R. Bülend KIRMACI’nın 1 Mart 2023 tarihli yazısı: Osman Pamukoğlu ve 3. Dünya Savaşı
Petrolün ömrü sınırlı, emperyalizmin iştahı ise sınır tanımıyor; silahlanma, sömürü, soygun düzenleri üzerinden insanı ve doğası yıkılan dünya, 3. büyük savaşa hızla sürükleniyor. Bu gerçeğe sırtımızı dönemeyiz. Hazırlıklı olmalıyız!
DÖRT YIL ÖNCE 30 ÜLKE HABERDAR, “BİZ” DEĞİLİZ!
Bundan tam dört yıl önce İnkılap yayınlarından çıkan ve bugün 9. baskısı yapılan Osman Pamukoğlu’nun “3. Dünya Savaşı” adlı eseri, 30 ülkenin medya kuruluşlarında 408 kez haber ve program konusu oldu. Akademik çevrelerin merceğine giren söz konusu kitap, uluslararası alanda tam bir referans yayın hâlini aldı. Buna karşılık maalesef ülkemiz medyasında henüz layık olduğu ilgiyi görmedi.
BÜYÜK KAHRAMAN, BÜYÜK KURAMCI…
Osman Pamukoğlu, Cumhuriyet döneminin yetiştirdiği bir büyük kahraman, bir büyük komutan ve bir büyük kuramcı… 1993-1995 yıllarında emperyalist-narko terör örgütü PKK’ya karşı yapılan 24 sınır ötesi harekâtın 21’inde Mehmetçikle omuz omuza savaşan, “düşmanın” bile saygı duyduğu ve o meşru harekâtlar sırasında unsurlarımızı taciz eden ABD helikopterlerinin düşürülmesine dair bir soruya, “Düşmüşse düşmüştür” diye yanıt veren, bir yürekli insan!
Ülkemizin güneydoğusunda görev yaparken hayat yoldaşı değerli eşi Emel Hanımefendi de köy okullarında öğretmenlik yapan Osman Pamukoğlu savaşmanın tüm gereklerini yerine getirirken, yoksulluktan gençleri dağlara sürükleyen bu düzeni de eleştirebilen insancıl bir aydın.
FERAGAT NİŞANLARI… SİLAHI GİBİ KULLANDIĞI KALEMİ
Türk Ordusunun yakın tarihinde Osman Pamukoğlu kadar askerinden övgü ve Silahlı Kuvvetlerden nişan ve madalya almış başka bir komutan yok. Pamukoğlu Paşa, 1. Dereceden Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, 2 kez Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı ve 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı’na sahip.
“Yazmaya” ilgisi, daha harp okulu öğrencisiyken başlayan Pamukoğlu, rahmetli İlhan Selçuk’un deyişiyle, “Kalemini de silahı kadar etkin kullanan bir yazar.”
HAK VE EŞİTLİĞİN KISA ANCAK ONURLU ÖYKÜSÜ
Otuzu aşkın kitabıyla, “savaş sanatından” ekonomiye, felsefeden tarihe derin bir bilgi birikimi olan Osman Pamukoğlu, “halkçı, milliyetçi, sosyal adaletçi” sentezinin ışığında 4 Eylül 2008 günü Hak ve Eşitlik Partisini (HEPAR) kurduğunda, Anıtkabir defterinde büyük Atatürk’e şu satırları yazmıştır: “Bu gün bizim için 11 Kasım 1938’dir.”
Bu tespitin derinliğine incelenmesi ayrı bir makale, dahası kitap konusudur. Ne var ki yine Pamukoğlu’nun deyimiyle “gerçek bir halk hareketi olarak başlayıp, sonlanan HEPAR” başlıca gençlere dayanan yapısıyla ve ilkeli duruşuyla kısa sayılır siyasi ömründe, toprak reformunu, enerji tesislerinin kamulaştırılmasını, milli sanayiyi, gelir ve vergi adaletini savunmuş, özellikle gençlerin özgürce yetiştirilmeleri ve istihdam olanaklarının artırılması için Atatürk’ün eğitim modellemesinden ilham alarak, çağdaş çözümler geliştirmiş bir parti idi…
BÜYÜK KARARTMA, BÜYÜK KUŞATMA!
Bir zamanlar, HEPAR’ı “radarlarına alan” ve “engellenmesi” gerektiğini dikte eden Atlantikçi çevreler gibi bugün de Osman Pamukoğlu’nun “3. Dünya Savaşı” kitabını adeta görmezden gelen çevreler vardır.
Oysa bilerek-bilmeyerek “gerçeğin halkla buluşmasının engellenmesi” Pamukoğlu gibi yurtseverlerden çok, toplumumuza ve ulus-devletimizin geleceğine yapılan bir fenalık anlamına gelmektedir. Düzen, budur!
Şudur; kitaplar da düşünceler de siyaset de hatta savunma ve savaş da halkla yürünürse ve yürütülürse anlamlıdır.
3. DÜNYA SAVAŞI’NIN TARAFLARI
Tekrar odaklanalım Osman Pamukoğlu’nun 3. Dünya Savaşı kitabına…
Pamukoğlu bu eserinde, yeni paylaşım savaşının su ve maden kaynakları üzerinden şekillenmekte olduğunu ve savaş arenasının güney pasifikte belireceğini, bir tarafta Çin ve birkaç ülke, diğer tarafta ise ABD, Avrupa ve dikkat çekici bir tespitle Rusya’nın olacağını, ülkemizin ise olabildiğince tarafsızlık politikasını izlemesi gerektiğini ancak “kaçınılmaz” bir taraf seçiminde tarihsel ve jeopolitik süreçler ve dinamikler doğrultusunda Çin’in tarafında olmayacağını öngördüğünü belirtmektedir.
HİMALAYALAR, URALLARIN DOĞUSU ve SİBİRYA
Su kaynakları ve maden varlıklarının Himalayalar’dan Sibirya’ya Rusya ve Çin açısından sorun potansiyeli olduğu vurgulanan kitapta, kömür havzaları, gümüş, altın, krom, bakır, manganez, nikel, kurşun, fosfat, kükürt, kalay, çinko ve bir dolu stratejik maden varlığı açısından Uralların doğusu, Orta ve Doğu Sibirya’nın da “tetikleyici” bölgeler olduğu belirtilmektedir.
(Bu satırları okurken, insanın aklına ister istemez, bor ve toryum açısından zengin olan ülkemize yönelik emperyalizmin -ileride daha da artabilecek- ablukası ve ekonomik baskısına dair olasılıklar da gelmektedir-BK)
Osman Pamukoğlu 3. Dünya Savaşı kitabında, Almanya ve Japonya’nın finans ve mali geçişkenlikler bakımında Batı sistemine “bağlı” olduğunu ve olası bir 3. Dünya Savaşı’nda, ABD ve Atlantik güçlerinin yanında yer almaktan başkaca bir tutum almayacaklarının da altını çizmektedir. Yani savaşın taraflarını elbette ve bir yerde “parasal çıkar ilişkileri” belirleyecektir.
Kimilerince Ukrayna-Rusya Savaşı’yla (Pamukoğlu’na göre ‘sürüncemede kalan’ ve yapay bir ‘ateşkesi’ dayatan savaşla) başladığı varsayılan 3. Dünya Savaşı, neden “kaçınılmaz” hâle gelmektedir? Çünkü “hırs, sahip olma ve yok etme içgüdüsü” insanlığın yakasına yapışmış ‘patolojilerdir’ ve ekonomik üstünlük alanları insan kanının akıtılmasına (maalesef-BK) değerdir!
DENİZ TİCARET YOLLARININ RÖVANŞI
“Deniz ticaret yollarının kontrolü, ikinci büyük savaştan sonra Amerika’ya geçmiştir, Sarı Deniz’de Çin ve Amerika itişmesi yine ticaret yollarının kontrolünden kaynaklanmaktadır” diyor Osman Pamukoğlu ve ekliyor: “Hiçbir ülke, çıkarını bırakıp tavır almaz, alamaz.”
“YÜRÜRSEM, HALKIMIZLA BİRLİKTE YÜRÜRÜM”!
2013-2014 yılları arasında genel başkan yardımcısı olarak görev yaptığım HEPAR’da Sayın Kurucu Genel Başkan’ımız Osman Pamukoğlu ile bir dolu hatıra biriktirdim. Onunla geçen günleri hâlâ büyük bir sevgi ve saygıyla anarım. İzninizle bir anımı da paylaşarak bu yazımı tamamlamak istiyorum.
Yıl 2013, 10 Kasım günü Atatürk’ü anmak için partinin kortejiyle Tandoğan girişine kadar geldik, çok kapsamlı güvenlik önlemleri nedeniyle polis barikatında durdurulduk.
Bir polis memuru sordu: Heyette kimler vardır?
Genel sekreterimiz yanıtladı: Hak ve Eşitlik Partisi üyeleri ve Genel Başkan’ımız Osman Pamukoğlu vardır.
Yetkili bir polis amiri çıkageldi: Biliriz kahramandır, buyurun beklemeyin, geçin.
Osman Pamukoğlu derhal yanıtı verdi: Ben halkımızla beraber yürürüm.
Ne zaman halka kapılar açılırsa, o zaman Atatürk’ümüze gideceğiz!