Ersan AKBAŞ'ın 20 Ocak 2024 tarihli yazısı: İçimizdeki Dahi de İnsandır

Can Dostum / Good Will Hunting... 1997 yılının akıllara durgunluk verecek kadar güzel filmi.

Aynı zamanda bir yıldızlar geçidi. 

Robin Wiliams, Matt Damon, Ben Affleck ve Casey Affleck’i bir araya getiren film.

2 saatlik film, 1998 yılındaki Oscar’a da damgasını vurmuştu. 9 adaylıktan ikisini kazanmıştı.

Robin Wiliams, Yardımcı Rolde En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını alırken, Ben Affleck ve Matt Damon ikilisi de En İyi Senaryo Oscar’ını kazanmıştı.

Yanlış okumadınız, senaryoyu filmin iki yıldızı kaleme almıştı.

Çünkü bu adamlar doğup büyüdükleri ve her köşesini bildikleri Boston’a sırtlarını dayayarak bu filmi hayata geçirmiş, ortaya da bu ‘dahi’ film çıkmıştı.

Peki, bu filmi bu kadar öne çıkaran neydi?

Herkesin kalbinde nasıl bu şekilde sıcak bir yer etmeyi başardı?

Karşımızda ‘dahi’ bir çocuk var. Matt Damon’ın canlandırdığı Will Hunting…

Evren ona torpil geçmiş, Will'e piyango bileti kazandırmış.

O da her şeyi bilebilme gücü… Özellikle de matematik alanında…

Genç yaşta, bilgelik mertebesine ulaşabilmek, evrenin ona bir hediyesi.

Öyle ki yeryüzünde yalnızca bir ya da iki kişinin çözebileceği karmaşık matematik problemlerini çözmek, onun için çocuk oyuncağı.

Hukuk ve tarih bilgisi, üst düzey hocaları cebinden çıkaracak kadar iyi.

Fizik, kimya ve biyoloji alanlarında yetkin mi yetkin.

Düşünün bakalım, böyle bir bilgelik piyangosu size çıksaydı ne yapardınız?

Neleri fetheder, hangi buluşlara imza atardınız?

Karakterimiz Will, hiçbirini yapmıyor.

Dahiliğin zirvelerinde dolaşırken dünyanın en prestijli üniversitesinde temizlikçi olarak çalışıyor. Keşfedilmesi de bu şekilde oluyor.

İnanılmaz değil mi? Herkes onun yerinde olmak isterken o dünyasına kimseyi yaklaştırmıyor. 

İnsanlara kendisini tanıma şansı vermiyor.

Kendi hakkında, kim olduğu hakkında, sadece izin verdikleri dışında kimse bir şey bilmiyor, bilemiyor.   

Bir çeşit gizleniyor. Kimseye güvenmiyor. Orta alt sınıfta yalnız yaşamayı seçiyor. Kanunla da başı sürekli derde giriyor.

Kısacası dahiliğini boşa harcıyor.

Neden?

İşte, hayatına da Robin Wiliams’ın canlandırdığı terapist / psikolog Sean, bu dönemde giriyor.

Kimliğini bulmak için çabalayan bu asi dahi gencin, hangi yoldan yaşamına devam edeceği konusunda terapistimiz mücadeleye girişiyor. 

Bu mücadele sırasında hasta doktor ilişkisinden çok, arkadaşlıktan da öte aralarında bir bağ gelişiyor.

Her ikisi de yaşamının geride kalan yılları için kırılma diyebileceğimiz önemli kararlar alıyor.

Filmi öne çıkaran, sıcaklığını da bize yansıtan unsurları da bence bu.

İzlediğinizde de iki zeki insanın bu etkileşimlerinin yavaş yavaş içinize aktığını hissediyorsunuz. 

Sonuç olarak da karşınıza inanılmaz bir film çıkıyor.

Bitirmeden önce bir bilgi eklemek isterim.

2014 yılında Robin Williams hayatını kaybettikten sonra filmin bir sahnesinin geçtiği Boston Halk Bahçesinde, Robin Williams ve Matt Damon’un sohbet ettiği bank, bir anma mekanına dönüştü.

İnsanlar filmin sahnesinin geçtiği o banka; Williams’ın hatırası için çiçekler, çeşitli eşyalar ve fotoğraflar bıraktı.

İşte bu film, insanları böyle etkilemişti.

O nedenle, Can Dostum / Good Will Hunting filmi, izlendiyse bir daha izlenecek, izlenmediyse de mutlaka izlenmesi gereken filmlerin başında gelen bir başyapıttır.