Mürvet KARA'nın 25 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Sevmek

“Sevmek, bir çiçeği öpüp koklamak gibidir” diye romantik bir cümleyle başlamak isterdim bu yazıya ama öyle başlamayacağım.

Sevmek, karşındakinin onurunu kırmayacak şekilde davranmak demektir. Onun düşmesine izin vermemek, kol kanat germek, güvenmek ve güven vermektir.

Yaşamın türlü zorluklarının arasında geçici bile olsa sığınılacak bir liman olabilmektir. Yoksa dünyanın en pahalı arabasını hediye olarak almakla ya da bir dolu iltifatla kimse kimseyi sevmiş olmaz.

Karşımızdaki insana dünyanın en güzel kadını-erkeği olduğunu söyledikten sonra 24 saat bile geçmeden o kişinin onurunu zedeleyecek bir davranışta bulunabiliyorsak, bir söz söylemeye cüret edebiliyorsak bu, o kişiyi sevmediğimizin en büyük kanıtıdır. Çok ötelere gitmenin âlemi yok, sevgide gösteriş yoktur.

Friedrich Nietzsche, “Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et; çünkü aşk sessiz, sevgi dilsizdir” der. Aslında bu cümleyi ve bu yazının tamamını yalnızca romantik ilişkiler için değil, hayatımızdaki herkesle kurduğumuz ilişkiler için aklımızda tutmamızda yarar olduğu kanaatindeyim.

Sevgi gösterişe ihtiyaç duymayan kır çiçekleri gibi sade ve kendi hâlindedir. Dile getirilmesine ya da abartılı ifadelerle süslenmesine ihtiyaç yoktur. Sevginin ne olduğunu bilirsin. Sevgi, bilmektir. Sevgi, şahit olmaktır (şahit olmak, Arap dilinde şahadet demektir). Bildiğin için hiçbir sözcükle ikrarına ihtiyaç duymadığın yegâne şeydir.

Hiç ummadığın bir yerde, oldukça gündelik bir tavırla ve en olağan şekilde birinin senin için elini taşın altına koyması; bunu, kendini öne çıkartarak vesaire değil, tüm içtenliği ve sessizliğiyle hayata geçirebilmesidir.

Etrafımıza şöyle bir bakalım, bizi seven kaç kişi göreceğiz? Yukarıda saydıklarımı temel alırsak sayı hepimiz için bir hayli azalacak gibi görünüyor. Çünkü bu tür insanlar zaten sayıca o kadar azdır ki bulduğunuzda “Böyle insanlar da mı varmış” diyebilirsiniz.

Ezcümle sevgili arkadaşlar, sevginin kıymetini biçerken sevdiklerinize kıymet biçerken gösteriş, ışıltılı vitrinler ve makyajlı hamleler sizi aldatmasın. Sevildiğinizi bildiğiniz yerdeki sadelik sizin en büyük güven alanınızdır. Maskelerinizi düşürdüğünüz, içinizde acabaların olmadığı, ayaklarınızın yere basmaya bilfiil devam ettiği ama ayağınızı yere basmasanız da sorun olmayacağını bildiğiniz yerden lütfen kımıldamayın. Orası doğru yer.

Yazıyı “Evde denemeyiniz” der gibi küçük bir uyarıyla bitireceğim. Her gördüğünüz sakallıyı dede zannetmeyin, herkese kolayca sevginin şahadetini yaşadığınızı belli etmeyin. Kıskanırlar.