Ersan AKBAŞ'ın 20 Temmuz 2024 tarihli yazısı: Sessiz Bir Yer de Nereye Kadar?
2018’de Sessiz Bir Yer gösterime girdiğinde, korku filmlerine bambaşka bir boyut getirdi.
Korkuya, uzun zamandır görmediği bir kapı açtı.
Konu çok basitti ama gerçekliği dehşet vericiydi.
Dünya, sadece sese duyarlı uzaylılar tarafından istila edilmişti.
Bu nedenle herkes sessizliğe bürünmüştü.
Azıcık da olsa ses çıkaran canından oluyordu.
Bir korku filmi en büyük gücünü sesten alırken bu film, sessizlik ile korkutuyordu.
Sessiz Bir Yer, konusu ile taraflı tarafsız herkesin bir anda dikkatini çekti.
Korku ve sessizlik nasıl karşıtlık içeriyorsa film de o kadar çekicilik içeriyordu.
Çekirdek bir ailenin uzaylılarla olan mücadelesine odaklanan film, yenilikçi olduğu kadar düşündürücüydü de…
‘Bu uzaylar dünyayı nasıl istila etmişti? Kimdi ve nereden gelmişlerdi?’ sorularına yanıt vermedi.
Emily Blunt’ın harika görselliğinde, 1 saat 30 dakikada masal gibi bitiverdi.
Masalın karşılığı da alındı. Çok düşük bir bütçeyle çekilen film, inanılmaz bir gişe hasılatı getirdi.
Hemen arkasından ikinci film geldi. Aynı çekirdek aile ve aynı uzaylılar…
Tek bir fark vardı, dünya bu kez covid salgınıyla uğraşıyordu. Uğraşsındı.
Önemli olan bu uzaylı yaratıklar kimdi?
İşin ilginç yanı ikinci filmde de uzaylılar hakkında fazla bilgi yoktu.
Dünyadaydılar ve bir yere gitmemişlerdi. Çekirdek ailemiz de uzaylılarla mücadelesine devam ediyordu.
Buna rağmen bu film de tuttu. Aradan 4 koca sene daha geçti.
Sonunda akıl edildi.
Yapımcılar, “Sesiz Bir Yer diye bir film yapıyoruz, tamam da bunun ilk günü nasıl oldu? En iyisi biz, bu sessizlik nasıl başladı, bunu anlatalım” dediler.
Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, filmini çektiler. Hem de bambaşka bir kadro ve yönetmenle…
Bu film de gişede iyi iş yaptı, seyirci bu filmi de tuttu.
Baktığınızda film yine korkutucu, uzaylı yaratıklarımız yine dehşet verici ama üçüncü film oldu, bu uzaylılar nereden, nasıl geldi hala gizemini koruyor.
Bu kadar gizem de can sıkmadı değil…
Film isminin büyüklüğünü bence senaryosuna yansıtamamış ve büyük bir fırsatı kaçırmış.
Eğer, Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, adı gibi anlatılsaydı, sadece bu sene değil, yıllarca konuşulacak bir film olabilirdi.
İddia ediyorum, uzaylı yaratık filmlerinin efsanelerinden bile olabilirdi.
Çünkü Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, ilk istila sırasında bile neler olduğuna dair hiçbir cevap sunmuyor.
Her şeyin nasıl başladığını öğrenecekmişiz gibi başlıyor; ama ilk iki filmde yapıldığı gibi hemen çekirdek kişilerin uzaylılarla mücadelesine yöneliyor.
Gizemli uzaylı yaratıklarımız ise daha öncekileri izlediyseniz bu filmde de bildiğiniz gibi… Ses çıkaranın canını çıkarıyorlar.
Tüm bunlara rağmen serinin üçüncü filmi izlenir mi? Rahat izlenir.
Bu film de diğerleri gibi yeri geldiğinde korkutup zıplatıyor mu? Evet, zıplatıyor.
Ayrıca ilk iki filmden bağımsız, başka oyuncuların yer aldığı bu yeni filmde, oyunculuklar iyi mi? Bence o da çok iyi…
Ama tüm bunlar, para verip sinemada izlemek için yeterli mi? Hayır, yeterli değil.
Çünkü bu orijinal film değil, üçüncü film…
Artık, ya şu uzaylılara gizem verilmekten vazgeçilmeli ya da şu bıkkınlık veren sessiz seri sonlanmalı…
Sessizlik de bir yere kadar.
Son olarak şunu eklemeliyim. Filmde bir kedi var, anlatılmaz izlenir.
Tek başına girdiği her sahnede oyunculardan, uzaylılardan ve hatta filmin kendisinden bile rol çaldı.
En İyi Yardımcı Oscar ödülüne imkan olsa da keşke aday gösterilse…
Sonuç: Kaçırılmış bir fırsat olan Sessiz Bir Yer: Birinci Gün’ü izleyip izlememek konusunda karar, tamamen sizin.