Betül Gökçe AKGÖL'ün 10 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Futbolun Kökenleri: Antik Dönemden Modern Oyuna
İnsanlığın topla oynamasının çok uzun ve ilginç bir geçmişi bulunuyor. İngiltere futbolun anavatanı olarak kabul edilse de futbol tarihi, Antik Çin döneminde başlıyor. Gelin, zamanda yolculuk yaparken futbol tarihinin en önemli anlarında biraz top sektirelim…
FIFA modern futbola benzeyen ilk oyunun antik Çin’de askeri eğitim amacıyla oynanan Tsu Chu’ya (cuju) dayandığını belirtiyor. M.Ö. 3. yüzyıldan günümüze ulaşan bir kaynakta Çin’de popüler olan Tsu Chu (cuju) isimli bir top oyunundan bahsediliyor. Thu Chu’nun en temel amacı; topu, bambu kamışlarına sabitlenmiş küçük bir ağın içine atmak.
Çin futbolunda oyuncular topu, bedenlerini kullanarak hareket ettiriyor ancak asla elleri kullanmıyorlardı. Hedef, ipekten yapılmış bir ağın içindeki bir delikti ve takımlar bu delikten topu geçirmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Kazananlar, meyve veya şarapla dolu gümüş bir kupa alıyordu. Kaybedenler de bir "ödül" alırdı: Kazanan takım tarafından dövülürlerdi!
Birkaç yüz yıl sonra buna benzer bir oyun Japonya’da da oynanmaya başladı. Kemari ismiyle anılan bu oyun, Çin’dekinin aksine rekabete dayalı değildi. Thu Chu ve Kemari’nin varyasyonları Antik Mısır ve Yunan toplumlarında da oynanıyordu. Yunan futbolunda, bir takımdaki oyuncular topu karşı takımın bölgesine taşımaya çalışırken karşı takım onların çizgiyi geçmesini engellemeye çalışıyordu. Bu futbol versiyonu, hiç kuşkusuz bugünün Amerikan futboluna bazı yönlerden benziyor. Roma futbol oyunu, Yunan oyununa benziyordu. Oyuncuların topu birinden diğerine atması gerekiyordu ve topu karşı takımın temeline geçirmek için bu oyunu oynuyorlardı. Bu oyunda oyuncuların topu tekme atmalarına izin verilmiyordu.
Peki, toplar neyden yapılmıştı? Londra'daki British Museum'da, dünya genelinden çeşitli kültürlerden antik topların sergilendiği bir bölüm bulunuyor. Binlerce yıl önce, Mısırlılar yumuşak deriden veya ince ketenden toplar yaparlardı ve onları yuvarlak ve sert hale getirmek için içlerini samanla doldururlardı. Diğer kültürlerde, toplar toprak, tahıl, bitki parçaları ve bazen metal parçalarıyla doldurulurdu. Mayalar toplarını katı kauçuktan yaparlardı.
Bazı tarihçiler, ilk topların aslında “başlar” olduğuna inanıyor! Bir grup insan, bir düşmanlarının başını kesiyor ve daha sonra bu başı bir futbol topu olarak kullanıyorlardı. Örneğin, Büyük Britanya'da bir eski hikayede, Britonların Danimarkalı bir işgalciyi başını kesip daha sonra futbol oynadıkları anlatılıyor. Bazı hayvan başlarının da zaman zaman futbol topları olarak kullanıldığına dair bazı kanıtlar da yok değil.
Futbolun geçmişe gittiğini gördük ancak bugün bildiğimiz şekliyle oynanan futbol İngiltere’de evrimleştiğini anlatmadan olmaz. Modern futbola dair günümüze ulaşan belgelerden en eskisi 1170 yılına kadar geriye gidiyor.
İngiltere’de oynanan futbolun herhangi bir kuralı yoktu. Hakemsiz oynandığı ve kesin kuralları olmadığı için maçlar medeni bir şekilde bitmiyordu. Kaleler kasabanın zıt uçlarına yerleştiriliyordu ve bazen oyun tüm gün sürüyordu. Her şeye izin veriliyordu: Rakibinizi tekmeleyebilir, devirebilir, vurabilir veya hatta ısırabilirdiniz. Maçlarda oyuncu sınırı yoktu, bazı futbol maçlarının 500 kişiyle oynandığına dair belgeler bulunuyor. Sonuç olarak, oyuncular genellikle ciddi şekilde yaralanıyordu. Futbol o kadar spontane ve şiddetliydi ki oyunlar adeta köyler arasında hararetli bir yarışma biçimini almaya başlıyor. Hatta 1314’te futbol oynamak İngiltere’de yasaklanıyor. Bu yasa insanları bir süre futbol oynamaktan alıkoymuş olsa da uzun süre başarılı olamıyor.
Kısa bir süre sonra futbol, işçi sınıfı arasında popüler olmaya başlıyor. 18’inci yüzyılda ise devlet okullarında en çok oynanan oyunlardan biri haline geliyor. Okullar arası maçlar gerçekleştirilmeye başlayınca, futbolun kurallarının belirlenmesi bir zorunluluk haline geliyor. 1848 yılında Cambridge’de bir toplantı düzenlenerek oyunun kurallarını belirlemek için ilk adım atılıyor. Cambridge kuralları, ilk yazılı futbol kuralları niteliği taşıyordu.
Futbol tarihinin belki de en önemli anı 1863 yılının Ekim ayında gerçekleşiyor. Bir düzine okul ve kulübün temsilcisi Londra’da Futbol Federasyonu kuruyor. O gün on dört kural üzerine anlaşmaya varılıyor. Topun boyutu ve ağırlığı standartlaşıyor, topun elle taşınması yasaklanıyor, oyun futbol ve ragbi şeklinde ikiye ayrılıyor. O güne kadar topu ağlara sinirlenmeden ulaştırmak ve birini öldürmemek en temel futbol kuralıydı. Üç yıl sonra, 1866 yılında Londra ve Sheffield maçı sırasında futbolda standart oyun süresinin 90 dakika olmasına karar veriliyor.
Futbolun İngiltere dışına yayılması ilk başta oldukça yavaş gerçekleşiyor. İngilizler gittikleri her yere futbolu da götürüyor. İngiliz işçiler, 1867 yılında Güney Amerika’nın ilk futbol maçını Arjantin’de yapıyor. Aynı yıl Güney Amerika’nın ilk futbol kulübü Buenos Aires kuruluyor.
1920’li ve 30’lu yıllar boyunca futbolda profesyonelleşme devam ediyor. Bir düşünün 21. yüzyılın başlarında bu oyunun kayıtlı oyuncusu tam 250 milyonmuş! Bugün FIFA’nın 200’den fazla üyesi bulunuyor. Dünyada kaç tane futbol kulübü olduğunu söylemek ise neredeyse imkansız. Günümüzde sadece İngiltere’de 600’den fazla futbol kulübü olduğunu düşünürsek, dünya çapında yüz binlerce kulüp olduğunu ve futbolun zirveye yerleştiğini söylemek mümkün.