Hasan ERDOĞAN'ın 2 Ocak 2024 tarihli yazısı: Bir Yılın Muhasebesi
İyi kötü bir yıl daha geçti.
Türkiye’de 6 Şubat depremi, hayat pahalılığı, dini-ahlaki erozyon ve gıda krizi en mühim dünyevi hadiseler...
İsrail’in Gazze katliamını kınamak ve bu insanlık dramını-ayıbını dünyaya haykırmak üzere düzenlenmiş olan İstanbul Galata mitingi ile yeni yıla girmek güzel bir başlangıç oldu.
Yeni yılda insanımızın beklentisi çok. Emekliler önlenemeyen enflasyon, kiralar, ev sahibi olma hayali, adım-adım gelen depremler ve buna göre hazırlanmış konut ihtiyacı gibi sorunlar acil çözüm bekliyor.
Yakınlaşan mahalli seçim dolayısıyla beklenti çok. Vaatler de öyle.
Doyumsuz bir toplum olduk. Hele yeni nesil, büyüğe saygı da gittikçe azalıyor. Ana-baba, yakın akraba, hasta, yaşlı hak ve hukuku gözetilmiyor. Bu durum; maddi-manevi bereket kapısını kapatır. Bela ve musibetlere yol açar. İnsanlık tarihine bakarsak, ahlaki değerleri dumura uğrayan toplumların çöktüğünü görürüz.
“Sen çalış ben yiyeyim” demek olan FAİZ’in ilacı, faizin kökten kalkmasıyla beraber üretim-istihdam ve gelir dağılımında adaletin tam ve eksiksiz sağlanmasıdır.
“Ben tok olayım başkası aç olsun” demek olan bencilliğin ilacı ise ZEKAT’tır.
SİYASETİN halka ve hakka hizmet olarak yapılması, menfaat-yalan-dolan-talan vasıtası olmaması. Bunları çoğu siyasetçi dillendirse de vakıa öyle değil maalesef.
O zaman gelecek bela, musibet, savaş, kıtlık gibi sıkıntılar artar, kıyamet de kopar.
Selam ve dua ile saygılar.