Tuğba EROĞLU'nun 4 Ocak 2024 tarihli yazısı: Ayazın Soğuğunda Ankara

Ankara'nın, sisin kucakladığı bir gününde başkentin soğuğuyla yüzleşmek, aynı zamanda içimizi ısıtan duygulara da kapı aralamak demektir. Bu sisli günlerde şehir, âdeta bir örtüyle sarılır ve sokaklar gizemli bir atmosfere bürünür.

Gökyüzü, sisin beyaz dokusuna gömülmüş gibi duruyor bugün Ankara'da. Sokaklar, sessizliğin ve sisin bir araya getirdiği bir resim gibidir. Soğuk, kemiklere işlerken bir yandan da içimizi ısıtan bir sıcaklık bulunuyor bu sisli günlerde.

Ulus Meydanı'nda yürüyorum. Çarşıdaki eski dükkânların vitrinlerindeki camlar buğulu, geçmişi ve günümüzü birleştiriyor âdeta. Sessizliğin içinde yankılanan adımlarım, beni tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa davet ediyor. Bir çayhaneye giriyorum, camdan dışarıyı izlerken içimde bir huzur dalgası hissediyorum.

Şehrin silüeti, sisin ardında gizlenmiş gibi. Ankara Kalesi'nin eteğinde kaybolan sokaklar, tarihi taş evleriyle bir başka güzel. Beyazın içinde, zamanın izleri daha belirgin hâle geliyor. Eski Ankara'nın hissiyatı, bu sisli günde daha da derinlere işliyor.

Anıtkabir'e doğru yürüyorum. Yol boyunca ağaçlar, üzerlerinde biriken sis damlalarıyla süslenmiş gibi. Her damla, bir anıya benziyor. Anıtkabir'in beyaz mermeri, sisin içinde yükseldikçe daha da görkemli bir hâle geliyor. Atatürk'ün huzurunda, içimdeki sıcaklık daha da artıyor.

Parklarda dolaşan insanlar, yürüyüşlerini huzurla sürdürüyor. Herkes bu sisli günlerde birbirine daha anlayışlı, daha içten bakıyor gibi. Soğuk, kalplere zarar vermez. Aksine içsel bir sıcaklıkla dolup taşar.

Akşam oluyor ve şehir, sisin karanlığında kayboluyor. Ancak bu kayboluş, bir buluşma vadeder gibi. Sokak lambalarının ışığı, sisin içinden yükselirken âdeta bir masalın içindeymişim hissine kapılıyorum.

Ankara'nın bu sisli gününde, soğuk sadece dışarıda. İçimizde ise sıcacık bir duygu var. Belki de sis, şehre ve insanlara bir nevi sevgi yağdırıyor. Soğuğa rağmen içimizi ısıtan bu atmosferde Ankara'nın güzelliklerini hissetmek gerçek bir hazine.

Ankara Kalesi'nin beyazlığa büründüğü bu kış günlerinde, tarihle iç içe geçmiş bir yürüyüşe çıkmak da ayrı bir keyiftir. Kale eteklerindeki sokaklar, Osmanlı'nın izlerini taşır. Taş evlerin arasında dolaşırken Ankara'nın ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduğunu hissedersiniz.

Kışın Ankara'da gezmek, sadece tarihi mekânlarla sınırlı değildir. Gençlik Parkı'nda yürüyüş yapmak, Atakule'den şehri izlemek, Sakarya Caddesi'nde alışveriş yapmak da Ankara'nın kış günlerinde keyifli aktiviteler arasındadır. Şehir, soğuk havasına rağmen canlılığını ve güzelliklerini ziyaretçilere sunar.

Ankara, kış mevsiminde yüzüne bir maske takar; beyaz örtüsüyle soğuğuyla ama aynı zamanda bu ayazın içindeki sıcak insanlarıyla... İnsanın tenine işleyen bir ayaz var burada. Ankaralı, kışın soğuğuyla barışık hatta ona bir miktar hayrandır. Bu şehirde yaşayanlar için kışın kendisi bir yaşam tarzına dönüşür.

Ankara'da kışın yaşamak, sadece soğuk havaya karşı bir direniş değil, aynı zamanda bu şehrin sakin ama bir o kadar da etkileyici atmosferinin tadını çıkartmaktır. Ayazın soğuğunda bile bu şehirdeki insanlar sıcaklıklarını hiçbir zaman kaybetmezler. Ankara'nın kışında yaşamak, kısacası bir başka güzellik; soğuk ama iç ısıtan, sessiz ama huzur dolu.