Faruk KELEŞTİMUR'un 30 Ocak 2024 tarihli yazısı: Yerel Seçim Arifesinde Elazığ'dan Bir Ses: ''Ahlaklı Kent!''
MHP Elazığ Belediye Başkan Adayı Doç. Dr. Murat Aygen, teknik ve fennî projelerini aktardığı programlarında bu projelerin yanına çok da alışılmış olmayan “Ahlaklı Kent” kavramını ekledi. Bu çağrı merhum Erol Güngör’ün değerler sınıflandırmasındaki “Ahlaki Değerler” başlığını da hatırlatan bir çağrı oldu.
Kapitalist bir düzlemde rekabetin kızıştığı atmosferde milli dayanışma ruhu, örf, töre, manevi kıymetler maalesef gölgede kalabiliyor. Oysa kalkınmanın en önemli yapıtaşı “ahlak”. Ahlak kelimesinin etimolojisi dahi “halk” ile benzeşir. Halk fiziki yapıyı ahlak’ın kökeni olan “hulk” ise manevi yapıyı tarif eder.
“Ahlaklı Kent!” çağrısı çok şey ifade ediyor. Esasen en büyük sorunlarımızdan en temel müşküllerimize kadar hepsinin merhemi, ilacı kanaatimce bu çağrıda gizli! Merhum Başbuğ Alpaslan Türkeş’in “Ahlak her şeyin esasıdır. Ahlakı olmayan bir toplumun hiçbir işi başarılı olamaz ve o toplumda hiçbir şey iyi bir durumda bulunamaz” ifadelerinden de yola çıkılarak; “Ahlaklı Kent!” vurgusunun yerel yönetimin en temel ilkesi olması gerektiğini söylemek mübalağa olmayacaktır.
Şehirlerin ticari bir meta gibi takdim ve idare edilmesi, anlam dünyamızın giderek “satılabilirlik” üzerinden nesneleri ve hadiseleri kıymetlendirmesinin bir sonucudur. Diğer bir ifadeyle kapitalist kültürün küreselleşmeyle birlikte kurduğu hakimiyetin bir dayatmasıdır.
Oysa kurumlarını, yapısal ve beşeri faaliyetlerini ahlak merkezli yöneten ve yürüten bir şehrin maddi semerelerin üzerine manevi semereleri de eklemek suretiyle markalaşma sürecini kalıcı hale getirmesi daha cazip olacağı gibi oluşan güven ikliminin, şehrin tüm ihtiyaçlarına pozitif yansıması olacağı muhakkaktır. Osmanlı Devleti’nde şehrin idaresinden mesul olanlara “Şehremini” vasfının verilmesi şehir idarecisindeki en önemli vasfın “emin, güvenilir” olarak belirlenmiş olduğunu gösterir.
Kamu kaynaklarının kullanılmasından inşa edilecek eserlerin medeniyet değerlerimizle uyumlu olmasına kadar, istihdam olanaklarının adil bir anlayışla yönetilmesinden idarecilikte istişare, liyakat ve ehliyet gibi kıstaslara yer verilmesine kadar yerel yönetimin hemen her alanında “ahlak” kavramının temel değer olduğunu görmekteyiz.
Bu çerçeveyi kuran bir yönetim ve idare sisteminde particilik, hemşehricilik, kayırmacılık, fırsatçılık, ayrımcılık gibi gelişmenin önünde engel teşkil eden dürtüler ortadan kalkacağı için alışverişten sağlık hizmetlerine, kültürden sanata, spordan turizme her alanda tam bir tekâmül ve muvaffakiyet beraberinde gelecektir.
Böylece muhabbet sadakati getirecek, güven ticareti bereketlendirecek, adalet istihdamı yayacak ve Hacı Bayram-ı Veli’nin şu veciz sözü vuku bulacaktır: “İnsan, şehri inşa ederken, aslında taşın toprağın arasında kendisini inşa eder. Gönülde her ne var ise, şehir olarak görünür. Gönlü taş olanın şehri taş, gönlü aşk ile dolu olanın şehri gülistan olur.”
Bu çağrının bir medeniyet şehri olan Elazığ’dan ve Türk-İslam ülküsünün yuvası ve beşiği olan Milliyetçi Hareket Partisi’nden yükselmesi hasreten kıymetli olduğu gibi tüm tefekkür ve idrak sahiplerinin tercihi ne olursa olsun bu çağrıya omuz vermesi ve bu anlayışın tüm şehirlerimizin başucu kelamı haline gelmesi vecibemiz mahiyetindedir.
Bu bakımdan MHP Elazığ Belediye Başkan adayı Doç. Dr. Murat Aygen’in seçim programlarındaki Farabi modeli vurgularının, şehir felsefesi üzerine geliştirdiği söylemlerin ve “Ahlaklı Kent!” çağrılarının küreselleşmeyle birlikte gelen kapitalizm hâkimiyetine bir direniş olarak görünmektedir.
Medeniyet şehri Elazığ; bu direnci ıslahın, ihyanın ve başarının anahtarı yapacak bir müşterek akla sahiptir. Tarihi birikimi, manevi ve edebî iklimi buna fazlasıyla müsaittir.
Doç. Dr. Murat Aygen’in Türkistanlı Farabi’nin “fazıl şehir” idealindeki bu yolculuğunu, seçimin aktüel sürecinin de ötesinde şehirlerimiz ve Elazığ için bir rol model hüviyetinde algılamak gerekir kanaatineyim.