Betül Gökçe AKGÖL'ün 11 Nisan 2025 tarihli yazısı: Şehirleşme: Doğanın Sonunu mu Getiriyoruz?
Son yıllarda şehirleşme, dünyadaki en büyük ve en hızlı değişim süreçlerinden biri haline geldi. Yüksek binalar, geniş caddeler, yoğun trafikli yollar ve modern yaşam alanları, insanlık için gelişim ve refahın simgesi olarak görülüyor. Ancak, bu hızlı şehirleşme süreci, aynı zamanda doğa üzerinde telafisi zor etkiler yaratıyor. Peki, şehirleşme gerçekten doğanın sonunu getiriyor mu?
Şehirler, genellikle insanlar için konforlu yaşam alanları sunar, ancak bu alanların genişlemesi doğal habitatların yok olmasına yol açar. Ormanlar kesilir, akarsular üzerinde barajlar inşa edilir, dağlar oyulur. Bütün bu süreçler, doğanın dengesini bozar. İnsanlar, kendilerini doğadan uzaklaştırırken, çevreyi giderek daha fazla tahrip etmektedir. Bu yalnızca hayvan türlerinin yaşam alanlarını daraltmakla kalmaz, aynı zamanda doğal ekosistemlerin işleyişini de alt üst eder.
Birçok şehirde, doğal alanların yerini betonarme yapılar almakta, yeşil alanlar hızla yok olmaktadır. Havanın kirlenmesi, su kaynaklarının kirlenmesi ve yerel iklim değişiklikleri, doğanın bu hızlı dönüşümle başa çıkamaması sonucu meydana gelir. Örneğin, beton yollar ve binalar, yağmur suyunun toprağa geçişini engeller, bu da sel riskini artırır. Ayrıca, şehirlerin hava kirliliği doğrudan insan sağlığını tehdit ederken, aynı zamanda doğada yaşayan diğer canlıları da olumsuz etkiler.
Şehirleşme aynı zamanda ekolojik dengenin bozulmasına neden olan bir başka faktör olarak, ekosistem hizmetlerinin kaybına yol açar. Ormanlar, sulak alanlar ve diğer doğal habitatlar, karbondioksit emilimi, oksijen üretimi ve suyun düzenlenmesi gibi önemli işlevlere sahiptir. Bu alanların yok olması, hem insan sağlığı hem de doğa için felaket anlamına gelir. Örneğin, ormanlar kesildiğinde, atmosfere salınan karbon miktarı artar, bu da küresel ısınmayı hızlandırır.
Peki, bu gidişat durdurulabilir mi? Şehirleşmenin getirdiği olumsuz etkilerden korunmanın yolu, sürdürülebilir şehir planlamasından geçiyor. Yeşil alanların korunması, enerji verimliliği yüksek binaların inşa edilmesi ve çevre dostu ulaşım sistemlerinin yaygınlaştırılması, doğanın yeniden dengelemesi için önemli adımlardır. Bunun yanında, insanların doğa ile daha uyumlu bir yaşam tarzı benimsemesi de gereklidir. Doğayla bütünleşen şehirler, sadece çevreyi korumakla kalmaz, aynı zamanda insanların yaşam kalitesini de artırır.
Sonuç olarak, şehirleşme süreci doğayı tahrip ederken, bunun önüne geçmek tamamen bizim elimizde. İnsanlık, şehirleri modernize ederken doğayı unutmamalı ve daha yeşil, daha sürdürülebilir bir dünya için çaba sarf etmelidir. Şehirleşme, doğru bir şekilde yönetildiğinde, hem insanların hem de doğanın yararına olabilir. Ancak, bu dengeyi sağlamak için herkesin üzerine düşeni yapması şarttır.