Burak BALCI'nın 4 Haziran 2023 tarihli yazısı: Yaser Arafat’ın Başbakan Bülent Ecevit’i Kaçırma Planı
1979 yılının Temmuz ayının 13’ü…
Günlerden Cuma…
Ankara, Temmuz sıcağında parlayan güneşin güzel görüntüsüyle güne merhaba diyordu.
Hava sıcak, sokaklar sakindi.
Sağ-sol olayları nedeniyle zorlu günler yaşayan başkent, güne sakin başlamıştı…
Lakin gelen bir haber, bu huzur ortamının daha fazla sürmesine müsaade etmedi.
Başbakanlık koridorlarını hızla geçen son dakika bilgisi, makamında toplantı halinde olan Başbakan Ecevit’in kulağına fısıldandı.
Kaşları çatılan Ecevit, düşünceli bir ruh haline bürünmüştü.
Ankara Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Mısır Büyükelçiliği, 13 Temmuz 1979 günü 4 Filistinli tarafından basılmış, çıkan olaylarda 3 kişi yaşamını yitirmişti.
Saldırıyı gerçekleştiren grup, hapiste bulunan arkadaşlarının serbest bırakılması karşılığında eylemi sonlandırabileceklerini bildiriyordu.
Derhal kriz masası kuruldu.
Başbakan Bülent Ecevit ve İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, Mısır Büyükelçiliğinin karşısındaki bir binayı kriz merkezi olarak kullanmaya başladı.
Hızlıca Filistin Kurtuluş Örgütü Lideri Yaser Arafat ile bağlantı kuruldu.
Arafat, Ankara’ya bir heyet gönderdi.
Arafat’ın gönderdiği heyet, hapishanede sanılan kişilerin aslında hapiste olmadığını ve Mısır’da iyi olanaklar içinde yaşadığını bildiriyordu.
Ancak söylenenlere inanan olmayınca saldırıyı gerçekleştiren grubun içindeki bir kişi Başbakan Ecevit ve İçişleri Bakanının bulunduğu binaya getirildi.
Burada hapiste olduklarını düşündükleri arkadaşları ile görüşmeleri sağlandı.
Bilgi doğruydu. Hapiste sanılan kişiler Mısır’daydı ve gayet de iyi olanaklarda yaşıyorlardı.
Böylelikle grup teslim olmaya karar verdi.
Saldırgan grubun lideri dönemin İçişleri Bakanı ile tokalaşarak teslim oldu.
Türkiye o baskında sadece teröristleri yakalamakla kalmadı aynı zamanda Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile de temas kurmuş oldu.
Bu olaydan sonra temsilcilik açmasına izin verilen FKÖ’nün dünya çapında tanınması yolunda da önemli bir adım atıldı.
Arafat, Türkiye’nin bu desteğini hiçbir zaman unutmadı.
Başbakan Ecevit ve FKÖ lideri Arafat arasında Mısır Büyükelçiliği baskınından sonra kurulan ilişki, daha sonra da devam etti.
Baskından yaklaşık bir yıl sonra 12 Eylül 1980 darbesi oldu.
Ecevit cezaevine girdi. Ardından göz hapsinde tutulmaya başlandı.
Derken, Yaser Arafat’tan Ecevit’e gizli bir mesaj geldi.
Mesajı getiren kişi Gazeteci Cengiz Çandar’dı…
Çandar, Ecevit’in istemesi durumunda Arafat’ın onu hapisten kaçırabileceğini Ecevit’e iletti.
Bu olay, 20 yılı aşkın süre sır olarak kaldı. Ta ki Cengiz Çandar 2002 yılında olayı köşe yazısında aktarana kadar…
Çandar’ın Nisan 2022 yılında yer alan yazısına göre olay şu şekilde gerçekleşti:
“…1981'de Beyrut'a gidiyordum. Yine Ecevit'e uğradım. 'Efendim, Sayın Arafat ile görüşmeye gidiyorum. Bir istediğiniz var mı?' dedim. 'Bir tek şey rica edeceğim. Kendisi çok bilgi sahibi. Bölgeyi onun kadar iyi tanıyıp değerlendirebilecek kimse yoktur. Bana nakledilmek üzere bir ufuk turu yaparsa sevinirim' dedi...
Beyrut’ta Ecevit'in adını telaffuz etmem tüm kapıları açtı… Gece saat 11.30'du. İçeri girdim sarıldık. 'Kardeşim Ecevit ne yapıyor' dedi, anlattım. Ardından da Ecevit'in ricasını ilettim. Bunun üzerine tam 2 saat boyunca anlattı ve not tuttum. Ecevit'i görmediği için ona anlatırmış gibi anlatıyor. Bana gazeteci olarak anlattıklarından öyle farklı ki... Anladım ki uluslararası devlet adamlarının farklı bir dili var. Arafat konuşmasını bitirdi. Çıkmak üzereydim. Kapı açılırken seslendi ve gel işareti yaptı. Yanına gittim eğildi bir hareket yaptı. Ben her halde muhabbetinden bir defa daha öpmek istiyor diye eğildim. Kulağıma eğildi, danışmanlarının duyamayacağı bir şekilde. 'Ecevit'in emrindeyim. Ne yapmamı istiyorsa yaparım' dedi. 'Yok, tek ricası buydu' dedim. Tekrar kulağıma eğildi: 'Anlamıyorsun, ben başka bir şey söylüyorum. İsterse Türkiye'nin dışına çıkartabiliriz' diye ekledi. Çok şaşırdım ve 'Böyle bir talebi olduğunu zannetmiyorum' dedim. Bana döndü: 'Bunu da kendisine ilet' dedi. Sonra da Ecevit'e verilmek üzere Filistin tarihini anlatan çok güzel bir kitabı bana ulaştırdı. Birkaç gün sonra Ecevit'i yine evinde ziyaret ettim. Notlarımdan önce Arafat'ın bölge analizini ilettim. Ardından da 'Türkiye'den çıkartabiliriz' sözlerini ve 'Emrinizdeyim' diye vurgulayarak ilettim. Sözlü bir karşılık vermedi. Başını hafifçe eğdi ve tebessüm etti. Bu gülüş, çok özel bir kişisel kimyayı ifade ediyor, karşılıklı olarak. Ve bugün Bülent Ecevit Başbakan Türkiye'de. Türkiye ne kadar İsrail'le yakın ilişkide olsa da bu jesti Sayın Ecevit unutmamıştır. Bu yüzden Ecevit'in ağzından bugün çıkan her söz, vurguları çok önemli. Çünkü işin siyasi boyutu olduğu kadar insani boyutu da var.'