Elif Aybike DEMİR'in 2 Mart 2024 tarihli yazısı: Bazı Beyinlerin Eğlenceli Meziyeti: Sinestezi
Hani bazen kendinizde fark ettiğiniz; kimi zaman tuhaf, kimi zaman korkutucu, utanç verici, belki bazen de eğlenceli bulduğunuz özellikleriniz olur. Bugün ben de sahip olduğum bu gibi bir durumdan bahsedeceğim.
Çok uzun süre önce farkına vardığım ve yakın tarihe kadar da kendimce saçma bulduğum için başkalarının da bunu yaşıyor olabileceğine ihtimal vermediğim durumun aslında yalnızca benim zihnimin bir oyunu olmadığını öğrendim.
Bu aydınlanmayı, geçtiğimiz aylarda kız kardeşim sayesinde yaşadım. Sofra başında sohbet ettiğimiz bir esnada bana dedi ki "Abla, 'perşembe' ne kadar da 7 rakamına benziyor değil mi?" Soruyu duyduğum an yaşadığım şaşkınlığı anlatamam. Ona, ne anlatmak istediğini sormadım. Çünkü "perşembe"nin 7'yle olan benzerliği ile aslında ne kastettiğini anlamıştım. (Kurguladığımı bile düşündürebilir belki ama o ikisinin enerjisi, gözümün önünde canlandırdıkları, benim için de aynı.) Kardeşim de benim gibi bunu garipsemiş fakat kendine saklamak yerine paylaşmayı tercih etmiş, bu yüzden buradan tekrar teşekkür ediyorum.
Peki bu sohbete şahitlik eden akıllı telefon durur mu? Aynı hafta içinde hemen farklı farklı videoları seriverdi önüme. Meğer bu gerçekten de yalnızca benim ve kız kardeşimin (elbette sofradaki konuşma sonrasında bunun böyle olmadığını anlamıştım fakat üzerine düşüp araştırmamıştım) yaşadığı bir olay değilmiş.
Muhtemelen içinizde bunun ne olduğunu bilenler vardır. Konumuz, başlıkta da gördüğünüz üzere "sinestezi". Basitçe "çoklu duyum" olarak adlandırılan bu farklılığın, kalıtsal yolla aktarıldığı söylenmektedir. Çoklu duyumu biraz açmamız gerekirse; renklerin tadını almak, müziklerin renklerini görmek, kelimeleri farklı alanlardan başka başka biçimsel şekillerle eşleştirmek gibi açıklanabilir. Böyle özelliklere sahip bireylere ise "sinestet" denilmektedir. (Bununla bağlantılı olup olmadığından emin değilim ama mesela siz de tanıdığınız birinin isminin, başka bir isim olması gerektiğini hiç düşünür müsünüz? "Sanki bu sima, şu adla daha çok bütünleşiyor" gibi...)
Sinesteziyi araştırmaya başladığımda şu şekilde sorularla karşılaştım: Bir tavuk yediğinizde tadı yuvarlak mı, kare mi? Sizce "çarşamba" günü turuncu mu? Notaların tadı var mı?
Bütün bunları okuduktan sonra bir parfüm mağazasında yaşadığım çaresiz anlar aklıma geldi. Nasıl bir koku aradığımı daha iyi tarif edebileceğimi varsayıp bana yardımcı olmaya çalışan hanımefendiye, -yaptığım şeyin işe yaramasını umarak- "Vanilya tadında ama ateş kırmızısı ve odun kahverengisi arasında bir tonda olmasını istiyorum" demiştim. Benim anlatmak için çırpınışlarım ve o hanımın beni anlamayan mahcup bakışları...
Bununla ilgili olarak sinestezi deneyimi yaşayanların beyinlerinin, diğer insanların beyinlerinden anatomik açıdan farklı olduğu söylenmekte ve sinestetlerin duyular arasındaki nöral bağlantılarının daha miyelinli (Miyelin: Nöral sinyallerin daha hızlı iletilmesini sağlayan yapı) olduğunun bulunduğu aktarılmaktadır. Nicola Tesla, Johann Wolfgang von Goethe de sinestet olduğu düşünülen ünlü isimler arasında yer almaktadır.