Sevdenur NAMALAN'ın 26 Nisan 2023 tarihli yazısı: Türklerin İslamiyet'e Geçişi
Yeni bir dinin kabulü, milletlerin hayatını derinden etkileyen önemli faktörlerden biri olarak kabul edilir. Milletler, kabul ettikleri din sayesinde ya varlıklarına güç katıp dünyanın sayılı milletlerinden biri olma vasfını kazanmakta ya da milli benliklerini kaybetmektedirler. Bunun en belirgin örneği Türk tarihindedir. Türkler tarih boyunca benliklerini bulma arayışında birçok dini benimsemişlerdir. Fakat bu dinlerin yapısı, Türklerin milli bünyesine ve karakterine tam olarak uymamıştır. Göktürk Hakanı Bilge Kağan, veziri Tonyukuk’tan bir Budist mabedi yaptırmasını isteyince Tonyukuk’un “Savaşmayı ve hayvan kesmeyi yasaklayan, miskinlik telkin eden bir dinin kabulü Türkler için bir felaket olur” cevabını vermiştir. Yahudilik’i benimsemiş olan Hazarlar ile Hristiyanlık’ı benimsemiş olan Macarların ve Bulgarların bugün Türklüklerinden bahsedilmemektedir. Buna karşılık Türklerin milli bünyesine, ruh ve karakterine uyan İslam dinini kabul etmeleri, milli varlıklarını muhafaza etme isteklerine uyum sağlamıştır.
Türklerin İslamiyet’e geçişi 3 evredir. Birinci evre, bireysel geçişler; ikinci evre, grup hâlinde geçişler; üçüncü evre, toplu hâlde geçişler. 751’de Kırgızistan’ın Talas bölgesinde Talas Savaşı gerçekleşmiştir. Türklerin, Arapların yanında yer almasıyla Talas Savaşı kazanılır ve Orta Asya’nın Çin işgaline uğraması engellenir. Türklerin İslamiyet’e geçiş sürecinde Talas Savaşı’nın da etkisi vardır. İslamiyet, Türkler için sadece bir din değil, yaşam tarzı olmuştur. Türkler İslamiyet’i kendilerine göre yorumlarlar, bu İslamiyet’i değiştirmek değildir. Türkler İslamiyet’e büyük katkılarda bulunmuşlar ve İslamiyet’i pek çok bölgeye taşımışlardır. Bu yeni ruh sayesinde Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar çok geniş bir alanda hâkimiyet elde etmeyi başarmışlardır.
Türklerin Araplaşmadan, kendi özünü ve benliğini kaybetmeden İslâm dinini yaşamaları, milli varlıklarını sürdürmeleri açısından çok önemlidir. Çünkü Müslüman milletler, Batılıların sömürüsünden yalnızca milliyetçilikle kurtulabilir.