Şevval Elif KIRAN'ın 11 Ocak 2024 tarihli yazısı: Karadeniz Tatil Rotaları 2
Herkese merhaba. Geçen yazımda da olduğu gibi sizler için belirlediğim bölgeleri tanıtmaya devam ediyorum.
Ordu iline doğru yola çıkmıştık. Gelin, beraber Ordu ilinde nereleri görmeliyiz bir bakalım.
İlk olarak aklımıza gelen Perşembe Yaylası sadece Ordu'nun değil, Karadeniz'in de en güzel yaylalarından biridir ve şehir merkezine 100 kilometre uzaklıkta yer alır. Bahar aylarından sonbahar sonuna kadar ziyaret edebileceğiniz en sevilen yeşil alanlardandır. Baharda açan rengârenk yayla çiçekleri ve dağ laleleri arasında keyifli yürüyüşlere çıkabileceğiniz Perşembe Yaylası; ahşap yayla evleri, buz gibi dereleri ve etkileyici dağ manzaralarıyla fotoğrafçılık turlarının da değişmez adreslerinden biridir.
Karadeniz kış tatil rotası olarak başlattığım yazımda Ordu iline de kışın gidecekler için Samsun ilimizde olduğu gibi, kış sporlarına eşlik eden kayak merkezi bulunmaktadır. Karadeniz'in en büyük yaylalarından biri olan Çambaşı Yaylası'nın içerisinde hizmet veren Çambaşı Kayak Merkezi; 11 kayak pisti, kayak ve snowboard eğitimi alabileceğiniz tesisler, bungalov oteller, kafeler ve restoranlarıyla kış aylarında uğrayabileceğiniz sevilen turistik merkezlerdendir. Her zorluk derecesine göre düzenlenmiş pistlerinde gün boyu kayak yapabileceğiniz merkezde akşamları ise restoranlarda şömine başında yöresel lezzetlerle romantik akşam yemekleri tadabilirsiniz.
Ordu ilini de gezdikten sonra rotamızı Trabzon ilimize çeviriyoruz. Yemyeşil bir şehir bizleri bekliyor. Trabzon ilimiz, yemekleriyle içinde bulundurduğu tarihi gezilecek yerleri ve ünlü yaylalarıyla birçok turun başlangıç noktasıdır. Diğer illerimizden farklı olarak Trabzon, tarihi boyunca Doğu Karadeniz bölgesindeki zengin bakır yataklarından elde edilen bakırın işlendiği bakırcılık atölyeleri ile ünlü bir yer olagelmiştir. Bu atölyelerde işlenen bakır, bronz ve pirinçten üretilen kap, kacak, bakraç, maşrapa gibi ürünler Osmanlı saraylarına, İran’a, Karadeniz’deki diğer şehirlere gönderilmiş ve hep alıcı bulmuştur. Bu gelenek, bugün hâlâ merkezdeki Bakırcılar Çarşısı’nda yaşatılmaktadır.
Özellikle kış aylarında sis ve yeşilin birleşiminden oluşan o eşsiz kartpostal görüntü ile bildiğimiz pek çok dizi ve filmin içerisinde de görsel amaçlı sık sık gösterilen Sümela Manastırı; sert dağlar, gürül gürül dereler arasında, imkânsız bir yamaca yapılmış, denizden 1150, vadiden 300 metre yüksekteki bu Rum Ortodoks manastır ve kilise kompleksidir. Aynı zamanda UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır.
“Trabzon’a geldik, dinlenelim yahu” dediğinizi duyar gibiyim. Madem öyle, Akçaabat köfte yemeden Trabzon’dan gidilmez. Birçok lezzete ev sahipliği yapan Trabzon’da ünlü yöresel yemeklerin tadına bakmadan dönmeyin. Köftenin yanında getirilen piyazın bile tadı inanın farklı. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle...