Ersan AKBAŞ'ın 11 Kasım 2023 tarihli yazısı: Cep Telefonu Kullanmalı mıyım?
Cep telefonuna hiçbir zaman ısınamadım. Bu nedenle 2022 yılına kadar ne bir cep telefonum oldu ne de bir telefon hattım.
İletişim Fakültesi mezunu olmama rağmen cep telefonuyla iç içe olmak beni hep bunalttı. Bu nedenle de cep telefonu kullanmayı hiç istemedim.
Ama sevseniz de sevmeseniz de yaşam size bir şekilde yaptırımlarını uygulatıyor.
2022 yılından bu yana artık benim de bir hattım ve cep telefonum var.
Mahalle baskısının bunda çok etkili olduğunu itiraf etmeliyim.
Yakın çevrem değil de cep telefonu kullanmadığımı öğrenenlerin bana uzaydan gelmişim gibi davranmasından o kadar sıkılmıştım ki anlatamam.
Sanki bir suç işlemişim gibi inanılmaz tepkiler almışlığım çoktur.
Gözleri fal taşı gibi açılırcasına hayretini ifade edenler mi dersiniz? Ağzı açık bir şekilde bende bir sıkıntı/sorun olup olmadığını anlamaya çalışanlar mı dersiniz?
Sanki bambaşka bir dünyanın insanıymışım gibi bakarlardı bana.
Hatta bir keresinde cep telefonu kullanmadığımı öğrenen psikolog biri, cep telefonu kullanmamamın arkasında yatan nedenleri araştırmak için beni soru yağmuruna tutmuştu. “Sendeki sorunu bulacağım” diyerek.
Cep telefonu kullanmamak ne zaman sorun olmaya başlamıştı ki?
Kimse anlamadı, cep telefonuna hiç ısınamadığımı veya benim için bir ihtiyaç olmadığını…
Çünkü bunun bu kadar basit bir cevabı olduğuna kimse inanmadı.
Bir keresinde de bir alışveriş merkezinde cep numaramı isteyen görevliye cep telefonu kullanmadığımı söylediğimde yalan söylemekle suçlanmıştım. Zaten bu da bardağı taşıran son damla olmuştu, benim için.
Artık gerçekten de yalan söylemeye başladım. İşte şarjım bitti, dakikam bitti tarzında…
Sonunda da bu baskıların verdiği bıkkınlıkla kendime de bazı bahaneler üreterek cep telefonu alıp kullanmaya başladım.
Ancak hala dostlar alışverişte görsün tarzında kullanıyorum cep telefonunu.
Şunu sorabilirsiniz: “Çalıştığınız iş yerleri nasıl karşıladı bu durumu?” diye…
İşin o tarafında şanslıydım, çevre ne kadar sıkıntı verdiyse işyerlerim de bir o kadar anlayışla karşıladı.
Çünkü çalıştığım kişiler üst düzey insanlardı. Onların dünyasında bunlar sorun bile teşkil etmiyordu.
Şimdi düşünüyorum da çevremdekiler cep telefonu kullanmadığım dönemlerde beni hep “Ya acil bir durum olursa!”, “Başına bir iş gelirse!” şeklinde korkutmuşlardı.
Sanki Afrika’nın Serengeti bölgesindeydim. Aksine Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti Ankara’daydım.
Acil bir durumum olduğunda da başıma bir iş geldiğinde de çok rahat bir şekilde iletişimimi kurdum. Böyle anlarda sıkıntı çekmediğimi açıklıkla söyleyebilirim.
Aksine bir insanın en kötü haberini, ona cehennemi yaşatacak kadar kötü bir haberi ben çok geç öğrendiğim için hala şükrederim.
Annemin hayatını kaybettiğini cep telefonu kullanmadığımdan dolayı ben yaklaşık 5 saat sonra öğrenebildim. O 5 saatte annem benim için hala hayattaydı ve çok güzeldi.
Anne kaybedenler beni çok iyi anlayacaklardır. Annemi kaybetmek bu dünyada başıma gelen en kötü durumlardan biriydi ve annem, o 5 saat boyunca benim için hala hayattaydı.
Cep telefonu kullanmadığım dönemlerde ayrıca şu tarz dertlerim hiç olmadı:
Yıllarca yüklü faturalar ödemedim. En olmadık yerlerde şarjım bitmedi. Şarj aleti de dilenmedim. Cep telefonumu düşürüp kırmadım. Telefon çekilmeyen bir yerde bulunmadım. Benim için her yer çekim alanıydı. Telefon çaldığında telefonu arama telaşım hiç olmadı. Yeni çıkan marka telefonlarda gözüm kalmadı. Her anın fotoğrafını/videosunu çekerek andan kopmadım. Yeme-içme fotoğrafı çekme görgüsüzlüğüne de girmedim. Binlerce fotoğrafı/videoyu eleme/silme derdim de olmadı. Akla hayale gelmeyecek yerlerden mesaj terörüne uğramadım. Telefon dolandırıcılığı korkum hiç olmadı. Bankaların tacizine maruz kalmadım. Olmadık yerde aranmadım. Arkadaşlarımla bir yerde oturduğumda cep telefonuma gömülüp onları masada tek başına bırakmadım. Gibi gibi…
Şimdi cep telefonu kullanıyorum. Farkın ne olduğunu daha iyi görebiliyorum. Sanırım sıkıntı şu:
Ya, kimse bana ulaşamazsa telaşı…
Birinin size ya da sizin birisine ulaşamaması, herkesin en büyük korkusu...
Bunu kimse yaşamak istemiyor ya da böyle bir durumda kalmak istemiyor.
Herkes birbirine istediği an ve istediği zamanda ulaşmak istiyor.
Bunun olmaması da insanların yaşamını korkunç etkiliyor. İnternet ile gelişen sosyal medyalar ise işin pastası, kreması…
O nedenle cep telefonsuz kalmak sokakta çıplak dolaşmak ile eşdeğer.
Evinizin anahtarını ya da kimliğinizi kaybetseniz cep telefonunu kaybetmek kadar etkili olamaz.
Cep telefonu hayatın merkezi…
Sanırım bu duygu bende gelişmediği ya da olmadığı için bu cep telefonu işi/belası bana ulaşamadı ya da geçmedi.
O nedenle insanların bana Mars’tan gelmişim gibi davranmasını, şimdi daha iyi anlayabiliyorum.
Anlam veremiyorlar. Günümüzde olmazsa olmaz bir aletin birinde olmamasına akıl sır erdiremiyorlar ve arkasında mutlaka bir sebep arıyorlar.
Ancak ben de sizlere şunu söylemek isterim: Cep telefonu kullanmadığım her yıl, özgürlüğümün Nirvana’sıymış.
Bırakın telefon görüşmesini sadece WhatsApp’ın bile zamanı nasıl tükettiğine her gün şahit oluyorum.
Ne diyeyim, cep telefonsuz günler çok güzelmiş ve cep telefonu kullanmadığım günleri özlüyorum, nokta!