Bünyamin ALTINTAŞ'ın 09 Haziran 2023 tarihli yazısı

Son günlerde döviz kurlarında yaşanan artışlar kamuoyundaki tedirginliği artırırken makro-ekonomik göstergeler ve Türkiye’nin ödemeler dengesi hükümetin önündeki en önemli sorun olarak duruyor.

Ekonominin dümenine geçen Mehmet Şimşek’in nasıl bir ekonomi politikası izleyeceğine dair henüz net ve somut işaretler yok. Sadece Orta Vadeli Ekonomi Programı hazırlanacağına dair açıklamalar mevcut.

Türkiye’nin resmi kamu borcu çok yüksek değil. Ancak merkez Bankası’nın büyük bir döviz yükümlülüğü bulunuyor. Türkiye’nin kullanılabilir döviz rezervleri hayli sınırlı.

Türkiye’nin şu anda 50 milyar doların biraz altında döviz rezervine ve 50 milyar dolarlık altına sahip olduğu biliniyor. Ancak Türkiye’nin döviz cinsinden 48 milyar dolarının tamamı gerçekten kullanılabilir durumda değil.

Bu rezervin 19 milyar dolara yakını Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile takas anlaşmalarından geliyor. Türkiye’nin fiili döviz rezervleri bu nedenle şu anda 30 milyar dolara yakın.

Merkez Bankası bankalardan ve diğer hükümetlerden önemli miktarda döviz borçlandı. Aldığı döviz borcunu ise kurlarını dizginlemek için kullandı.

Merkez bankasının yurt içinden ödünç aldığı toplam döviz miktarı yaklaşık 130 milyar dolar. Merkez Bankası’nın toplam dolar ve Euro yükümlülükleri ise yaklaşık 150 milyar dolar.

Artan kredi miktarı ithalatı artırdı ve Türkiye’nin nispeten güçlü ihracat performansını bastırdı. 2021’de 20 milyar doların oldukça altına düşen cari açık, 2023’te 60 milyar dolara yaklaşma yolunda.

Gelinen noktada Türkiye yurt dışından gerekli olan yabancı sermayeyi çekmekte zorlanıyor. Dış finansman açığı da ister istemez ödemeler dengesini zorluyor. Yabancı yatırımcılar, faizler yapay olarak düşük tutulurken değer kaybı riski taşıyan lira varlıklarını tutmak istemiyor.  

Neticede hükümet IMF’den kredi kullanma konusunda isteksiz olsa da, orta vadede dış finansman bulunamazsa Türkiye’yi ciddi ekonomik kriz bekliyor olacaktır.