Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 19 Nisan 2025 tarihli yazısı: Cehalet, Toplum ve Liderlik
Cehalet, bilgi eksikliği veya bir konuda yeterince bilgi sahibi olmama durumudur. Genellikle bir şey hakkında yanlış ya da yetersiz anlayışa sahip olmayı ifade eder. Cehalet, kasıtlı (bilerek öğrenmek istememe) veya kasıtsız (fırsat eksikliği) olabilir.
Popüler kültürün anlamsız şarkılarla milyonları peşinden sürüklediği, derin düşüncelerin ve bilginin ise göz ardı edildiği bir ortamda, demokrasi ve diğer seçim mekanizmaları çoğunluğun cehaletine teslim olur. Yalnızca devlet yönetiminde değil, derneklerden STK’lara, partilerden kulüplere kadar her türlü organizasyonda liyakatsiz liderlerin ön plana çıkmasına neden olur.
Peki, bu döngüyü kırmak ve hak eden liderleri öne taşımak için neler yapılabilir?
İyi bir devlet ve STK yönetimi için; çözüm önerilerini, liyakate dayalı liderlik sistemlerini ve toplumsal dönüşümün yollarını masaya yatırmak ve radikal bir kararla toplumun etik değerleri arasına sokmak gerekiyor.
Cahilliğin Egemenliği ve Liderlik Krizi
Başarısız toplumlarda, çoğunluğun cahilliği, lider seçiminde belirleyici olur. Popüler kültürün sığ figürleri, anlamsız sözleriyle kitleleri etkilerken, derinlikli düşünürler ve bilgeler göz ardı edilir. Bu, demokrasinin temel bir açmazıdır: Cahil çoğunluk, kendi çıkarlarını değil, manipülatif ve yüzeysel vaatleri tercih eder. STK’larda, partilerde ve diğer organizasyonlarda da durum farklı değildir. Parası olan, etrafına kalabalık toplayan veya popülist söylemlerle kitleleri etkileyen kişiler, liderlik pozisyonlarına yerleşir. Bilgisi, vizyonu ve karakteriyle liderliği hak edenler ise kenarda kalır. Bu durum, toplumsal ilerlemeyi baltalar ve adaletsizliği derinleştirir.
Örneğin, genç bir birey, zekası ve çalışkanlığıyla tıp veya mühendislik gibi zorlu alanlarda eğitim alır, ancak toplumda maddi rant peşinde koşan, etik dışı yollarla zenginleşen kişiler daha çok değer görür. Bu tersine değer sistemi, liyakati cezalandırır ve cehaleti ödüllendirir. Devlet yönetiminde ve STK’larda da benzer bir tablo ortaya çıkar: Liyakatsiz liderler, kısa vadeli popülist politikalarla güç kazanırken, uzun vadeli vizyon sunanlar göz ardı edilir.
Zalimlerin çarkı, cahillerin çalışmayan kafaları ile döner.
‘’Meydanı boş bırakırsanız, cahiller; sanatını icra eder.’’ Mehmet KÜÇÜKEKEN
Devlet ve STK Yönetimi için Temel İlkeler
İyi bir yönetim, liyakate, bilgiye ve etik değerlere dayanmalıdır. Devlet ve STK yönetiminde aşağıdaki ilkeler, hak eden liderlerin öne çıkmasını sağlayabilir:
Liyakat Esaslı Seçim Sistemleri: Liderlik pozisyonları, bilgi, deneyim ve karakter gibi ölçülebilir kriterlere dayandırılmalıdır. Devlet yönetiminde, üst düzey bürokratlar ve yöneticiler için bağımsız, objektif bir değerlendirme sistemi kurulabilir. STK’larda ise, lider seçimi için üyelerin niteliklerini değerlendiren bir komisyon oluşturulabilir.
Eğitim ve Bilinçlendirme: Cahil çoğunluğun egemenliğini kırmak için toplumun eğitim seviyesi yükseltilmelidir. Devlet, ücretsiz ve kaliteli eğitim sunarak, eleştirel düşünceyi teşvik eden bir müfredat geliştirmelidir. STK’lar, üyelerine liderlik, etik ve vizyon geliştirme eğitimleri düzenleyerek, bilinçli bir taban oluşturabilir.
Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Yönetimde şeffaflık, liyakatsiz liderlerin güç kazanmasını engeller. Devlet, ihale süreçlerinden atamalara kadar tüm işlemlerini halkın denetimine açmalıdır. STK’lar, mali durumlarını ve karar alma süreçlerini üyeleriyle paylaşarak güven inşa etmelidir.
Popülizme Karşı Mekanizmalar: Popülist söylemlerin etkisini azaltmak için, seçim süreçlerinde adayların vaatlerini değerlendiren bağımsız denetim kurulları kurulabilir. Bu kurullar, adayların vizyonlarını, geçmiş performanslarını ve etik duruşlarını analiz ederek seçmenleri bilgilendirebilir.
Uzun Vadeli Vizyon Teşviki: Kısa vadeli kazanımlar yerine, uzun vadeli toplumsal faydayı hedefleyen liderler desteklenmelidir. Devlet, stratejik planlama birimleri kurarak, liderlerin uzun vadeli politikalar geliştirmesini teşvik edebilir. STK’lar, projelerinde sürdürülebilirlik ve toplumsal etkiyi önceliklendiren liderleri öne çıkarabilir.
Hak Eden Liderleri Öne Taşımanın Yolları
Hak eden liderleri liderlik pozisyonlarına taşımak, yalnızca sistemsel değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşüm gerektirir. Aşağıdaki çözüm önerileri, bu dönüşümü gerçekleştirmek için pratik adımlar sunar:
Liderlik Akademileri Kurulması: Devlet ve STK’lar, genç ve yetkin bireyleri liderlik pozisyonlarına hazırlamak için akademiler kurabilir. Bu akademiler, etik liderlik, stratejik düşünme ve problem çözme becerilerini öğretmelidir. Mezunlar, devlet ve STK yönetimlerinde öncelikli olarak değerlendirilebilir.
Mentorluk ve Ağ Oluşturma: Tecrübeli ve liyakatli liderler, genç yeteneklere mentorluk yaparak onların yolunu açabilir. STK’lar, vizyoner liderlerin bir araya geldiği ağlar oluşturarak, bu liderlerin etkisini artırabilir.
Toplumsal Değerlerin Yeniden İnşası: Toplumda liyakat, bilgi ve etik değerlerin yüceltilmesi için kültürel kampanyalar düzenlenmelidir. Medya, popüler kültür figürleri yerine, bilgeleri ve vizyonerleri öne çıkaran içerikler üretmelidir. Devlet, bu tür projelere destek sağlayabilir.
Seçim Sistemlerinde Reform: Demokrasinin cahil çoğunluğun egemenliğinden kurtulması için seçim sistemleri reforme edilmelidir. Örneğin, adayların liderlik pozisyonlarına gelmeden önce belirli bir eğitim ve deneyim seviyesine sahip olmaları şart koşulabilir. STK’larda, üyelerin lider seçerken bilinçli karar vermesini sağlayacak bilgilendirme süreçleri oluşturulabilir.
Ekonomik Adalet ve Fırsat Eşitliği: Liyakatsiz zenginleşmenin önüne geçmek için, vergide adalet sağlanmalı, etik dışı ticaret engellenmeli ve fırsat eşitliği yaratılmalıdır. Devlet, etik iş yapanları ödüllendiren politikalar geliştirmeli; STK’lar, ekonomik adaleti savunan projeler yürütmelidir.
Başarısız toplumlarda cahilliğin ve popülizmin egemenliği, hak eden liderlerin geri planda kalmasına neden olur. Ancak, liyakate dayalı sistemler, eğitim, şeffaflık ve kültürel dönüşümle bu döngü kırılabilir. İyi bir devlet ve STK yönetimi, bilgiye, vizyona ve etik değerlere dayanan liderlerle mümkündür. Liderlik akademileri, mentorluk programları, seçim reformları ve toplumsal değerlerin yeniden inşası, hak eden liderleri öne taşıyarak toplumları dönüştürebilir. Cahilliğin gölgesinden kurtulmak, ancak bilinçli, liyakatli ve vizyoner liderlerin öncülüğünde gerçekleşebilir. Bu yolda atılacak her adım, daha adil, daha bilinçli ve daha başarılı bir toplumun kapısını aralayacaktır.
Bazen kader, her şeye rağmen uluslara, toplumlara, camiaya, üyelere; bilgili, donanımlı, karakter sahibi, dürüst, vizyon sahibi lideri altın tepside sunar.
Kıymetini bilmek lazım!
Örgütlü bir toplum, liderinin arkasında durarak büyük başarılar elde edebilir. İşte bazı örnekler:
Ortak Hedeflere Ulaşma: Örgütlü bir toplum, liderin vizyonunu benimseyerek ortak hedeflere odaklanabilir. Örneğin, toplumsal refah, eşitlik veya çevre koruma gibi alanlarda kolektif çaba ile önemli ilerlemeler sağlanabilir.
Değişim ve Reform: Güçlü bir lider ve destekleyici bir toplum, sosyal, ekonomik veya politik reformları hayata geçirebilir. Tarihte, bağımsızlık mücadeleleri gibi örnekler bunu gösterir.
Kriz Yönetimi: Örgütlü bir toplum, liderin rehberliğinde krizlere (doğal afetler, ekonomik sorunlar) karşı daha hızlı ve etkili çözümler üretebilir. Dayanışma ve koordinasyon, bu süreçte kritik rol oynar.
Kültürel ve Sosyal Gelişim: Liderin ilham verici yönlendirmesiyle toplum, eğitim, sanat, bilim veya teknoloji gibi alanlarda ilerleyebilir. Örgütlü destek, bu tür projelerin sürdürülebilirliğini artırır.
Birlik ve Dayanışma: Liderin arkasında duran bir toplum, iç çatışmaları azaltabilir ve birlik ruhunu güçlendirerek daha istikrarlı bir yapı oluşturabilir.
Ancak bu başarılar, liderin vizyonunun toplumun değerleriyle uyumlu olması, şeffaf ve etik bir yönetim sergilemesi ve toplumun aktif katılımına bağlıdır. Örgütlü bir toplumun gücü, lider ile halk arasındaki karşılıklı güven ve iş birliğinden doğar.