Burak BALCI'nın 24 Eylül 2023 tarihli yazısı: Matematik Bilmeyen Giremez!

Antik Çağ Yunan felsefesinin en önemli filozoflarından Platon'un akademisinin girişinde “Matematik bilmeyen giremez” yazar.

Batı dünyasının son 300 yıldaki en genç profesörü olan rahmetli bilim insanımız (26 yaşında Yale Üniversitesinde) Oktay Sinanoğlu ise pek çok röportajında; “Matematik bilmeyen hiçbir şey bilmez” ifadelerini kullanırdı.

Peki, bu iki bilge insan, matematiğin önemiyle ilgili neyi vurgulamak istemiş olabilir?

Matematik bilimi, çocuklara ve gençlere hangi özellikleri kazandırır?

Sadece zeki çocukların mı matematik dersleri iyidir?

Matematik dersinden neden korkarız?

Bu konular ve daha fazlasını uzun yıllar ABD’de yaşamış, hayatını eğitim ve öğretime adamış, açtığı Matematik Kafe ile gençlere matematik sevgisini aşılamak için çalışan İbrahim Demir’e sorduk.

Burak Balcı (B.B): Okurlarımızın sizi tanıması için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

İbrahim Demir (İ.D): 1965 İskenderun doğumluyum. Uzun yıllar ABD’de yaşadıktan sonra hep özlem duyduğum ülkeme, eğitim alanında daha iyi hizmet verebilmek ve bunun ilk adımı olan Matematik Kafeyi kurmak için döndüm. Halen Kocaeli’nde Matematik Öğretmeni olarak çalışmaktayım.

B.B: Matematik Kafe fikri ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? Bu projedeki temel amacınız nedir?

İ.D: Matematik Kafe fikri 2005 yılında “Eğitimde atılması gereken ilk adım nedir?” sorusuna cevap olarak ortaya çıktı.

B.B: Matematiği çocuklara sevdirmek için özel bir yöntem var mıdır?

İ.D: Öğrencinin matematik korkusunu yenmeye yönelik uygulamalardan bazılarını şu şekilde özetleyebilirim:

Her öğrenciden matematikte aynı gelişim beklenmemeli; beklenen başarıyı gösteremeyen öğrenciler hakkında matematiği yapamayacakları kanısına varılmamalıdır. Adım adım gidildiğinde bu öğrencilerin bir süre sonra beklenen gelişmeyi sağlayabilecekleri hatırda tutulmalıdır.

Önceki konularda eksikler varsa öncelikle bu eksiklikler üzerinde durulmalıdır.

Öğrenciden kısa zamanda çok soru çözmesi istenmemeli, öğrencinin aktif katılımı ile gerçekleşen, nasıl ve ne sürede öğreneceğine kendisi karar veren öğrenmeyi öğrenme yöntemlerine önem verilmelidir.

Öğrencilerin hata yapmalarına izin verilmelidir.

Öğretmen, öğrenciler arasındaki rekabete mani olmalı ve işbirliği yapmaya teşvik etmelidir.

Öğretmen iyi bir model olmalı ve sınıfta olumsuz tutumlar sergilemekten kaçınmalıdır.

Günlük olaylarla matematik arasında bağ kurulmalıdır. Artık okullarda matematik diye okutulan, hayattan kopuk konuların yerine gerçek matematiğe geçilmelidir.

B.B: Matematikten neden korkarız?

İ.D: Zekâ düzeyinin matematik dersine odaklanması nedeniyle -bu virüslü düşünce yüzünden- üstün zekâlı olduğu halde kendisini yeteneksiz gören birçok öğrenci ile karşılaştım.

Matematiği kaygıya dönüştüren etkenlerden bazıları:

-Matematik dersine ilgi duymayan bir öğrencinin sayısalcı olmaya zorlanması,

-Temel konulardaki eksiklikler,

-Öğrencilerin seviyesini dikkate almadan, öğretmemiz gerekenleri sürekli zorlaştırarak öğretmeye çalışmak. Özellikle oyun çağı olan ilkokul öğrencilerine yapılan zorlaştırmayı ve bu duruma çoğu eğitimcinin karşı çıkmasını anlamak mümkün değil.

-Ailelerin ve öğretmenlerin “matematik çok önemli” gibi söylemleri,

-Zaman baskısı altında öğrencilerin problem çözmeye zorlanması,

- Öğrenciler arasında işbirliği yerine rekabet yapılması,

-Felsefenin matematikten koparılması…

B.B: Dünya’da matematik ortalamasında maalesef son sıralarda yer alıyoruz. Sizce bunun sebebi nedir ve bu durumu tersine çevirmek için neler yapılmalıdır?

İ.D: Aslında bu sorunun cevabı çok boyutludur. Bunu tek bir nedene bağlayamayız. Yine de bazı nedenleri burada sıralamak istiyorum.

Birincisi test usulü sınavlardır. Çünkü matematik öğrenmek zamandan bağımsızdır. Kısa zamanda çok soru çözme olayı matematik eğitimine tamamen aykırı bir durumdur. Yani burada boşa harcanan bir enerji söz konusudur.

Diğer bir neden de toplum olarak matematiğin neden çok önemli olduğunun yeteri kadar farkında değiliz.

Bu durumu tersine çevirmek mümkün… Biz bunun çözümü ve ilk adımı olarak Türkiye'nin her tarafında Matematik Kafeler açılmasını öneriyoruz.

B.B: Platon'un akademisinin girişinde “Matematik bilmeyen giremez” yazar. Türkiye'nin en önemli bilim insanlarından olan rahmetli Oktay Sinanoğlu’nun ise “Matematik bilmeyen hiçbir şey bilmez” ifadeleri vardır. Felsefe ve bilim dünyasına önemli katkıları olmuş bu iki bilge insanın matematik hakkındaki bu sözlerini nasıl değerlendirirsiniz?

İ.D: Matematik eğitimi sonucunda öğrencilerde olması beklenen davranış değişiklikleri şunlardır:

Karşılaştıkları problemleri tanımlamayı, ne tür stratejiler kullanması gerektiğini, yaşamı ile ilgili doğru soruları belirlemeyi, gerektiğinde problemi parçalara ayırıp tek tek çözümler geliştirmeyi kavrarlar.

Problem çözme becerisi gelişmemiş insanların olayları içinden çıkılmaz hale getirdiklerini günlük hayatta çok sık görüyoruz. Bu bilim adamlarının sözlerini bu açıdan değerlendirdiğimizde haklılık paylarının olduğunu düşünebiliriz.

B.B: Katkılarınız için teşekkür ederim.

İ.D: Ben de vakit ayırdığınız ve bu fırsatı sağladığınız için teşekkür ederim.