Sibel BAY'ın 3 Temmuz 2023 tarihli yazısı: Deli İmgesine Bakış: Vizontele ve Entelköy Efeköy’Karşı
“Köyün delisi” temsilini içinde barındırandan, aşkı için deli divane olmuş karakterlere, atılgan, dürüst, gözü pek anlamında kurgulanan deli karakterlerden, ermişlik mertebesine ulaşmışlara kadar çok çeşitlidir. Filmlerde akıllılık ve delilik ile ilgili sorgulamalar da mevcuttur. Gerçekte kimin akıllı kimin deli olduğunun asla bilinemeyeceği, delilik olgusunun göreceliliği ve öznelliği vurgulanır, sorgulanır. Filmlerdeki karakterler kimi zaman “Delidir, kulak asma!” gibi dışlanmalara maruz kalsalar ve sözleri çoğu zaman ciddiye alınıp dinlenmese de, toplumda normal statüye sahip birinin söyleyemeyeceği şeyleri söylemek, geleceği öngörüp insanları uyarmak, yalanları yüze vurmak, kendini beğenmişleri alaya almak gibi birçok özellikleriyle toplumun dengeli işleyişi için önemli bulunmaktadırlar. Toplumda tabu niteliği taşıyan ya da yasaklanan konularla ilgili konuşmak, eleştiri getirmek her zaman mümkün olmaz. Başta otosansür, toplumsal baskı, resmi sansür gibi etkenler nedeniyle eleştiri getirmek isteyen kişilerin düşüncelerini özgürce söyleyebilmeleri için bazı çekinceleri olabilir. Çünkü bu durumun toplum ve aileden dışlanmak, hukuki anlamda ceza almak gibi bedelleri olabilir. Filmlerdeki “deli” karakterler, kimi zaman filmin başrolündeki karakterin davranışlarını eleştirir, kimi zaman ona yol göstermeye çalışır, kimi zaman da bir nevi “ermişlik” statüsüyle bilgece sözlerle filmin gidişatına dair ipuçları verir.
Vizontele’deki Deli Emin karakteri üzerinden incelersek, Deli Emin, köyün tek elektronikten anlayan ve kimileri tarafından “şeyh” olarak görülen bir karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Deli Emin, böyle bir hurafeye inanmamaları konusunda onları uyarır, hatta kimi zaman durumla “Millet de bir karar veremedi ha Hocam! Yarısı deli diyor, yarısı şeyh. Yahu ikisi aynı şey mi?” diyerek dalga geçer. Filmin bir sahnesinde erkek çocuğu olmayan adam ondan yardım istemeye gelir: “Senin baban şeyhti Emin, millet sana deli diyor ama bence sen mübarek bir adamsın.” Emin ise durumun bu yönde olmadığına adamı ikna etmeye çalışır, sinirlenir ve söylenir: “Millet delirmiş ya. Benim babam şeyhmiş!” Burada ilginç olan ise toplum tarafından “deli” olarak nitelenen kişinin “akıllı” kişiyi kutsal olmadığı konusunda ikna etmeye çalışması durumudur. Film, ilk resmi televizyon yayının üzerinden birkaç yıl geçtiği, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın henüz başladığı yıllarda, vizontele diye adlandırılan televizyonun bir kasabaya gelişini anlatmaktadır. Televizyonun kasabaya getirilmesi işi Belediye Başkanı Nazmi’nin iradesi dışında, onun omuzlarına yüklenmiş bir iş olur. O güne kadar görmedikleri, belki de varlığından bile haberdar olmadıkları televizyonun kurulması işi, sorunlu bir iş hâlini alır. Tek başına işin içinden çıkamayan Nazmi, radyocu Emin ya da deli Emin de denilen Emin’i yardıma çağırır. Böylece deli Emin filmin ana karakteri hâline gelir. Deli Emin, kimsesi olmayan tek başına yaşayan biridir.
Entelköy Efeköy’e Karşı filmindeki Aşırı (Mustafa İnce) karakteri köye yerleşen entel kesime karşı oldukça dobra bir biçimde eleştiri yapar. Köylüler tarafından anarşist olarak adlandırılır. Bunun üzerine Aşırı, kendisinin sosyalist olduğunu, anarşist olanların ise gelen entel kesim olduğunu yüzlerine karşı söyler.
Aşırı karakteri de kimsenin söyleyemediği, cesaret edemediği her şeyi rahat bir biçimde ifade ederek bir tür karşı duruş sergilemektedir. Köylünün eski eşyalarını, entellere satmasına karşılık onların hatıralarını, tarihini para için sattıklarını söyler. Köye termik santralin kurulmasına Entelköy karşı çıkmaktadır. Efeköylüler ise para kazanacakları gerekçesiyle termik santral kurulmasını isterler ve Entelköylüleri ikna etmeye çalışırlar. Aşırı karakter son derece zeki, okuyan, araştıran bir adam olarak yaşamını sürdürmektedir. Bilimseldir, hurafe yerine bilimsel yorumları ortaya çıkarır. Muhtarın rüyasını da Freud ve bilinçaltı ekseninde yorumlamaktadır. Köyün muhtarı Entelköylüleri ikna etmede başarısız olur ve onların söyledikleri kelimeleri anlamakta güçlük çeker. Çözüm olarak Aşırı’ya gitme fikri ortaya atılır. Aşırı, onlara karşı gerçekleri yüzlerine söyleyince ona sinirlenirler. Avrupa’dan ve Türkiye’den bakanların Entelköy ziyaretlerinde onların kurduğu köyü görünce Efeköylüler şaşkınlığa uğrarlar. Bakan da Efeköy’de bir arkadaşının yaşadığını ve adının Mustafa İnce olduğunu söyler. Efeköylüler Aşırı’nın kıymetini anlar ve fikrini alırlar. Aşırı, Efeköylüler üzerinde ana fikri yani bilinci uyandıran kişi olarak ortaya çıkmaktadır. Bir nevi düzenin sağlayıcısıdır.
Deli Deli Küpeli filmindeki Kaymakam ve Hâkim olarak kendilerini tanıtan ve akıl hastanesinden kaçan deli karakterler, normal şartlarda birçok yöneticinin yapamayacağı cesurca icraatlarla dikkat çekerler. Yolsuzluk, karaborsacılık, dolandırıcılık yapan kasaba esnafına ve onlara göz yuman yetkililere ölüm pahasına meydan okurlar. Onların en büyük destekçisi ise Deli Çavuş lakabıyla anılan, “köyün delisi” olarak nam salmış kaymakamlıkta görevli kişidir.
Tokatçı filminde de Deli Sait karakteri elinde asa, üstü çıplak, altında fermuarı açık bir pantolon, üstünde pardösü ile gezer. Filmin ana karakteri Osman, “Bu köyde sana Deli Sait derler ama bence köyün en akıllısı sensin.” diyerek onunla ilgili düşüncelerini dile getirir ve ona akıl danışır.