Şevval Elif KIRAN'ın 25 Mayıs 2023 tarihli yazısı: Stresi Kim Yönetiyor?

Herkese merhaba, bu yazımda sizlere pandemi, deprem gibi olayların ardından yaşanan stres ile ilgili bilgiler aktaracağım.

Ülkemiz de üç yıl önce yaşanan covid 19 salgını, her bireyin üzerinde bir etki bırakmadı desek yalan olmaz. Salgın sebebiyle sosyal hayatın sıfıra inmesi, evlerde daha çok vakit geçirme, iş yerlerinden ayrılma durumu gibi olumsuz olgular hepimizi etkisi altına almıştı.

Her yaştan insanda travma sonrası stres bozukluğu olabilir. Deprem, sel, ve yangın gibi doğal afetler, işkence, savaş, şiddete uğrama, cinsel taciz, veya tecavüz gibi insan kaynaklı travmalar, kazalar, ciddi ve ölümcül hastalıklar, ya da beklenmedik ölümler gibi travmatik olayları yaşayan, gören veya öğrenen bireylerin travma sonrası stres bozukluğu geliştirmesi mümkündür. Tıp uzmanları bazı bireylerin travma sonrası stres bozukluğunun neden dolayı geliştiğinden kesin emin değildirler. Çoğu akıl sağlığı probleminde olduğu gibi, travma sonrası stres bozukluğunun da muhtemelen çeşitli farklı öğelerin karışımından dolayı ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu öğeler arasında bireyin hayatında boyunca yaşadığı stresli deneyimler, yaşadığı travmaların miktarı ve ciddiyeti, ailesinde anksiyete ve depresyon geçmişi gibi kalıtsal ruh sağlığı riskleri, mizaç yani kalıtımsal kişilik özellikleri, ve bireyin beyni ile vücudunun strese yanıt olarak saldığı kimyasallar ve hormonları düzenleme şekli bulunur.

Pandemi ile birlikte, maskeler, temizlik malzemeleri en çok aranan ürünler arasına girmişti. ‘’Acaba bende hastalığa yakalanacak mıyım?’’ sorusu insanlarda stres ve olumsuz durum oluşturmuştu. Aradan zaman geçmesine rağmen o zaman ki alışkanlıklarımızı bırakmakta zorlandığımız, toplu taşımalar, kalabalık ortamlar aklımıza o zamanları getirmektedir. Peki bu stresle nasıl başa çıkacağız? Stresi nasıl yöneteceğiz?

Bazı faktörler travma sonrası stres bozukluğu geliştirme riskini artırabilir. Bunlar arasında yoğun veya uzun süreli travma yaşamak, çocuklukta istismar gibi başka travmalar yaşamış olmak, emniyet teşkilatı, ilk müdahale ekipleri, askerlik, itfaiye veya sağlık hizmetleri sunmak gibi travmatik olaylara maruz kalma riskini artıran bir işe sahip olmak, anksiyete veya depresyon gibi başka akıl sağlığı sorunlarının varlığı, aşırı alkol veya uyuşturucu kullanımı, aile ya da arkadaşlar arasında iyi bir destek sisteminin yokluğu, ve yine ailede anksiyete ya da depresyon dahil olmak üzere akıl sağlığı sorunları olan kan akrabalarının varlığı bulunur. Bireylerde travma sonrası stres bozukluğunun gelişmesine yol açan en yaygın olaylar arasında cinsel şiddet, çocuklukta fiziksel istismar, fiziksel saldırıya maruz kalma, kazalar, savaşa maruz kalma, ve silah tehdidi olduğu, tıp uzmanları tarafından gözlemlenmiştir. Bunların yanı sıra gasp, soygun, uçak kazası, adam kaçırma, hayatı tehdit eden tıbbi sorunun teşhis, terör saldırıları da travma sonrası stres bozukluğunun gelişmesi ile sonuçlanabilir.

Stresle başa çıkma, bizi rahatsız eden içinde bulunduğumuz durumdan kurtulma ya da o durumun üstesinden gelme mücadelesidir. Çoğu insanın kullandığı stres ile başa çıkma yöntemleri kendisine daha fazla zarar veren yöntemlerdir. Herhangi bir olay karşısındaki düşüncelerimiz ve o olayı yorumlama şeklimiz duygularımızı ve davranışlarımızı belirler. Genellikle bireyler stresli iken bir çözüm üretmekten ziyade, içerisinde oldukları durumun ne kadar kötü olduğunu ne yapsa değişmeyeceğini düşünür. Olayları zihinlerinde olduğundan fazla büyütür. Bu da onların kendini çaresiz hissetmelerine neden olur. İnsanlar çaresizlik içinde ‘bir insan stresten nasıl kurtulur?’ diye çareler ararlar. Doğru terapisti bulup profesyonel destek almazlarsa yanlış yollar deneyebilirler. Sigaraya başlamak, alkol kullanmak, uyuşturucu madde kullanımı, reçetesiz kullanılan rahatlatıcı ilaçlar, aşırı yemek yeme gibi davranışlar bunlara örnek olarak verilebilir. Ancak bunlar istenenin tam aksine stresi arttıracak sonuçlar doğurur. Buna ek olarak başkaları hakkında genellemeler de yapılır. Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündükleri ile daha çok ilgilenirsiniz. Başkalarının davranışlarının mutluluğunuzu etkilediğini düşünürsünüz. Halbuki enerjimizi başkalarını değiştirmeye harcamak yerine kendi düşüncelerimizi değiştirmek için harcarsak çok yararlı bir iş yapmış olursunuz.

Stresi yönetmek aslında bireyin elindedir. Stresin o an neyden kaynaklı olduğu, durumun üzerindeki olumsuz etkileri, hayat yaşam faaliyetlerini ne kadar düzeyde etkilediği aslında bu soruların tamamı kişide vardır.

Hayatınızda stres yaratan neler var bunlara bir göz atın. Ne gibi olaylarda strese bağlı heyecan ya da depresyon yaşıyorsunuz. Bunun için sizi yakın zamanlarda sizi strese sokan durumları düşünün. En büyük 3 stres unsurunuz nerede yer alıyor? İş mi özel mi? Bunlar anlık stres mi yoksa devamlı mı? Stres kaynaklarınızı belirlediğiniz taktirde, seçenekleriniz olduğu konusunda daha bilinçli olursunuz. Stres yaratan durum karşısında 2 seçeneğiniz var. Ya strese kapılabilirsiniz ya da stres unsuru ile baş edebilirsiniz.

Her zaman organize olun, Hayatınızdaki bazı stres faktörleriniz üzerinde kontrolünüz olmayabilir (Örneğin; hava durumunun nasıl olacağı) bazı faktörler üzerinde bir kısmında kontrolünüz vardır (Örneğin; trafik. Yaşadığınız şehrin trafik yoğunluğu tamamen sizin kontrolünüzde değildir ama kullanacağız yolu ve ulaşım aracını belirlemek sizin kontrolünüzdedir) bazı stres faktörleri ise sizin kontrolünüzdedir. Stresin olumsuz etkilerinden kurtulmak için nerelerde kontrol sahibi olduğunuzu belirlemeniz ve uygun olduğunda harekete geçmeniz önemlidir. Kontrolün sizde olmadığı durumlarda stres faktörlerini değiştirmek yerine duruma uyum sağlamanız ve yönetmeniz önemlidir.

Gerçekçi olun, kendinize nefes alma alanları yaratın, düzenli olarak egzersiz yapın, gönüllü olarak çalışın, hobi edinin ve tabi ki gerektiğinde uzman desteği alabilin.

Stres yaşantımız boyunca peşimizi bırakmayan bir unsur olarak görünse de, onu hayatımıza ne kadar entegre ediyoruz ya da stres bizim önümüze ne kadar geçebiliyor bu soruya cevap bulduğumuzda stresi yönetmeye biz başlayacağız.. Hoşçakalın