Sibel BAY'ın 7 Kasım 2023 tarihli yazısı: Yapay Zeka da İnsanoğlu Gibi Bilinçli Olabilir mi?

Bilinç, bir şeyleri düşünmenizi, hatırlamanızı ve hissetmenizi sağlayan şeydir.

Bu terim, bir kişinin gerçek dünya deneyimine yani düşüncelerine, duyumlarına, karar verme süreçlerine ve aynı zamanda bir gözlemcinin farkındalığının ortaya çıkmasına atıfta bulunabilir.

Bu oldukça basit bir tanım gibi görünebilir ancak bilinç, en temel özelliği olan öznelliği sayesinde bilimin açıklaması en zor olgulardan biridir.

Bir protonun yükü veya tüm galaksideki yıldızların sayısı gibi hepimizin gözlemleyebildiği şeylerle tanımlanan şeylerin aksine, öznel bilinç deneyimini tanımlayan özellikler, bireyin deneyiminden bağımsız olarak gözlemlenemez.

Filozof Thomas Nagel'in "Yarasa olmak nasıl bir şey?" adlı makalesinde öne sürdüğü gibi bilinç, başka bir düşünen varlığa dönüşecek olsanız bile, dönüşen şeyin "siz" olduğunuz gerçeğidir. Yani burada yarasaya dönüşseniz dahi onun bilincini asla deneyimlemeyeceksinizdir.

Konuyu daha da zorlaştırmak için, bilincin bazı yönleri, bir eylemlilik duygusunu veya kişinin eylemleri üzerinde kontrol hissini içerir.

Bir seçim ne kuantum fiziğiyle açıklanabilen rastgele bir eylem ne de daha klasik fizik yasalarıyla önceden belirlenmiş olabileceğinden, 'özgür irade' kavramı, bilinç tam olarak anlaşılmadan önce bilim adamlarının açıklaması gereken bir başka baş ağrısıdır.

Felsefi açıdan konuşursak, bilinç iki alana ayrılabilir. Filozof David Chalmers bunu "kolay" ve "zor" problemler olarak ikiye ayırır.

Kolay problem, bilincin diğer gözlemcilere görünümü (farkındalığın ortaya çıkışı, karar verme, düşüncenin ifade edilmesi gibi) ile fiziksel dünyadaki şeyler, özellikle de sinir sistemi aktivitesi arasındaki ilişkinin haritasını çıkarmayı içerir.

Nörolojik araştırmalar, beyindeki değişikliklerin bilinç üzerinde doğrudan, nedensel bir etkiye sahip olabileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu sadece travmatik yaralanmaların kişinin bilinçli deneyimleri üzerindeki etkisini değil, aynı zamanda anestezikler ve elektromanyetik uyarılar da dâhil olmak üzere ilaçların etkilerini de içerir.

Nörologlar, fizyolojik tepkilerdeki değişiklikleri gözlemleyerek ve bunları bilinçli deneyimlerin kişisel tanımlarıyla karşılaştırarak bilincin nasıl ortaya çıkabileceğini açıklayabilirler.

Bunlar, devam eden bir kimlik duygusunu nasıl deneyimlediğimizi, beynimizin bilinçli algıyı çerçevelere nasıl böldüğünü ve beynin bölgelerinin bilinçli aktivitenin dış görünümünü yaratmak için nasıl işbirliği yaptığını açıklamayı içerir.

Peki, yapay zeka bilinçli hale gelebilir mi?

Kolay problemi çözmeyi amaçlayan araştırmalar, bir gün insan kadar bilinçli görünen bir bilgisayar yapabileceğini işaret etmektedir.

Öte yandan zor sorun, failliği tanımlama ve modellemenin ve öznel deneyimin (ya da ona daha felsefi bir terimle söylersek qualia'nın ) arkasındaki mekanizmaları gözlemlemenin zorluklarını yansıtıyor.

Qualia ve özgür iradeye dayalı bilinç tanımlarıyla eşleşen gözlem türlerini bile tahmin etmenin yolları olmadan, bu nitelikteki bilincin bilimsel olarak incelenmesi çok zor olmaya devam ediyor.

Zor probleme göre, 'bilinçli' bir bilgisayarın kendi düşüncelerini bir insan gibi bilip bilmediğinden asla emin olamayacağız.