler belirliyor; ülkelerin saygınlığını...

Yalnız milli gelire bakılmıyor; o geliri paylaşan insanların, müzeler ve ören yerlerini ziyaret kabiliyetleri de, yaşam kalitesi hakkında bilgi veriyor...

Kültürel kalkınma açısından yüksek bir profil elde eden ulusların parası da ordusu da daha büyük saygı görüyor...

Daha da ötede sanayi mallarının dış pazara satımında, Kültürel ürünleri ile hedef pazara daha önceden girmiş, tüketicinin zihin altında adeta yer etmiş ulusların firmaları rekabet açısından daha şanslı halde bulunuyor.

Bu gerçeklere karşın biz, hala, Kültürel kalkınma kavramı ve eylem plan ve programlarına yeterince önem veremedik.

Oysa bir filmin, bir kitabın, bir büyük orkestra ve operanın toplumda ve beynelminel alanda yaratacağı olumlu etkiyi maddiyat ile ölçmek bile olası değildir.

Türkiye gün yitirmeden, edebiyatına, sinemasına, tiyatrosuna, operasına balesine ve her alanda eğitimine daha çok yatırım yapmalıdır.

Kalkınma bir bütündür.

Kültürel kalkınma, gelişmenin itici gücü ve kutup yıldızdır.