Kadriye CİRİTCİ'nin 16 Nisan 2024 tarihli yazısı: Bayram Şekeri Tadında Bir İlçe: Güdül

Bir bayramı daha acısıyla tatlısıyla geride bıraktık. Bazı şehirler boşaldı denilse de artan göç ve sığınmacı kalabalığı nedeniyle her yerde doluluk hâkimdi. Dönüş yollarında görülen yoğun trafik, tatilcileri bir hayli zorladı. Uzun tatil sonrası ekonomik zorluklarla mücadeleye geri dönüyoruz.

Ben ve ailem, bu bayramı Ankara’da geçirdik. Ankaralı olmam nedeniyle Ankara’nın şirin ilçelerinden biri olan; yeşiliyle, tarihi değeriyle, doğasıyla saklı bir cennet, toprağım Güdül’e ailecek bir ziyaret gerçekleştirelim dedik. Siz değerli okurlarım için kısaca Güdül’den ve yapmış olduğum ziyaretten bahsetmek istiyorum.

Güdül; Ankara’ya 89 km uzaklıkta, Beypazarı ve Ayaş ilçelerine komşu bir ilçedir. Tarihi geçmişi M.Ö. 3000-3500 yıllarına kadar uzanıyor. 1071 yılında yapılan Malazgirt Savaşı sonucu Anadolu topraklarının Selçuklu Türklerine açılmasıyla Güdül ve çevresi de Anadolu Selçuklu Devleti’nin idaresine geçiyor. Yaklaşık 850 yıllık bir tarihi geçmişe sahip ilçe, bu devletin hükümdarlarından Mesut'un eniştesi ve Ankara Emiri (valisi) Şahabüddevlet Güdül Bey tarafından kuruluyor. Kirmir Çayı vadisinin İnözü mevkiinde kayalara oyulmuş mağaralar, Samutbaba Türbesi ile Tekke mevkiindeki Kasım Baba Türbesi, ilçenin turist çekim merkezlerini oluşturuyor. Güdül 'de son yıllarda bağcılık önem kazanmış, özellikle Karacaören, Yeşilöz, Adalıkuzu köyleri, yetiştirilen sofralık üzümleriyle ön plana çıkmıştır. Bunun yanı sıra kiraz, domates, havuç üretimi yapılmakta ve her yıl kiraz festivalleri düzenlenmektedir.

Bayramın ikinci günü Güdül’e gitmek üzere yola çıktığımızda Ayaş Yolu üzerinden gitmeyi tercih ettik. Açıkçası uzun zamandır geçmediğim yollardan geçerek anılarımı yâd etmek istedim, yol boyunca had safhada olan duygusallığım da bana yarenlik etti. Trafikteki yoğunluğa rağmen uzayan araç kuyruklarını inanın hiç umursamadım. Yol boyunca hobi bahçeleri, müstakil bahçeli evler, göz alabildiğince uzanan yeşil doğa, büyüleyici güzellikteydi. Ayaş belini inince Güdül sapağına döndük. Güdül Sivrisi olarak bilinen bölgeye geldiğimizde rakım yüksek tabii oksijen tavan, böyle bir fırsatı kaçırmadık ve bol bol ciğerlerimize tertemiz havayı doldurduk. Sivri Tepesi demişken rahmetli babaannemin anlattığı bir hikâyeyi hatırladım. Çocukluğumdan bu yana hep hatırımda kalan bir hikâyedir.

Hikâye şöyle; Güdül’ün etli yaprak sarması çok lezzetli olur. Küçük parmak büyüklüğünde sarılan incecik sarmaların üzerine sarımsaklı yoğurt konur ve öyle servis edilir, kendine has tencerenin dibinde yaprağın yeşil suyu, yoğurdun lezzeti ile ikiye katlanır. Geçmiş yıllarda, Güdül’den gelin alan damat, Sivri Tepesi’ne gelince geri Güdül’e döner ve tadı damağında kalan yaprak sarmasının dibindeki sarmanın suyunu kaşıklar, tekrar yola koyulurmuş. Sonra gelenek hâline gelmiş ve her düğünde damatlar Sivri Tepesi’nden geri dönerek o son kaşık lezzeti tamamlamaya devam edermiş. Bilindik hikâyelerdendir ama günümüzde devamlılığı ne yazık ki yoktur. Anılar tazelendikten sonra Sivri Tepesi’nden aşağıya doğru sağlı sollu tarlalar arasında yolumuza devam ettik. Güdül’e yaklaşırken bir Anadolu köyü olan İlhan köyü görünmeye başladı. Yol üzerinde tepeye doğru yükselen yeşillikler içinde güzel bir köy. Köyün bitiminde küçük bir köprünün yanı başından sağa doğru kıvrıldık, böylesi güzel bir yeri es geçmeyelim dedik. Adına Saklı Bahçe demişler ama bana göre yeryüzü cennetlerinden bir köşe âdeta.

Dere kenarında ağaçların altında kurbağa seslerinin kuş sesleriyle yarıştığı harika bir yer. Alabalık, gözleme, serpme kahvaltısı muhteşem. Oyun alanları, çocuklar için ayrıca bir park da mevcut. Mangal satın alarak kendin pişir, kendin ye usulünü de tercih edebilirsiniz. Hafta sonlarını ailenizle değerlendirebileceğiniz bir aile işletmesi ve yol üzerinde bulunan bu yeri mutlaka görün isterim. Güdül merkeze geldiğimizde önce çarşıya uğradık, meşhur keymanından aldık, daha sonra doğduğum ev olan rahmetli dedemin konağını ziyaret ettik. Ailemin tamamı geçmiş yıllarda üç katlı bu konakta yaşadı. Üç-dört kuşağın anılarıyla dolu. Çok küçük yaşlarımda babamın işi nedeniyle biz Ankara’ya taşınmak zorunda kaldık. Ah! Çocukluğum…

Güdül için yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum. İlçede birçok bina restore edilmiş fakat yıllar içinde sıvaları dökülüp bozulmuş. Önümüzdeki süreçte özellikle turizm açısından yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Gezimizin devamında en sevdiğim yerlerden biri olan “İnönü Mağraları”nın bulunduğu bölgeye doğru yolumuza devam ediyoruz. Buram buram tarih kokan, tarihi dokusu Ürgüp-Göreme’de bulunan peri bacalarındaki mağaraları anımsatan, yaşanmış hayatların olduğu Kirmir Çayı’nın kenarında bulunan tarihi bölgeye varıyoruz.

Bu bölgenin tarihçesi ise şöyle; bilinen tarihi kaynaklara göre, M.Ö. 2000 yıllarında Etiler’in burada hüküm sürdüğü ve kayalardaki mağaraların Etiler döneminde kullanıldığı öne sürülmekte, M.Ö. 8. yüzyılda Friglerin buraya hâkim olduğu tahmin edilmektedir. Güdül'ün Romalılarca Hristiyanlığın yayılması döneminde kullandığı konusunda çeşitli bulgulara rastlanmıştır hatta İnönü diye bilinen bölgede mağara girişlerinde çeşitli hac işaretleri yer almaktadır. Yine Bizanslıların yaşadığına dair de çeşitli bilgiler bulunmaktadır. İnönü Mağaraları, merkezi yerdeki kilisesi ile bir köy topluluğunu andırmaktadır. Kirmir Çayı’nın zamanla altını oyduğu dağın parçalanmasıyla yukarı katlara çıkan merdivenlerin bazıları açıkta kalmış, tarihi bir görünüm sergilemektedir. Bizanslılar döneminden kaldığı tahmin edilen, dağın içini oymak suretiyle yapılan bu mağaralara da merdivenlerle kat kat yukarılara çıkılmaktadır.

Çocukluğumda mağaraların bulunduğu bölgeye inmek çok zordu. Yol yapılmış ve bölgeye araçla çok rahat ulaşılıyor. Çevre düzenlemesi ile Kirmir Çayı kenarına çardaklar konulmuş, harika bir piknik alanına dönüştürülmüş. Hem pikniğinizi yapabilir hem de merdivenleri kullanarak tarihi dokuyu yakından rahatlıkla görebilir, anı ölümsüzleştirmek adına fotoğraf çekimlerinizi yapabilirsiniz.

31 Mart’ta ülkemizde yapılan yerel seçimlerde uzun yıllardan sonra CHP’nin belediye başkan adayı kazandı. Güdül ilçesinde yapılacak çok güzel projeler olduğunu düşünüyorum. Beypazarı örneği gibi Güdül’de de turizme yönelik yenilikler yapılabilir, ekonomik açıdan yöre halkı ve esnafı için büyük kazanım sağlanabilir. Çiçeği burnunda belediye başkanı, Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinden mezun, 1982 doğumlu Mehmet Doğanay. Genç ve dinamik belediye başkanının Güdül için çok güzel hizmetlerde bulunacağına inancım sonsuz. Bu vesileyle kendisine başarılar diliyorum.

Her veda hüzünlüdür elbette. Çocukluğuma, anılarıma cennet ilçeye veda zamanı. Mutluluk ve huzurla toprağımdan ayrılırken kalbime minik bir gözyaşı, yeşil Güdül’üme sevgimi bıraktım. Yeniden buluşmak dileğiyle… Sevgiyle, huzurla nice güzel bayramlarımız olsun.