Mürvet KARA'nın 18 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Geri Dönüşüm Duyguları
Bugün, son zamanlarda insan ilişkilerinde gözlemlenen bir fenomenden bahsedeceğim: Kullan ve at. Aslında sadece insan ilişkilerinde değil, hayatımızın pek çok yerinde bu fenomenle iç içeyiz.
Örneğin; havlu peçete, havlunun yerine geçti ya da eskiden annelerimiz atletleri kesip geri dönüştürerek toz bezi yapardı. Artık toz bezlerini marketten alıyoruz ve bir de üstüne üstlük enflasyondan insanların alım gücünün düştüğünden bahsediyoruz. Buradaki konu; bir şeyleri almak, para vermek, para harcamaktan ziyade daha çok aslında elimizdeki imkânları nasıl değerlendirdiğimizle, hayatımızda birincil işlevini kaybetmiş objeleri nasıl değerlendirdiğimiz ve hayatın içine nasıl dâhil ettiğimizle alakalı bir problem. Plastik çatal kaşık bıçak metallerinin yerine geçti, artık doğaya zarar vermenin ne demek olduğunu bilmeden anlamadan yalnızca malzemeleri yanımızda taşımamak için, bize yük olmaması için bu yöntemi tercih ediyoruz ve biz yanımızda herhangi bir yük taşımıyoruz ama doğaya çok ciddi zarar veriyoruz. Çünkü bunların pek çoğu plastik.
Bu konunun insan ilişkileri ile alakası nedir tam olarak? Kafanızdaki sorunun bu olduğunu biliyorum. Bu konuyu ilk düşündüğümde ben de kendime aynısını sormuştum, insan ilişkileriyle çatal, kaşık, bıçağımızın plastik olmasının arasındaki ilişki nedir diye. Bu tür alışkanlıklar yani eşya ile insan arasında kurulan münasebet dolayısıyla insanla insan arasında kurulan münasebetin şablonu ortaya çıkıyor. Bu şablon kabul etsek de etmesek de istesek de istemesek de birbirimizi kullanıp atmak ve “İnsan eti ağırdır” sözündeki gibi birbirimizi taşımaktan, birbirimizin nazını çekmekten yorulduğumuz, sıkıldığımız, bıktığımız, şikâyet ettiğimiz bir noktaya gelmemiz demektir.
Ben burada geri dönüştürülen duygulara dikkat çekmek istiyorum. Peki ama nasıl? Şöyle: Bir insanın yaptığı herhangi bir hatayı affetmek ama bu öyle bir affetmek ki bu karşımızdaki insan aynı hatayı bir daha hiç yapmayacak şekilde affetmek. Nasıl? Şöyle: Bu hatayı yapan insana hatasını fark ettirecek, bir daha asla tekrar etmeyecek şekilde ilmi siyasetle yaklaşmak. Tıpkı kullan at eşyalarındaki gibi silip atmak yerine ona doğru olanı fark edeceği biçimde yaklaşmak. İşte bu, insanın ilişkilerindeki hakikate yeniden ulaşacağımız yola işaret ediyor. Bu durum aynı zamanda kısa süreli değil, uzun süreli duygulara geçmemiz demek.