Sevdenur NAMALAN'ın 3 Mayıs 2023 tarihli yazısı: Ankara Etnografya Müzesi
Tarihin unutulmamasını sağlamak adına müzeler, barındırdıkları kültürel ürünlerle tarihe hizmet ederler. Müzelerde sergilenen milli amaçlar doğrultusunda biçimlenmiş tarih anlatısının yanı sıra, bugünümüzü ve geleceğimizi şekillendirmede kullanılacak yaşantılar, deneyimler de kayıt altındadır. Birbirinden değerli eserlerin saklandığı bu müzeler, bu anlamda halkı eğitme görevi de üstlenmiştir. Müzeler, her yaştan insanın keyifle gezeceği bir mekan olarak tarih bilincini ve toplumsal düşünme tarzı oluşturmayı amaçlar. Müze, geçmişin izini taşıyan eşyaları “müzelik” addederek onları zaman ve mekândan soyutlayarak kültürel anlamda korunduğu yerdir. Müzelerde sergilenen eserler böylece sonsuza kadar yaşamını sürdürebilir.
Etnografya müzesinin halka açılması Atatürk‟ün isteğiyle 1930 yılında gerçekleşmiştir. Müze, Atatürk’ün geçici olarak naşının yer aldığı müzedir. Ata’nın naşı 1953 yılında Anıtkabire nakline kadar geçici olarak Etnografya müzesinde kalmıştı. Naaşın anıtkabire taşınmasıyla beraber müzenin iç avlusunda yer alan geçici mezar, Atatürk’ün anısına ithafen sembolik bir kabir olarak hazırlanmış, üzerine “Burası 10.11.1938’de sonsuzluğa ulaşan Atatürk’ün 21.11.1938’den 10.11.1953’e kadar yattığı yerdir” yazılmıştır. Uygulama ile müzeyi ziyaret eden kişilere müzenin bir zamanlar Atatürk’ün naaşını koruduğu yer olduğu da unutturulmamaya çalışılmıştır.
Müzenin giriş kısmında yer alan iç avlu Atatürk‟ün anısına düzenlenmiştir. Müze’nin giriş bölümünde yine müze tarihçesinin yer aldığı bilgilendirme metni de yer almaktadır. Müzede sizi karşılayan ilk mekan “Kıyafet Salonu’dur”. Bahsi geçen bu salonda 19. yüzyıla ait kıyafetlerden oluşmaktadır. Bunlar; Ankara seğmen ve gelin giysileri, Ege zeybek giysileri, Anadolu takıları hakkında bilgi, Erzurum ve Karadeniz yörelerine ait giysilerdir. Bu kıyafetlerin yanı sıra geleneklere yönelik olarak; berber dükkânında damat tıraşı olan bir damat ile kına yakma töreni canlandırılmaktadır. Kıyafet salonunun ardından “El İşlemeleri” salonuna geçilir. Bu salonda 19. yüzyıla ait Kütahya gelin giysisi, 18-19. yüzyıl Osmanlı Dönemine ait uçkurlar, çevreler, peşkirler (havlu), hamam tası takımı, para, mühür ve tarak taşımak için kullanılan keseler sergilenmekte.
Madeni eserler salonunda maden sanatına dair bilgiler verilmiş ve Bakırcı Ali Usta’nın dükkânı canlandırılmıştır. Bu salonda 10.yy erken İslam döneminin eseri olan ibrik, 12-13. yüzyıl Selçuklu dönemine, 10. yüzyıl Memluklülere ve 12-13.yy’dan kalma Selçuklu’ya ait kandil zarfı, tencere, havan, şamdan, bakraç, kazanlar, şifa tası ve fenerler sergilenmektedir. Madeni eserler salonunu takip eden yerde kahve içiminin canlandırıldığı kahve salonu ve erkek çocuğun sünnet odasına yer verilmiştir. (Dural, 2013)
Alanın sonunda Atatürk’ün naaşının bulunduğu alan sembolik kabir olarak düzenlenmiştir. Buradaki duvarlarda Atatürk’ün fotoğrafları da yer alır. Sembolik kabirin ardından yeni bir salona geçiş bulunmaktadır. Burada ibrik, bardak, kâse, çeşm-i bülbül, yıldız porselenler ve seramikler bulunur. Bu eserler için 13, 16 ve 19. yüzyıl İznik ve 11 ve 13. yüzyıl Selçuklu dönemi bilgileri bulunur.
Kaynakça
Dural, C. (2013). BİR HAFIZA MEKÂNI OLARAK MÜZE: ANKARA ETNOGRAFYA MÜZESİ. BİR HAFIZA MEKÂNI OLARAK MÜZE: ANKARA ETNOGRAFYA MÜZESİ , 139.