Elif Aybike DEMİR'in 27 Nisan 2024 tarihli yazısı: Bir Değerin Daha Katledilişini İzliyoruz
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 46 yıldır dünyanın dört bir tarafından ülkemize gelen çocukların gösteriler sergilediği ve geleneksel olarak TRT 1'de canlı yayınlanan 23 Nisan Çocuk Şenliği programını küçüklüğümden beri hep aynı heyecanla bekler, hâlâ çok büyük keyif alarak izlerim.
Her ne kadar bu yaşımda bile kaçırmamak için gayret göstersem de ne yazık ki son birkaç yıldır programı izlerken üzülerek fark ettiğim ve daha sonra birkaç kişiden de benzer yorumlar duyduğum bir konu var. Bize mi öyle geldi bilmiyorum ama bence gerçekten son gösterilerde "o millete özgü olma", "geleneksel", "toplumun özüne ait" mesajlarını verecek ögelerde eksilmeler söz konusu.
Bahsettiğim şeyi tam olarak nasıl aktarabileceğimi bilemiyorum fakat sanırım folkloru görebileceğimiz, o insanların kültürüne dair fikir edinebileceğimiz faktörler, hazırlanan gösterilerden neredeyse tamamen elemine edilmiş durumda.
Evet, müzikler ve kostümler hâlâ "geleneksel" olanlardan seçiliyor fakat görmeye alışık olduğumuz çeşit çeşit enstrümanlar, bir millete ait hikâye anlatan folklorik danslar -nedendir bilinmez- "hiç yok" denilebilecek kadar az. Hangisini izlesek herhangi ritimler, herhangi koreografiler... Artık tatsızlaşmaya başladığını düşünsem de en azından bu yıl da çocuklar sahnedeyken mutlu görünüyor, yüzleri gülüyordu -tam da onların bayramında olması gerektiği gibi-.
Ben kendi kendime şenliğe eski özenin gösterilmediğini, çocukların kültürlerinden sürekli olarak kopartıldığını düşünürken bir de ne göreyim? Karaman'daki bir okulun 23 Nisan gösterilerine ait olduğu iddia edilen görüntülerde, bir kız çocuğunun "kara para aklama" soruşturması kapsamında eşiyle birlikte tutuklanan sosyal medya fenomeninin cezaevine gönderilmeden önceki şaşaalı zamanlarda çıkarttığı şarkı -ki sanata katkı olmaktan çok uzak- ("Topluma faydası olmayan insanların sanata katkısı olmamasından mı rahatsız oldun" diyebilirsiniz, siz de haklısınız) ile dans ettiği, polis kostümü giyen iki erkek çocuğunun da şarkıyı söyleyen kızı kolundan tutup götürdüğü anlar yer oluyor. Vah ki vah!
Her geçen gün eğitim yuvası olmaktan daha da uzaklaşan okullarda çocuklarımızı "eğitimci" diye kimlere emanet ediyoruz? Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır, nasıl bir rezalettir? Artık evlatlarımızı sosyal medyanın çöplerinden korumak zorunda olduğumuz gibi, vatana millete hayırlı bireyler olsunlar diye gönderdiğimiz okullardan da korumamız gerekiyor?
Nerede bizim kıymetli şairlerimizin şiirleri? Nerede güzide ülkemizin her biri birbirinden nadide halk oyunları? Nerede kültürümüze ait çocuk oyunları? Nerede eğitim? Nerede ahlâk?