R. Bülend KIRMACI'nın 26 Nisan 2024 tarihli yazısı: Yalnızlık...
Her şey insan içindir.
Her şey siyaset veya ekonomi değildir.
Bu gün farklı bir konuda yazmak istedim...
"Yalnızlık" duygusu ve olgusu...
Önünüze boş bir dosya kağıdı alınız.
Büyükçe bir daire çizip, tam ortasına adınızı yazınız.
Sonra yuvarlağın içine birbiriyle yakın bulduğunuz insanları üçlü dörtlü kümeler halinde rastgele yazınız.
Dairenin kuzey güney doğu batı tüm yönlerinde en az ikişer isim olsun.
Sonra bunları kendinize en yakın bulduğunuz isimlerden başlayarak kendi adınıza oklar çizerek bitiştiriniz.
Zorlandınız değil mi?
Dar günde, dostluğuna güveneceğiniz kaç isim ile birleşti adınız?
Neye göre yalnızlıktan söz edebilir, neye göre yalnız olmadığımızı söyleyebiliriz?
Hayat akıp hükümlerini icra etmeden, yalnız olmadığınızdan emin olamazsınız.
Bazen kalabalıklar içinde de yalnızdır insan...
Düşüncesi ve duyguları ile... Değer yargıları, hayal kırıklıkları hatta sevinç, umut ve beklentileri ile...
Ünlü bir düşünür demiş ki, "yalnızken kendin için bir evren ol"...
Yetebilmeli insan kendine fakat yaradılışı itibariyle yalnızlığa tahammül etmek zorunda kalmamalı.
Bu anlamda kan bağı kadar can bağı tesis ettikleri, kadim dostlukları ve güven duygusu içinde oluşacak yeni arkadaşlıklar da yaşamsal önemdedir..
Bunu, böyle bilmeli.
Öyle anlar vardır ki bir dostun omzuna, eline, yüreğine duyduğunuz ihtiyaç eşsiz değerdedir.
Değer bilmeli insan...
Elbet tekil başlar yaşam, dünyaya ağlayarak geliriz, tek başına da gideriz...
Fakat hayat bir ağaç gibi 'tek ve özgür' ve bir orman gibi "kardeşçesine" yaşanırsa anlamlıdır.
Döndük mü şimdi ilk başta çizdiğimiz dairenin içine yerleştirdigimiz ismimizin üstüne...
Her birimiz gerçekte yalnızız ama yalnız kalmaya müebbeten mahkum olmamalıyız.
Bu anlamda aileden başlayarak hale burgu genişleyen çevremizde mükemmelliği aramadan, ben-merkezciliği oynamadan tesis edilecek ilişkikerin değeri büyüktür.
İnsan tabii ki sosyal bir varlıktır.
Paylaştıkça dertleri azalan, hele ki toplumsal sorunlara karşı imece ile birleştikçe arınan, umut dolan bir varlıktır.
Ve tabii ki o yüce anlamıyla "Yalnızlık sadece Allah'a mahsustur"...
Düşünen, üreten, doğayı ve insan kardeşlerini seven insan, eninde sonunda yalnızlıktan yakınmayacaktır.
Hele bir de iyi amaçlar için diğer insanlarla bir aradaysa, örneğin bir dernekte, vakıfta ya da okulda veya hatta statta beraberce belli bir hedefi paylaşıyorsa, işte bu "tadından yenmez" bir durumdur...
Evet yazımızın sonuna geldik...
Hem yalnızız hem değiliz sonucuna vardık sanırım...
Aslolan "kaliteli bir yaşamdır" ve kuşkusuz bir dolu soru ve sorguyu önümüze çıkaracaktır, bu arayış!
İnsan kendi eğitimi ve kültürü içinde teskin olacağı dostlukları arar, bulur, yıkar yeniden kurar; ya da eylemsizlik içinde içine kapanır; hayat bin kapılı bir han, ömür iki kapılı bir yoldur...