Burak BALCI'nın 28 Kasım 2023 tarihli yazısı: Saate 7200 Kişi Ölüyor!

Yazının başlığı korkutucu olduğu kadar düşündürücü de…

Ancak nihai zaferin hep ölümle sonuçlanacağını bildiğimiz için bu konu işlenmeye değer diye düşündüm.

Bazı istisnaları saymazsak 100 yıl sonra şu anda hayatta olan herkes, bu dünyadan göçüp gitmiş olacak. Bizler ve bütün sevdiklerimiz…

Hatta siz bu yazının henüz başındayken birileri bu dünyaya veda etti bile… Şimdiden 10 kişi bu dünya ile bağlarını kopardı.

Evet, belki duyunca biraz şaşırabilirsiniz ancak, Dünya’da ortalama her iki saniyede bir insan bu hayata veda ediyor.

1 dakikada 120, 1 saatte 7200 ve 1 yılda yaklaşık 60 milyon kişi…

Üstelik birçok ülkede yaşanan iç savaşlar bu sayılara dâhil değil!

Bir yılda ölen insan sayısı; İngiltere, İtalya, İspanya, İsviçre, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Kanada, Norveç, İsveç, Finlandiya gibi onlarca ülkenin toplam nüfusundan daha fazla…

70 yaşınıza geldiğinizde siz hariç yaklaşık 4 milyar insan artık bu dünyada olmayacak.

Bu durumda siz hariç 4 milyar insan ölmüş demektir.

Ölümün evrensel ve kaçınılmaz olduğu gerçeğiyle yüzleşmek gerekiyor sanırım.

Peki, ölünce ne olur?

İşin bir dini bir de yaşamsal- döngüsel boyutu var.

Dini boyutu inançla ilgili ve ilahiyatçıların alanında…

Yaşamsal döngü kısmında ise insan ve ölen hiçbir canlı bu dünyadan tam manasıyla göçüp gitmiyor…

Başka bir hayatta, başka bir bedende, başka bir nesnede var olmaya devam ediyor…

Öldükten sonra toprağa karışan, organik yapısına, moleküllerine ve atomlarına ayrılan insan, suya, bitkiye ve havaya karışarak şu an yaşamakta olan başka canlılara kaynaklık ediyor.

Ölen insanların atomları, hayvanlara ve bitkilere; bitki ve hayvanların atomları da insanlara karışıyor. Yaşam döngüsü bir zincir gibi sürekliliğini mucizevi bir şekilde sağlamaya devam ediyor.

Ömer Hayyam’ın dizelerinde ifade ettiği gibi;

Ovada her kızıl lalenin teni

Bir padişahın kanıyla beslendi.

Yerden biten şu mor menekşe yok mu?

Bir güzelin yanağındaki bendi.

Veya Hayyam’ın bu dizelerindeki gibi;

İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:

Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.

Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?

Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!

Akıp giden zaman içinde ölüm, kaçınılmaz bir son iken yaşamsal döngüde ise sürekliliğini devam ettiriyor… Ölüyoruz ancak yaşama, doğaya, hayata ve insana yeniden kaynaklık etmeye sonsuza kadar devam ediyoruz.