Tuğba EROĞLU'nun 26 Ağustos 2023 tarihli yazısı: Beden Dilinin Joker Filminde Tanımı
Beden dilini sadece insanlar arası ilişki oluşturmaz. Kişilerin kendi vücutlarından aldıkları mesajlar da çok önemlidir. Kişinin vücudu, duruşu, hareketleri, sesinin tonu, mimiği, ayakta duruş tarzı, yürüyüşü ve oturuşu hatta yüz hatları, bakışlarının canlı veya anlamsız oluşu ile acı ve gerginlikleri ile onun kim olduğunu ve hayatı boyunca nasıl bu hale geldiğini anlatır. İzlemiş olduğum Joker filmindeki ana karakter Arthur Fleck yukarıda sözünü ettiğim mesajları izleyiciye çok iyi yansıtır.
Joker 2019 Amerikan yapımı 2 saat 2 dakika süren bir Todd Phillips filmidir. Film boyunca Arthur Fleck'in bildiğimiz ve farklı filmlerden tanıdığımız Joker'e dönüşmesini izleriz. Kişilerin davranışları içinde bulundukları mekân, statü, sosyal çevreye göre şekillenir. Toplum tarafından bu normlar üzerinden beklentiler oluşur. Kişilerin sahip oldukları güç dengesi değiştikçe bu durum somut olarak beden dillerine de yansıtır. Başkarakterimiz Arthur geçimini palyaçoluk yaparak sağlar. En büyük hayali herkesi güldürebilen bir komedyen olmaktır. İdolü ise filmdeki ünlü komedyen ve televizyon şovmeni Murray Franklin’dir.
Kendine muhtaç olan annesi ile zengin-fakir farkının çok belirgin olduğu kötü durumda olan Gotham şehrinde yaşar. Gotham şehri adeta distopik bir hava sunar. Sokakları çöplerle dolu, salgın hastalıkların kendini gösterdiği, evsiz insanların başıboş gezdiği, harabelerle dolu karanlık sokakları ile adeta insanlığın umudunu yitirdiği, kötü yanını temsil eder. Filmin açılış sahnesinde, aynanın karşısında oturan Arthur’u görürüz. Biz onu seyrederken bir yandan da televizyondaki haberlerden şehrin durumunun kötülüğü ile ilgili bilgi ediniriz. İnsanların yaşadıkları mekân ve sahip oldukları imkân vücut dillerine yansır. Arthur Joker’e dönüşürken sadece genel görünümü değil, hayata bakışı, duyguları, konuşma tarzı, hatta jest ve mimikleri farklılaşır.
Arthur’un, durduramadığı kahkahası ve bazı halüsinasyonlar görmesi ise en büyük iki özelliğidir. Durduramadığı kahkahalarının sebebinin içinde yaşadığı ve içine doğduğu hayatın kötülüklerine, zorbalıklarına karşı duygusal bastırma olduğu düşünülebilir. Asıl duygu ve düşüncelerini ifade edemediği için farklı bir dışavurum olabilir.
Film boyunca şahit olduğumuz karakterin uğradığı ezilmişlik ve şiddete maruz kalması ruhsal bir sorun olarak ortaya çıkar. Sosyal hizmetler yetkilisiyle ilk görüşmesinde günlüğüne yazmış olduğu “Umarım ölümüm, yaşamımdan daha mantıklı olur.” sözü kendisini nasıl gördüğünün bir göstergesidir. Aynı görüşmede sosyal hizmetler yetkilisine “Bana mı öyle geliyor, yoksa her şey zıvanadan mı çıkıyor?” demesi, seyirciye film boyunca nelerle karşılaşacağı konusunda bir ipucu gibi yorumlanabilir.
Filmde sembolik bir öğe olarak kullanılan rengin kullanımından bahsetmek gerekir. Renk tek başına mesaj verebilir, seyircinin algısını yönlendirebilir. Örneğin, Arthur ve Joker’in kostümlerindeki farklılıklar dikkatimizi çeker. Joker olarak değişim gösterdiğinde giydiği kırmızı ceket pantolon takımı, yeşil gömlek ve sarı renkli yeleği… Kırmızı; tutkunun, ateşin, gücün, hırsın rengidir. Kırmızının insan üzerinde uyarıcı ve etkileyici bir yapısı bulunur. Ateşin rengi olan kırmızı cehennemi de çağrıştırır. Arthur, Joker kıyafetinin içindeyken kendisini daha mutlu ve özgüvenli hisseder. Arthur’un hardal renkli kıyafetiyse adeta kokuşmuşluğu, çürümüşlüğü, kederi simgelemektedir.
Filmde Joker sadece kendisine yalan söyleyen üvey annesini değil, hayalindeki babasını da öldürür. Bu baba figürü derin bir metafor aktarır. İnsanların zayıflıklarını kullanan ve yozlaşan ortamın kendisi olarak gördüğümüz medya, filmde Murray Franklin olarak karşımıza çıkar. Joker’in “Her gün yanınızdan geçiyorum fakat beni fark etmiyorsunuz. Herkes birbirine bağırıp çağırıyor kimse kibarlığı hatırlamıyor bile. Kimse kendini diğerinin yerine koymuyor.” sözleri içinde bulunduğu durumu aktarmaya çalışır.
Kurbanımız kahraman olur. Ardından ise halk büyük bir isyan çıkarır. Filmin son sahnelerinde Başkan, karısı ve çocuğu ile kaçarken protestoculardan biri hak ettiklerini bulacaklarını söyleyerek Başkan ve karısını vururlar. Protestocu, başkanın karısını vurmadan önce zenginliğin bir göstergesi olan inci kolyeyi kadının boynundan çekip koparır. Dolayısıyla bu, statü farkının ortadan kalktığını gösterir. Bu olay, bireysel bir meselenin nasıl toplumsal bir meseleye dönüştüğünün en güzel kanıtıdır. Joker, Murray’i öldürdükten sonra tutuklanır. Filmin son sahnesinde ise Joker’in zafer ve başarı mutluluğu beden dili ile gösterilir.