Sibel BAY'ın 10 Nisan 2024 tarihli yazısı: Unutulmaz Bayramların İzinde
Bayramın gelmesiyle birlikte, geçmişe dönüp çocukluğumuzun tatlı hatıralarına yolculuk yapmak kaçınılmaz olur. O masumiyet dolu günlerdeki bayram sevinci, bugün bile yüreğimizi sıcacık sarar. İşte, o unutulmaz bayramların izinde nostaljik bir yolculuk...
Küçük ayaklarımızla, o heyecanla dolu sokaklarda koşarken, bayramın coşkusunu yüreklerimizde hissederdik. Sabahın erken saatlerinde uyanır, bütün bir yıl boyunca beklediğimiz o anın gelmesini sabırsızlıkla beklerdik. Camlardan sarkan renkli lambalar, süslenmiş sokaklar ve mis gibi bayram kokusuyla dolu evler, çocukluğumuzun en güzel anılarını süslerdi.
Bayramlık kıyafetlerimizi giyip, sevdiklerimize kucak dolusu sevgi ve mutluluk götürmek için hazırdık. O küçük mendillerin içine sıkıştırdığımız heyecanla dolu çikolatalar ve şekerlemeler, birer hazine gibi değerliydi. Kapı kapı dolaşır, komşularımızı ziyaret eder, tatlı birer selamlaşma sonrası alınan ikramların mutluluğunu yaşardık.
Bayram namazının ardından, aile büyüklerimizin duaları ve sevgi dolu kucaklaşmaları, yüreklerimizi şenlendirirdi. O güzelim bayram sofralarında bir araya gelip, birlikte yenen tatlılar ve lezzetli yemekler, aile bağlarını güçlendirir, yüzlerimizde tebessümler bırakırdı.
Ancak belki de en özel anlar, arkadaşlarımızla geçirdiğimiz o eşsiz bayram günleriydi. Gün boyu süren oyunlar, kahkahalar ve birlikte yaşanan maceralar, unutulmaz anılar olarak kalbimizde yer ederdi. Her bir hatıra, bugün bile yüzümüzde tebessümlere sebep olur.
Bayramlar, zamanın akışı içinde köklü bir değişim geçirdi. Eskilerin sıcaklığında yoğrulan gelenekler, günümüzün modern yaşamının hızlı akışına ayak uyduramadı ve bayramların anlamı, derin bir hüzne büründü. Artık, bayramların içi boşaltılmış gibi, yalnızca tatilin keyfi ve eğlencesi aranır oldu. Bu değişimin yansımaları, hüzünlü bir şekilde hissediliyor.
Geçmişte, bayramlar sevdiklerimizle bir araya gelmenin, kalpleri birleştirmenin ve sevgiyle dolu bir paylaşımın simgesiydi. Aile büyüklerimizin huzurunda, dualarla, kucaklaşmalarla ve hoş sohbetlerle dolu olan o kutsal anlar, şimdi sanki anlamını yitiriyor. Teknolojinin dijital dünyasına sürüklenen insanlık, artık gerçek bağların yerini sanal etkileşimlerle dolduruyor.
Geleneksel değerlerin silikleştiği, gölgelerin bayram sevincini örttüğü bir dönemde, belki de tekrar düşünme vakti gelmiştir. Bayramlar, yalnızca tatilin gölgesinde kaybolmuş bir anlam bütünü değil, aynı zamanda içtenlikle paylaşılan sıcacık bir tebessüm, birlikte paylaşılan sade bir sofra ve sevgi dolu bir sarılış demektir.
Şimdi, büyümüş olabiliriz ama o masumiyet dolu günlerin anıları, yüreğimizde her zaman canlı kalır. Her bayram, geçmişe dönüp o tatlı hatıraları bir kez daha yaşar, çocukluğun o eşsiz sevincini yeniden hissederiz. Çünkü bayramın gerçek anlamı, içimizdeki o çocuksu neşenin hiç solmamasıdır.
Belki de, unutulmuş gelenekleri yeniden hatırlayarak, geçmişten gelen o içten değerlere bir kez daha dönülmelidir. Aile büyüklerimizle birlikte geçirilen o sıcak bayram günlerinin özlemi, yüreklerimizde hâlâ canlıdır. İşte, gerçek bayram sevinci, içtenliğin, sevginin ve paylaşmanın sonsuz gücünde gizlidir.