Ramazan DURMUŞ'un 12 Nisan 2023 tarihli yazısı: Zafer Anıtı’nın Hikayesi

Türkiye’nin en doğusundan en batısına O’nu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü adım adım takip eden bir ismin, bir elçinin tozlu raflarda kalan hatıralarını aralamak istiyorum bu yazımda…

Bu önemli hatıralar, dönemin Amerikan Büyükelçisi General Charles Sherrill’den...

Türkiye’nin kalbinde, bozkır Ankara yaylasında, kendisini sinesine emanet ettiği aziz Türk milleti ile birlikte mücadelesine tanıklık eden General Sherrill’in, günümüzde çoğumuzun bakıp geçtiği Ulus’taki Zafer Anıtı’nın hikayesiyle ilgili olarak kitabında aktardıkları hayli ilginç...

Mustafa Kemal’in siyasi dirayetini, kudretini ve Türk’ü Türkleştirmekteki azmini anlatan hatıratta, Türk gençliğine aktarılacak öylesine notlar var ki…

Şimdi bakalım; kimilerinin gereksiz gözüyle baktığı Türk’ün kurtuluş destanının adeta taştan özeti olan Zaferin Anıtı’nın sırlarına...

General Charles Sherrill anlatıyor:

“…Gazi’nin çok etkili bir manzara arz eden atlı heykelinin kaidesi çevresinde adeta canlı 3 heykel var.

Önde, gözlerini uzaklara, Sakarya savaşlarına dikmiş, ileri doğru adım atmış iki asker...

Ve üçgeni tamamlayan sırtında top mermisi taşımakta olan bir köylü kadın...

Gördüğüm bütün savaş ve zafer abideleri arasında, anayurdunu savunmak için bir milletin el ele vererek canla başla çalışmasını bu kadar güzel teslim eden, bir başkasını görmedim.

Milletin kadınları, Anadolu’yu işgal ederek Ankara’nın kapılarına kadar dayanan düşmandan vatanı kurtarmak için çırpınan erkeklere yardım ediyor.

Bu vatansever savaşçı kadın, arkasını duvara dayayarak, ölüm kalım savaşı veren milletin fevkalade bir sembolüdür.

Kadın, orada hem Türk milletinin yaratıcı ruhunu, hem de erkekleriyle birlikte onlarla omuz omuza savaşmak arzu ve heyecanını temsil etmektedir.

Heykeldeki mermi taşıyan köylü kadın, istiklali için ümitsiz bir savaşın hazırlığına girişmiş Türk milletini temsil etmekle kalmıyor, Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasını takiben aldığı ilk önemli kararı da hatırlatıyordu.

1927’den günümüze kurtuluşumuza simge olmuş Zafer Anıtının bazı özelliklerini de yeniden hatırlatmak istiyorum.

Anıtın kaidesi üzerinde bulunan kabartmalarda Türk milletinin kökeni, kazandığı Kurtuluş Savaşı, Atatürk'ün Ankara'ya gelişi gibi konular anlatılıyor. Anıtın dört yanına taş kaideler üzerine bronz dökümden yapılan üç figür, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı sırasındaki milli birliğini ve dayanışmasını temsil ediyor.

Kaide üzerinde yer alan ve anıtı izah eden dört kitabe, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna ilişkin askeri ve siyasi koşulları hatırlatıyor.

Kaideyi çeviren kuşak üzerinde ise Yüce Atatürk'ün şu vecizesi yer alıyor:

“Türk Milleti, muzaffer istihlâs ve istiklâl cidalini ve muazzam asrî inkılâplarını, en mânidar bir remz ile, en iyi ifade edebilecek şekli, yukarki hakiki timsalde bulur.”

Anıtın kaidesinin ön tarafında ise Vatan Şairimiz Namık Kemal'in Vatan Mersiyesi’nden Atatürk'ün hafifçe değiştirerek alıntıladığı bir satır yer alır: "Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."

Sağ tarafında “Düşman ordusunu vatanın harimi ismetinde boğarak, behemahal naili halâs ve istiklâl olacağız. 6 Ağustos 1919” vecizesi; sol tarafında da “Düşmanın anâsırı asliyesi imha edilmiştir. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri. 1 Eylül 1922” ibaresi bulunuyor.

Elbette Zafer Anıtını tamamlayan bir de kurt başları var…

Atatürk’ü ne güzel de anlatıyor.

Öyleyse dur Ankaralı!

O baktığın “Heykel” değil kazandığın büyük zaferin anıtı.

Yeni bir yazıda buluşmak umuduyla…