Elif Aybike DEMİR'in 25 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Yine Yeni Yeniden Kadının Yeri ve Rolü

Bıkmadan, usanmadan, vazgeçmeden, umutsuzluğa düşmeden hayatımın sonuna kadar; bizim yaşamlarımız ve haklarımız üzerinde haddini aşan, sınırı geçen, başta yaşama hürriyetimiz olmak üzere bize ait olanı gasp etmeye kalkışan, hukuk önünde eşit olmamıza engel olmaya çalışan, bizlerle ilgili kararlar alınırken bizi yok sayarak söz söyleme cüretinde bulunan, bizi silikleştirip hayaletleştirip kendilerini yüceltmeyi, tek otorite olarak kabul ettirmeyi vazife edinen tüm "erkek mekanizmaların" karşısında durmaya, bunu yazmaya, konuşmaya devam edeceğim. ("Biz" derken elbette kadınları kastettiğimin gayet açık ve anlaşılır olduğunu düşünüyorum.)

"Toplumsal cinsiyet" kavramı; bireylerin, kadın ya da erkek fark etmeksizin sosyal yapılar tarafından belirlenen rolleri ve görevleri olarak basitçe ifade edilebilir.

Şimdi hızlıca düşünelim. Toplumsal cinsiyet rolleri denildiği zaman kadın ve erkek biyolojik cinsiyet kabulleri için akıllara ilk olarak ne gibi sorumluluklar gelmektedir? Erkekler; iş yaşantısı içerisinde olmak, çalışıp para kazanmak, bakımından sorumlu olduğu kişilerin güvenliğini sağlamak, koruyucu olmak zorundadır(!). Kadınlar; yemek yapmak, temizlik yapmak, çocuğa bakmak, eşine hizmet etmek, çamaşır/bulaşık yıkamak mecburiyetindedir(!). (Dediğim gibi, bunlar akla ilk gelenlerdir.) Peki ama aslında tam olarak "dayatılan" tüm bu roller nasıl normalleştirilmekte, içselleştirilmeleri nasıl sağlanmakta, sonraki nesillere aktarılmalarının gerekliliği nasıl kabul ettirilmektedir?

İşte bu noktada sahneyi medyaya ve reklamlara bırakıyoruz. Gelin birlikte 1900 yılların başından ortalarına kadar olan süreçte ne gibi reklamların yapıldığına, bu içeriklerde ne şekilde söylemler oluşturulduğuna bakalım.

Örneğin; bir afişte, "Tebrikler hayatım fakat başkan yardımcısı tam olarak ne iş yapıyordu? Puding" ifadesi yer almaktadır. Zaten bir kadın yönetimden ne anlar değil mi? Başka afişte, gösterişli bir kadın ve havalı bir daktilo yer almakta, üzerinde de şöyle yazmaktadır: "Bu bir bilgisayar mı?” Ah tatlım, güzel kadınların beyinlerini kullanmaları gerekmez. Bunu bilmiyor musun? Diğer örnekleri de peş peşe buraya ekleyeyim: "Eşinizi memnun eden kahve / Onu bir kadının bile açabileceğini mi söylüyorsun (buradaki kasıt yalnızca şişe kapağı) / Başarılı evlilikler mutfakta başlar (fırın kabı reklamı) / Lütfen eşinizin sizinle birlikte oturma odasına girmesine izin verin. Ona bir bulaşık makinesi alın / Ona bu dünyanın erkekler için olduğunu göster."

Hani Nil Karaibrahimgil’in reklam yüzü olduğu bir kadın ürünü kampanyası vardı. Hatırladınız mı? Hatırlayamayanlar için söyleyeyim; sloganı, "Kız gibi yap" olan...

Son olarak Emel Müftüoğlu bir şarkısında ne diyordu? "Yetti be, öldük tasamızdan / Bıktık usandık yasanızdan / Verilmez, alınır hak / Siz çoktan yediniz bitti kasanızdan." (Yazıya "bıkmadan, usanmadan" diye giriş yapıp bu şarkı sözleriyle bitirmek çelişkili bir tutum gibi görünmüş olabilir. Fakat bence benim yapmaktan yorulmayacağımı söylediğim şey ve şarkıda ne dolayısıyla bıkkınlık yaşandığı, çelişki yanılgısını ortadan kaldırıyor.)