Betül DEMİR'in 31 Ekim 2024 tarihli yazısı: Hayallerimiz Bizi Yıpratıyor mu?

Hayallerimiz çoğu zaman güzel, parlak ve ulaşılması gereken hedefler gibi görünse de onları gerçekleştirme yolunda yaşadığımız zorluklar, hayal kırıklıkları ve hayal ettiğimizden çok daha karmaşık bir süreçle karşılaşmak durumunda kalabiliyoruz.  

Bu süreç, tıpkı bir dağın zirvesine tırmanmaya çalışırken yaşadığımız inişler ve çıkışlar gibi. Yüksek bir zirveye ulaşmak için o yolda kendimizi nasıl yıprattığımızı anlamak zorundayız. 

Hayallerin baskısı altında kalmak, çoğu zaman özsaygımızı zedeler. Bir hedefe ulaşamadığımızda, kendimizi yetersiz hissetmeye başlarız. Oysa hayal ettiğimiz o güzel hayatı yaşamak için adım atmaya başladığımızda, çoğu zaman kendimize çok sert davranıyoruz.  

Neden başaramadım?” ya da “Hayallerim neden gerçekleşmiyor?” gibi sorular kafamızda dönerken, aslında hayallerimizin bizden çok daha büyük ve karmaşık bir süreç olduğunu unutuveriyoruz. 

Kendimizi sürekli olarak hayallerimizle kıyaslamak, psikolojik olarak yıpratıcı bir hal alabiliyor. Belki de o hayallerin peşinden koşarken, hayatın sunduğu küçük mutlulukları göz ardı ediyoruz.

Hayallerin bizi yıpratması, aslında biraz da beklentilerimizle ilgilidir. Beklentilerimiz yüksekse, hayal kırıklıkları da o oranda derinleşiyor. Hayal ettiğimiz başarılar, belirlediğimiz kriterler etrafında şekilleniyor. Bu durum, hayallerin bize verdiği motivasyonu yok edebiliyor.  

Başarıyı belirleyen tek kriter, ulaşmak istediğimiz hedef değil, bu hedefe ulaşmak için geçen süreç olmalı.

Şimdi bir düşünelim: Gerçekten o hayallere ulaşmak için mücadele etmek, sürekli bir yarış içinde olmak mı zorundayız? Ya da hayallerimize giden yolun tadını çıkarmayı mı öğrenmeliyiz?