Sevdenur NAMALAN'ın 28 Şubat 2023 tarihli yazısı: Çocuklarda Medya Bağımlılığı
Günümüz şartlarında çocuğu medya iletilerinden tamamen uzak tutmak mümkün değildir. Ancak anne-babaların seçici davranabilme ve çocuğun maruz kaldıkları konusunda duygularını ve düşüncelerini ifade etmesine destek verebilme imkânları vardır.
Çocukların en çok karşı karşıya kaldığı mecra, televizyondur. Televizyon, günümüzde ekonomik durumu ortalamanın altında olan ailelerin bile bir kitle iletişim aracıdır. Kitle iletişim araçları içinde yaygınlığı ve görsel-işitsel niteliğiyle televizyon, ayrı bir etkileme gücüne sahiptir. Çocukların, televizyonda yaş özelliklerine uygun, yeterli uyaranları içeren, uzmanlarca hazırlanmış programları seyretmesi, belirli bir düzeyde gelişimlerine olumlu katkı sağlamaktadır.
Ancak izleme sürelerinin uzunluğu, yaş özelliklerine uygun olmayan haber, film ya da reklam gibi içerikler, çocuklarda gelişim bozukluklarına neden olmaktadır. Çocuk gelişim uzmanları, televizyon zamanının sınırlandırılması, içeriği çocuklara uygun olarak hazırlanan programların seçilmesi hâlinde çocuğun gelişimine katkı sağladığını belirtmektedir. Çocuğun üç yaşından itibaren televizyon izleyicisi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çocuğun kitle iletişimi konusunda bilinçlendirilmesi süreci, aile içinde başlamalıdır. Ebeveynlerin özellikle televizyon ile ilişkili davranış biçimleri, program seçimleri, izleme süreleri çocuk için bilgilendirici bir dönemdir. Bu bilgilendirici dönemi yönetemeyen ebeveynler, çocukta medya bağımlılığına yol açmaktadır.
Okul eğitimi ile birlikte çocuğun iletilere eleştirel gözle bakma, seçici olma, bilgiyi doğru yerde arama ve yeri geldiğinde kendi mesajını oluşturabilme beceri ve alışkanlığı gelişecektir. Televizyon izleme süreleri konusunda ebeveynler çocuklarını bilgilendirmeli, denetlemeli ve önlem almalıdır. Çocuğun televizyon izlediği süre de program seçimi kadar önemlidir. Fazla televizyon izleme, ileriki yıllarda okul başarısı, duygusal zekâ gelişimi ve odaklılık konularında başarıyı düşürmektedir. Medya bağımlılığı olan çocuklarda şiddet eylemlerinin izlenmesi, çocukta ruhsal gerginliği artırabilmekte; dengesi daha kolay değişebilen, öfke eğilimli çocuklarda dürtüsel ve duygusal kontrolü zayıflatmaktadır. Çocuğun bu olumsuz etkilerden korunabilmesi, öncelikle kendisinin ya da ebeveynlerinin medya eğitimiyle mümkün olmaktadır. Bu eğitime sahip olmayan aileler de günümüzde çocuklarda medya bağımlılığına sebep olmaktadır.
Ebeveynler, çocuklara özgüven aşılamadıkları ve olumsuzluk teşkil edecek davranışların önüne geçilebilmesi adına çocuklarla paylaşımda bulunmadıkları takdirde, çocuklar üzerinde medya bağımlılığı bağlamında etkili olacaklardır.
Çocuklarla diyalog kurulmadığında ve internet ortamında neler yaptığı öğrenilmediğinde, medya bağımlılığı kaçınılmaz olacaktır.
Ebeveynler kimi zamanlar çocukla birlikte internet başına oturmalı ve onlara sanal âlemin avantaj ve dezavantajlarını aktarmalıdır, aksi takdirde bağımlılıkla birlikte dezavantajlar da beraberinde gelecektir.
Çocuklara internette de gerçek dünyada olduğu gibi davranması gerektiği öğretilmeli ve saygı unsurunu elden bırakmamaları gerektiği belirtilmelidir.
Medya bağımlılığını önlemek adına çocuk sanal arkadaşlıklara değil, gerçek arkadaşlıklara yönlendirilmeli ve arkadaşlığın önemi vurgulanmalıdır.