Betül DEMİR'in 27 Şubat 2025 tarihli yazısı: Granada’da Zamanı Durdurmak
Tarih, kültür ve doğanın kusursuz bir ahenkle buluştuğu bir yer hayal edin. Şehirden ziyade, adeta bir zaman makinesi… Granada, Endülüs’ün incisi, İspanya’nın güneyinde, Sierra Nevada dağlarının eteğinde, köklü geçmişi ve büyüleyici atmosferiyle ziyaretçilerini etkisi altına alıyor. Bu büyülü şehir, İslam, Yahudi ve Hristiyan kültürlerinin izlerini taşırken, sokaklarında dolaşırken tarihin derinliklerinde kaybolmanız işten bile değil.
Granada’ya gidip de Elhamra Sarayı’nı görmeden dönmek, Paris’e gidip Eyfel Kulesi’ni görmemek gibi bir şey. Endülüs İslam sanatının doruk noktası olan bu saray, Nasrid Hanedanı’nın ihtişamını ve zarafetini yansıtırken, aynı zamanda Mağribi mimarisinin de en güzel örneğini sunuyor. Gül Bahçeleri (Generalife) ile çevrili olan Elhamra, çiçek kokuları ve su sesi eşliğinde adeta bir cennet bahçesini andırıyor.
Elhamra’nın ihtişamlı avluları, İslami Arap hat sanatıyla süslenmiş duvarları ve göz kamaştırıcı işlemeleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Aslanlı Avlu (Patio de los Leones), ince işçilikle yapılmış 12 aslan heykelinin çevrelediği fıskiyesiyle, sarayın en etkileyici bölümlerinden biri. Ayrıca, Nasrid Sarayları'nın her bir odası, mimaride zarafetin nasıl somutlaşabileceğini gözler önüne seriyor. Burada zamanın nasıl geçtiğini anlamak imkânsız.
Elhamra Sarayı’na hayran kaldıktan sonra, karşısında yer alan Albayzin semtine geçmek, adeta bir zaman yolculuğuna çıkmak gibi. Eski Arap Mahallesi olan Albayzin, daracık taş sokakları, beyaz badanalı evleri ve çiçeklerle bezenmiş avlularıyla Orta Çağ dokusunu koruyor. Mirador de San Nicolás’tan Elhamra’nın gün batımındaki manzarasını izlemek ise tarifsiz bir deneyim.
Bu mahallede dolaşırken, Arap çarşılarını andıran Calle Calderería Nueva’da rengârenk lambalar, baharatlar ve hediyelik eşyalarla karşılaşabilirsiniz. Nane çayı kokuları arasında, Mağribi kültürünün izlerini taşıyan çayevlerinde mola vermeyi unutmayın.
Granada’yı sadece turistik noktalarıyla sınırlamak bu şehre haksızlık olur. Bu şehirde en güzel anlar, planlanmamış anlardan doğar. Dar sokaklarda kaybolurken, karşınıza çıkan sokak sanatçılarını dinleyin, küçük kafelerde mola verip insanların telaşsız yaşamlarını gözlemleyin.
Plaza Nueva’da kahvenizi yudumlarken sokak müzisyenlerini dinlemek, Paseo de los Tristes boyunca yürüyerek Elhamra’nın heybetine bir kez daha hayran kalmak… Granada’da her an, hafızalarda yer edecek bir deneyime dönüşüyor.
Granada, sadece tarihi ve kültürel zenginlikleriyle değil, aynı zamanda lezzetli mutfağıyla da unutulmaz bir şehir. İspanya’nın meşhur tapas kültürünün en cömert örneklerini burada bulabilirsiniz. Granada’da, içecek sipariş ettiğinizde ücretsiz tapas ikram edilmesi, ziyaretçileri en çok şaşırtan ve sevindiren geleneklerden biri.
Bodegas Castañeda, Los Diamantes ve Cafe 4 Gatos gibi geleneksel mekanlarda, deniz ürünleri, patatas bravas (baharatlı patates) ve tortilla española (İspanyol omleti) gibi tatlarla kendinizi şımartabilirsiniz. Ayrıca, Endülüs’e özgü gazpacho (soğuk domates çorbası), Paella (pirinç yemeği) ve pionono (tatlı kek) mutlaka denenmesi gereken lezzetler arasında.
Aynı zamanda Granada sokaklarında dolaşırken, mis gibi kızarmış hamur kokuları sizi kendine çekebilir. Bunun kaynağı, İspanya’nın vazgeçilmez lezzeti olan churros! İnce ve çıtır çıtır hamurların, sıcak çikolataya batırılarak yendiği bu tatlı, özellikle sabah kahvaltılarının ve öğleden sonra molalarının vazgeçilmezi.
Granada’da churros yemek için en iyi adreslerden biri, tarihi atmosferi ve geleneksel tarifiyle ünlü Alhambra Churrería. Burada, taze kızarmış churros’ları yoğun sıcak çikolataya batırarak yemenin keyfi bir başka. Şehirde dolaşırken enerji toplamak ve tatlı bir mola vermek için bu lezzeti mutlaka deneyin.
Granada’dan ayrılmak, büyülü bir masalın sonuna gelmek gibi. Sokaklarında yürürken her köşeden tarih fısıldıyor; Arap çinileri, Hristiyan kiliseleri, çingene mağaraları ve flamenko ritimleriyle sizi kendine bağlıyor. Bu şehirde zaman duruyor, modern dünyanın telaşı kayboluyor. Granada’yı bir kez ziyaret eden, onu asla unutamıyor.
Granada, sadece bir şehir değil, bir his, bir melodi… Eğer yolunuz düşerse, zamanın yavaşladığı bu büyülü şehirde kaybolmaya hazır olun. Çünkü Granada, kayboldukça kendinizi bulacağınız nadir yerlerden biri.