Prof. Dr. Esat ARSLAN'ın 9 Ekim 2023 tarihli yazısı: Neden Suriye ve Irak PeKaKası “Meşru Hedef”?

Meşru sözcüğünü yerli yersiz sıkça kullanırız da pek de dikkat etmeyiz anlam farklılıklarına. Şimdi sormak lazım değil mi, bütün kullanımlarımız anlam olarak yerinde midir? Bence değil. Zaten pek de dikkat etmeyiz. O kadar ki bırakalım anlamdaşlığı ya da anlam birlikteliğini, her zaman bu sözcüğün mealen açıklaması tartışılır, tartışılabilir, tartışılması da gerekir. Meşru sözcüğünün anlamı kısaca “yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu”dur. Dilimize Arapça'dan geçen meşru kelimesi "yasal" anlamına gelmektedir. Yani “meşru” sözcüğünün neredeyse “yasal” kelimesiyle birebir anlamı aynıdır. Peki o zaman “meşruiyet” ne demektir? Sözcük anlamı olarak en temel bağlayıcı kurallar manasındaki “kanuna uygunluk” ve “geçerlilik” şeklinde düşünülebilir. Günümüz kullanımında ise doğal hukuka ya da kamu vicdanına uygunluk olarak da anlaşılmaktadır. Herhangi bir uygulama, yasa ve yönetmeliklere bağlı olarak hukuki olabilir ama meşruiyeti tartışmalıdır, kamu vicdanında kabul görmezse ne yaparsanız yapın meşru değildir.

Evet sevgili okurlar, anımsayacaksınız, TBMM’nin açılacağı 1 Ekim 2023 tarihinde hem de güpegündüz saat 09.30’da TBMM’nin hemen karşısındaki Emniyet Genel Müdürlüğüne Kürdistan Topluluklar Birliğinin (Koma Civakên Kurdistanê; KCK) askeri kanadı Halk Savunma Güçleri (Hêzên Parastina Gel; HPG), tarafından akim kalan bir saldırı girişimi olmuş, iki saldırı elemanından biri kendisini, diğeri de güvenlik güçlerimiz tarafından etkisizleştirilmişti. Ankara saldırısının en önemli ayırıcı özelliği YEŞİLSOL Partisi MYK’nin MYK toplantısında, PeKaKa lideri Abdullah Öcalan'a dönük mutlak tecridin kırılması için "topyekûn mücadele" kararı eylemler zincirinin sahaya yansıtılmasıdır. Toplantıda ayrıca PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1999 tarihinde Suriye’den çıkartılmasıyla startı verilen ve 25’inci yılını geride bırakan uluslararası komplonun yıl dönümünde tecride karşı topyekûn mücadele kararı da alınmıştır. MYK’de, 31 aydır haber alınamayan PKK lideri Öcalan’a dönük tecridin, Kürt sorununda çözümsüzlük, savaş konsepti ve çoklu krizlerin derinleşmesine neden olduğu tespitinde ortaklaşılmıştır. (1) Bu saldırının ikinci önemli ayırıcı özelliği ise alana yansıtılan sipariş bir eylem olmasıdır.  

Abdullah Öcalan'ın kuramsallaştırdığı demokratik konfederalizm çerçevesinde bir çatı örgütü olan KCK, dört parçada Kürdistan olgusunun eyleme geçirilmesidir. Kısaca şöyle ifade edelim: PeKaKa/KCK terör örgütü; Türkiye, İran, Irak ve Suriye topraklarında sözde özerk yönetim olarak ifade ettiği bölgeleri KCK adı altında birleştirmeyi ve bağımsız bir devlet tesis etmeyi hedeflemiştir. Bu arada Suriye’deki koşullardan faydalanarak KCK projesini uygulama amacıyla kadrolarının bir kısmını başlangıçta Suriye’de konuşlandırmıştır. Hemen herkes tarafından bilinmektedir. Zaten saldırıyı düzenleyenler de Suriye’den ülkemize sızdırılmıştır. Uzun yıllar sınırlarımızın içinde faaliyet gösteren PeKaKa /KCK terör örgütünün Suriye kolu olan Demokratik Birlik Partisi (PYD), şimdilerde AB(D) destek ve yardımıyla işgal etmiş olduğu 185 bin kilometrekarelik Suriye arazisinin su ve petrol kaynaklarının yüzde yetmişini barındıran üçte birinde bir yandan uluslararası alanda kendisini meşru bir aktör gibi göstermeye, diğer yandan AB(D) verdiği siyasi ve lojistik destekle Suriye’de yaşanan iç karışıklığı fırsata dönüştürmeye çalışmaktadır. PYD örgütü, uluslararası zeminde kendisini PeKaKa’dan ayrı göstermeye çalıştığı gibi, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olarak kabul görür hâle gelmiştir. PYD, Halk Savunma Birlikleri (YPG) adını verdiği silahlı unsurları aracılığıyla, uluslararası kamuoyunda kendisini DAİŞ’a karşı mücadele eden bir örgüt görüntüsündedir. Gerçekte ise PYD/YPG’nin PeKaKa/KCK terör örgütünün Suriye kanadı olduğu, amaç, yapı ve işleyişinin örtüştüğü, aynı yapı içerisinde hareket ettiği ve PEKAKA/KCK’dan farklı ve bağımsız bir oluşum olmadığı kapalı kapılar arkasında bilinmektedir. Gösterilmeye çalışanın aksine PYD, uluslararası terör örgütleri listelerinde “terör örgütü” olduğu tescillenen PeKaKa’nın Suriye’de faaliyet gösteren uzantısıdır. (2) Başka türlü göstermek son derece yanlıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin meşru zeminde Ankara merkezli politikalarını açıklamakla görevli Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile Ankara’da ortak basın toplantısında hukuki zeminde kalarak veciz ifadelerde Türkiye’nin açılımlarını özetlemiştir. Bakan Fidan, Ankara'da yaşanan terör saldırısıyla ilgili tepkisini şu sözlerle dile getirmiştir: (3)

"Terörle mücadelede Türkiye'nin tavrının net olduğu bilinen bir husustur. Yapılan çalışmalar neticesinde iki teröristin Suriye'den geldikleri ve burada eğitim gördükleri açıklığa kavuşmuştur. Irak ve Suriye'de PeKaKa/YPG’ye ait bütün altyapı, üstyapı enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekûn meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PeKaKa'lı YPG'li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum. Silahlı kuvvetlerimizin bu terör saldırısına cevabı çok net olacak ve böyle bir eylemi gerçekleştirdikleri için çok pişman olacaklar."

Bu, öylesine önemli bir açıklama olmuştur ki âdeta üstü kapalı bir harekât emridir. Vazife bellidir, düşman bellidir. Kuvvet ve hedef ayrımsallığı için de her üç kuvvetin de İçişleri Bakanlığının Polis Özel Harekât (PÖH) ve Jandarma Özel Harekât (JÖH) güvenlik güçleri, Türk Silahlı Kuvvetleri ile MİT’nin harekâta tahsisli nokta operasyonlarını yapacak kuvvetleri ayrı ayrı zikredilmiştir. İkinci önemli konu ise Suriye’de yapılacak harekâtta PeKaKa tarafından işletilen enerji tesisleri de dünya kamuoyuna deklere edilmiştir.

Dışişleri Bakanı Fidan’ın ifadeleri adeta Türkiye Cumhuriyeti’nin milli askeri stratejik konseptine (MASK), Türkiye’nin Kırmızı Kitap’ına girecek tarzda dolu dolu ifadeler olmuştur: (3)

“Bu son olaydan sonra 2 teröristin Suriye’den geldikleri, orada eğitim gördükleri açıklığa kavuşmuştur. Irak ve Suriye'de PKK/YPG’ye ait olan bütün altyapı, üstyapı, enerji tesisleri güvenlik güçlerimizin topyekûn meşru hedefidir.”

Evet sevgili okurlar, Ankara saldırısını PeKaKa/KCK üstlendiği için hem Suriye hem de Irak PeKaKası “Topyekûn Meşru Hedef”tir. Yapılan harekât bu nedenle BM’nin meşru müdafaa hakkıyla ilgili 51. maddesine dayandırılmıştır. Bu önemli maddeyi sözleşmede geçen şekliyle anımsamakta yarar var:

“Madde 51- Bu Antlaşma'nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması hâlinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez.”

O nedenle ABD Ürdün’deki üsten kalkan F 16 kolu vasıtasıyla müdahale edip düşürdüğü Türk SİHA’sı için sınıfta kapının arkasında tek ayağı kaldırma cezası alan ilkokul öğrencisi gibi özür dilemiştir. ABD Savunma Bakanlığı 5 Ekim 2023 Perşembe gecesi, Suriye'nin kuzeybatısındaki Haseke yakınlarında Türkiye'ye ait bir SİHA'nın ABD F-16'sı tarafından düşürüldüğünü açıklamıştır. (4) Esasen Türkiye bu açıklamadan önce, Suriye'nin kuzeyinde, "üçüncü taraflarla işletilen çatışmasızlık mekanizmasındaki farklı teknik değerlendirmeler nedeniyle bir silahlı insansız hava aracının (SİHA) kaybedildiğini" kamuoyuna bildirmiştir. SİHA düşürülmesiyle ilgili olarak ABD ve Türkiye Milli Savunma Bakanı arasındaki telefon görüşmelerinin gerekçesi de belirgin bir biçimde ortaya çıkmıştır.

ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Pat Ryder, SİHA'nın düşürülmesini bir paragraflık açıklamada ALTI DEFA "üzüntü verici bir olay" (a regrettable incident) olarak nitelemiş ve SİHA'nın bölgede hava operasyonu yürüttüğünü, ABD güçlerine 500 metre kala mesafede "tehdit" olarak değerlendirildiğini söylemiştir. Tavır âdeta ''süt dökmüş bir kedinin jargonudur. Mahcup, tedirgin ve pişman. Malum “süt dökmüş kedi” tavrı bir kabahat işleyip de bu kabahatinden dolayı utanan, korkan, çekinen kimsenin durumunu anlatmak için kullanılan bir deyimdir. Buna en anlamlı yanıt da Türk SİHA’larının Von Braun’u Selçuk Bayraktar’dan gelmiştir:

“Kuş Ölür, Sen Uçuşu Hatırla”

Bu vecizenin anlamı son derece açıktır.  Bazen yaptığı uçuşu hatırlansın diye ölür kuş. Bu bir caydırıcılıktır. Ölür ki o uçuş hep akıllarda kalsın. Önemli olan yol değil, yolculuktur. Önemli olan yolda olmaktır, sevgili okurlar.

Dipnotlar:

(1) Mezopotamya Ajansı, “Yeşil Sol Parti’de tecride karşı topyekûn mücadele kararı”, 26 Eylül 2023; http://mezopotamyaajansi35.com/tum-haberler/content/view/219618/ Erişim Tarihi 08.10.2023/

(2) İçişleri Bakanlığı, “PKK/KCK Terör Örgütünün Suriye Kolu: PYD-YPG”, Ankara, Mayıs 2017, s. 6

(3) https://www.trthaber.com/haber/gundem/bakan-fidan-pkkypgnin-kontrolundeki-tum-tesisler-artik-mesru-hedef-800584.html/Erişim Tarihi 08.10.2023/

(4) BBC News Türkçe, “ABD, Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye ait SİHA'yı düşürdüğünü; Türkiye Dışişleri Bakanlığı bir SİHA'nın 'kaybedildiğini' açıkladı”, 6 Ekim 2023; https://www.bbc.com/turkce/articles/c98dw12331vo/ Erişim Tarihi 08.10.2023/