Betül Gökçe AKGÖL'ün 11 Mart 2025 tarihli yazısı: Dijital Yalnızlık: Sosyal Bağlantılar Artarken Neden Daha Yalnızız?

Bugün dijital dünya, insanları birbirine daha yakın hale getirme vaadiyle şekilleniyor. Akıllı telefonlar, sosyal medya platformları ve anlık mesajlaşma uygulamaları sayesinde, her an herkesle iletişim kurmak mümkün. Ancak, buna rağmen bir parça ironik bir şekilde, çoğu insan dijital çağda daha yalnız hissediyor. Gerçek dünyada fiziksel olarak yan yana olmasak da sanal ortamda "bağlantı kurmak", yalnızlık hissini ne kadar gideriyor?

Dijital bağlantılar, anlık paylaşımlar, beğeniler ve mesajlar, insanları sanal dünyada birbirine bağlasa da, bu bağlantıların çoğu yüzeysel kalabiliyor. Sosyal medya, bir kişinin hayatını sergileyebileceği bir vitrine dönüşmüşken, burada paylaşılan anlar genellikle belirli bir anlatıyı desteklemek için seçiliyor. Bu da, kişilerin gerçekte ne hissettiklerini, ne düşündüklerini ve yaşamlarında neler olup bittiğini yansıtmıyor. Sonuç olarak, dijital bağlantılar daha çok bir gösteriye dönüşüyor; gerçek, derin ve samimi bir ilişki kurmak giderek zorlaşıyor.

Sosyal medya üzerinden yapılan etkileşimler, genellikle anlık ve kısa süreli. Bir fotoğrafın altına yazılan birkaç kelime, bir tweet’e gelen cevaplar, ya da bir hikayenin üzerinden geçip giden parmaklar… Bu tür etkileşimler, bir kişiyle bağlantı kurmanın hızlı ve kolay yolu olsa da, kalıcı bir bağ oluşturmak için yeterli değil. İnsanlar birbirlerine "sanat eseri" gibi sunulmuş hayatlar üzerinden bakarken, gerçekteki duygusal ihtiyaçlar göz ardı edilebiliyor.

Birçok araştırma, dijital dünyada sürekli bağlantıda olmanın yalnızlık hissini arttırabileceğini ortaya koyuyor. Dijital dünyanın hızla değişen yapısı, insanların yüzeysel ilişkiler kurmasına neden oluyor. Gerçek dünyadaki insanlar arasındaki etkileşimler ise zaman zaman daha derin ve anlamlı olabilir. Birbirini anlamak, göz göze gelmek, birlikte zaman geçirmek, belki de sadece sessizce yan yana olmak bile, dijital etkileşimlerle karşılaştırıldığında daha doyurucu bir deneyim sunuyor.

Bununla birlikte, dijital yalnızlık yalnızca çevrimiçi etkileşimlerin kalitesizliğinden kaynaklanmıyor. Teknolojinin sunduğu sonsuz bağlantılar, insanları fiziksel dünyada gerçek bağlar kurmaktan alıkoyabiliyor. Dijital cihazlar etrafımızda oldukça fazla zaman harcamamıza neden oluyor ve bu da yüz yüze yapılan sohbetlerin azalmasına yol açıyor. Bir telefon ya da bilgisayar başında geçirilen zaman, insanların duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak yerine, daha çok sanal dünyada "bağlantı" kurmalarına sebep oluyor.

Dijital yalnızlık, aslında bizim toplum olarak daha çok "bağlantı" ararken, bu bağlantının nitelikli olmadığı gerçeğiyle yüzleşmemizi sağlıyor. Çevrimiçi dünyada daha fazla insanla etkileşime giriyor olsak da, daha derin, anlamlı ve gerçek bir bağ kurmak için fiziksel dünyada yeniden yüzleşmek ve gerçek ilişkileri beslemek gerekiyor. Teknolojinin sunduğu bağlantılar önemli olsa da, bir insanın gerçek yalnızlık hissi ancak gerçek, samimi ilişkilerle giderilebilir.