Dr. R. Bülend KIRMACI'nın 15 Nisan 2024 tarihli yazısı: Tarım ve Kalkınma
Bu iki sihirli sözcük yan yana geleceğimizi belirleyecek.
Ulusal bir mesele olarak tarımı ele almalıyız.
Tarım deyince toprak, deniz, göl, gölet, orman ne varsa, içine girer.
En başat öznesi de insandır ve ailedir.
Bugün, gıda güvenliği, yeterli besin, istihdam, göç, dış borçların azaltılması, ihracat kabiliyetleri aklınıza gelen her konuda önce Tarım gelmelidir.
Daha düne kadar tarımda kendine yeten ülkeydik; artık ilaçtan gübreye, buğdaydan narenciyeye dışarıdan da alır hale geldik.
Hayvancılık mesela, öldü!
Sonuçta soframızın bereketi kaçtı.
Tarımda kalkınma deyince, şu olgulara dikkat etmeli...
Artan nüfus, iklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi gibi küresel zorluklar karşısında tarımın değeri daha da artmakta...
Öte yandan, kırsal alanların refahını artırmak, yoksulluğu azaltmak ve çevresel sürdürülebilirliği desteklemek için de tarım alanında kalkınma çok kritik bir öneme sahiptir.
Bu tespitler ışığında tarımda önce bir Ulusal Tarım Kurultayı toplanmalıdır.
Bu Kurultayın da katkısıyla Tarım Ulusal Planı (TUP) geliştirilmelidir.
Tarımda inovasyon ve makine üretimine, kooperatiflere, köy ortak araç gereç parklarına, biyoteknolojiye, dijital tarım gibi alanlardaki gelişmelere ayrıca önem verilmelidir.
Ayrıca, çiftçi eğitim programları, banka kredi teşvik sistemi, mazot, gübre, ilaç desteği de yaşamsal önemdedir.
Üreticinin ürünü daha tarlada iken belli bir fiyattan desteklenmelidir.
Fındık borsası Türkiye'ye taşınmalıdır...
Zeytinyağı başta markalama ve rekabet konusunda Tarım sanayini destekleyecek bilgi ağları ve dış satım kolaylaştırıcı merkezleri işlevsel hale getirilmelidir.
Evet, Türkiye için Tarım birincil önemde bir konudur...
Var gücümüzle desteklenmelidir.
Kalıcı kalkınma ancak tarımda kalkınma ile olur.