R. Bülend KIRMACI'nın 14 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Aktif Tasarruf, Pasif Tasarruf!
Devletin bütçesi de aile bütçesi gibi gelir ve giderden oluşur.
Gelirinden çok giderin varsa bütçe dikiş tutmaz.
Borçlanırsın.
Bizim devletimiz de halkımız da borç batağındadır.
Vergi açısından yük çalışanların üzerindedir.
Devlet, zam sağanağı ile dolaylı vergilere ve haraç mezat özelleştirme gelirlerine bağlanmıştır.
Yine de bütçe açıktır.
Çünkü israf had safhadadir.
Öte yandan orta direk bel vermekte, ücret ve emek gelirleri yıldan aya erimektedir.
Hayat pahalılığı, yetersiz üretim, ithalata dayalı tüketim, yolsuzluklar ve savurganlıktan kaynaklanmaktadır.
En temel olarak da bütçe açıkları her konuda olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Bireylerin gelirleri yetersizdir.
Millet çarşı pazar alışverişini bile kredi kartıyla yapar haldedir.
Herkes birbirine borçlu, herkes birbirinden alacaklı olup, icra dosyaları havada uçmaktadır.
İşte bu ortam ve koşullarda tasarruf akla gelmektedir.
Uyan da balığa çıkalım diyesi geliyor insanın...
Ama zararın neresinden dönsek kardır.
Halkın tasarruf yapacak mecali yoktur, iş, yönetimlere, hükümet ve belediyelere düşmektedir.
Ben ileride daha da tartışılması umuduyla bir kavramı, bir tanımlamayı paylaşmak istiyorum değerli okurlarım...
Bütçeden harcamaları kısmak ve gereksiz masrafları önlemek namına yapılan tasarruf, pasif tasarruf olarak tanımlanabilir.
Çok önemlidir.
Fakat bütçe ve sair gelirlerden doğru, gerekli, yeterli harcamaları bir plan dahilinde yapmak ise aktif tasarruf olarak adlandırılabilir.
Bir paranın iki yüzü nasıl birbirini tamamlarsa, bir kurumun veya idarenin de hem aktif hem de pasif tasarrufa ihtiyacı vardır.
Dolayısıyla durgunluğa düşmeden akılcı yatırımlar yapmak ve akıllı şehirler organize etmek başlı başına tasarruftur.
Tasarruf işte bu anlamda ele alınır ve saydam bir denetimle tatbik edilirse ekonomiye en büyük fayda sağlanmış olur.
Neyi yapmak kadar neyi yapmamak da önemlidir.
Aktif tasarruf bu anlamda çok değerlidir.
Pasif tasarruf ise her anlamda çok önemlidir.
Etkin yönetim ve denetim kuşkusuz bir bilgi, beceri, liyakat ve sadakat sorunudur.