Sibel BAY'ın 18 Nisan 2023 tarihli yazısı: Yeni Medya Bağlamında Toplumsal Hareketler

Modern öncesi dönemde farklı kültür, iktidar biçimleri, siyasal iktidar biçimlerine yönelik toplumsal anlamda direniş eylemleri bulunmaktadır. Modern düşüncenin egemenliğini sürdürdüğü günümüzde yeni bir yaşam düzeninin getirisi olarak toplumsal hareketler, kendilerini çerçeveleyen toplumda meydana gelen değişikliklerin getirisi olarak modern yaşamın artırdığı rasyonelleşmenin bir tepkisi olarak ortaya çıkmıştır.

19. yüzyılda baş gösteren ve gelişmeye devam eden toplumsal hareketler, meşruiyet problemleri karşısında baskınlığını devam ettirmiştir. 20. yüzyılda modernleşme sürecini yaşamakta olan toplumlarda sınıf merkezli toplumsal hareketler etkisini sürdürmektedir. 1960’lardaki işçi hareketleri bu duruma örnek gösterilebilir. Toplumsal hareketler, eski toplumsal hareketler ve yeni toplumsal hareketler olarak sınıflandırılmıştır. Siyasi iktidarı hedeflemekte olan, ekonomik çıkar güden sınıfsal yapısı olan hareketler, eski toplumsal hareketler niteliğindedir.  Yeni toplumsal hareketler ise, ekoloji hareketi, feminist hareketler, azınlık hareketleri gibi hareketleri ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle yeni toplumsal hareketler, iktisadi, idari ve sosyal problemlerden farklı olarak, eşit haklar, daha iyi bir yaşam kalitesi, kendini gerçekleştirme, insan hakları gibi demokratik konulara yönelmektedir.

Yeni medya (dijital medya) ile birlikte bireylerin ortaya çıkardığı yeni kimliklenme biçimleri, kolektif toplumsal hareketleri yapısal bir dönüşüme uğramaktadır. Ben merkezli ya da ben özelim algısı eşiğinde yeni bir özne meydana gelmektedir.

Günlük hayatın her alanında karşılaşılan popüler tüketim unsuru olan “ben merkezli” özne karakter, direniş ve muhalefet etme etkinliği açısından yeni medyayı en önemli medya olarak görmektedir. Bu açıdan bakıldığında ben merkezli bireyin ideolojik ve düşünsel zemini olarak görmekte olduğu yeni medya ile direnç gösterilen unsurun kaynağının paradoksal şekilde aynı olduğu görülmektedir. Ortaya çıkan yeni karakter yalnızca iletişim imkânlarının değişmesiyle ortaya çıkan bir süreç olmamakla, bunun yanı sıra toplumsal hareket yapısının da farklılığına işaret etmektedir. Yani yeni medya teknoloji ve olanaklarıyla şekillenen ve öznesi bireyin kendi “ben”inin olduğunu ve yeni bir yapılanmaya dönüşmesini ifade etmektedir.

Yeni medya olanakları hem yeni bir tip toplumsallaşma yaşatmakta hem de bireyin ben merkezli özne algısı toplumsal hareketlerin tabanını akışkan hale getirmektedir. Ben olgusu bireyin sübjektif hayat pratiklerinin hayatının merkezi oluşunu inşa etmektedir.  Yeni medya, özellikle sosyal medyanın birey ve toplum yaşamında yoğun bir biçimde etkinlik göstermesi, toplumsal hareketlerin biçimini de yapısal bir değişime, dönüşüme maruz bırakmaktadır. Medyanın demokratikleşmesi sürecinde yeni medyanın, medya tüketicilerini üreticiye dönüştürme amacı ekseninde hareket etmesi beklenmektedir. Bu kapsamda yeni medya, gerçek yaşamda toplumsal bir hareketin örgütlenme aşamasında yardımcı olan bir araç olarak işlev görmektedir.

Yeni medya araçları, hem yapısal anlamda hem de tüm etkileşimlere açık olması, yönlendirilmesi, provoke edilebilmesi ve amacından saptırabilir bir araç olması yönüyle geleneksel iletişim araçlarından farklıklar göstermektedir. Bu nedenlerle de herhangi bir toplumsal hareketin meydana getirdiği davranışın, sosyal medyanın kullanımı ve paylaşımlarla amacından saptırılması meydana gelebilmektedir. Bu da toplumsal hareketlerin kontrol mekanizmalarını zayıflatan bir unsurun oluşmasına neden olmaktadır. Ek olarak gerçek hayatta toplumsal hareketin örgütsel yapısı ve kolektif bilinç yapısına adapte olamamış bireyler, kendi sosyal medya hesapları üzerinden hem yerel hem de küresel anlamdaki iktidarların etkilerine maruz kalabilmektedirler. Birey veya toplumsal hareket eylemlerinin bu ortamlarda süregelmesi, iktidarlar tarafından dijital olarak izlenmesini ve kaydedilmesini kolaylaştırmaktadır.

Yeni medya ortamında faaliyet gösteren modern birey, nesne olmaya daha yakın duran “ben” odaklı bir karakter ortaya koymaktadır. Yani belirlenmiş, çerçevelenmiş bir sistemde “ben” olarak seçim yapabilme imkânına sahip olmaktadır. Yeni oluşan karakterin en önemli özelliklerinden biri birey, kendini özgürlüğün temelinde görmekte ve bu özgürlüğün en önemli merkezi olarak sosyal medyayı kullanmaktadır. Gerçek hayatın iktidarın kontrolü altında olması algısının yanı sıra, sosyal medya sınırsız özgürlük alanı olarak düşünülmektedir. Bu bakımdan da muhalif temsilin en önemli mecralarından biri olmaktadır. Etkileşimin son derece yoğun olarak sağlandığı yeni medya teknolojisi, bu yönüyle özgürlüğün temeli olduğu düşüncesini sağlamlaştırmaktadır. Bu sebeple, yeni karakterin en önemli özelliği kendi haklılığını savunan, kendi “ben”ini temel alan ve yeni medya teknolojilerini özgürlüğün ve mücadelenin merkezi olarak gören bir karakteri ortaya çıkarmasıdır.

Yeni karakter kendini, yeni medya içerik üretiminin öznesi yani direkt olarak içerik üreticisi olarak görmektedir. Bu üretim yapısının, biçiminin, kalitesinin de değişmesine neden olmaktadır. İnternet veya sosyal medyada “tepkilerin tek bir tık ile sağlanması, beğeni veya mesaj ile ortaya konulabilmesi” pek çok kişinin gündeme uyum sağlamasını ya da modaya uymasını sağlamaktadır.

Yeni toplumsal hareketlerinin temel özelliği olan “ortak bir bilinçten yoksunluk”, bireysel kullanıma dönüklük toplumsal hareketlerin yapısını da dönüşüme uğratmaktadır. Birey zamanın akışına uygun olarak davranış kalıplarını sergilemektedir. Zamanın akışı ve ruhu gereğince günümüz toplumsal hareketlerinin en önemli sorunlarından biri kuşaklar arası farklılıktır. Gelişen iletişim teknolojileri, özellikle internet ile birlikte yeni medya teknolojisinin içine doğmuş ve büyümüş kuşağın toplumsal hareketlere bakışı ile yetişkin kuşağın bakışı arasında farklılıklar bulunmaktadır.

Yeni medya kitleleri mobilize etme aracının yanında kitlenin kültürel kaynağı olma durumundadır. Genç kuşak toplumsal açıdan nelerin kabul edilebilir olup olmadığını yeni medya yoluyla takip edebilmektedir. Bu mecrada yaptığı paylaşımlarla da kendini yönlendirebilme ve konumlandırabilmektedir. Yine gündemin takibi de bu mecralar ile mümkün hale gelmektedir. Küresel anlamda da yeni medyanın etkisinin önemli olduğu söylenebilmektedir.

Örneğin sosyal medya ağları Mısır devriminde de etkin bir rol oynamaktadır. Bireysel meydana gelen olayları cep telefonları ile kaydederek YouTube ve Facebook gibi mecralar aracılığıyla hem ülke halkı hem de dünya ile paylaşmışlardır. Sosyal medya ile örgütlenen halk, böylelikle dayanışmanın oluşmasını sağlamıştır.

Yeni medya teknolojileri günümüzde toplumsal hareketlerin örgütlenme, yayılma ve dönüşüm geçirme durumunu önemli eksende etkilemektedir. Bu tür karşı hegemonya oluşturma potansiyelindeki eylemler sivil toplumun geliştiğini göstermektedirler. Toplumsal hareketlerin dikkat çekmeye çalıştığı konuların, insan bilincinde etki yaratması önemlidir. Sosyal medya bu tarafıyla gündem oluşturma işlevini gerçekleştirmekte, bu konular ana akım medyada da yer edinmekte ve gündem oluşturmaktadır. Böylelikle de sosyal medyanın toplumları değiştirme ve bu şekilde de yeni toplumsal hareketler açısından önemli bir yere sahip olduğu söylenebilmektedir.